1. #1

    Üyelik tarihi
    18.Nisan.2007
    Yaş
    32
    Mesajlar
    306


    Kara Kuvvetleri

    Osmanlı Devleti askeri teşkilatı daha çok, Anadolu Selçuklu Devleti'nin, İlhanlılar ve Memlükluların askeri teşkilatlarına benzerlik göstermektedir. Kuruluş yıllarında merkeze bağlı beyler, kendilerine bağlı aşiret kuvvetleri ile merkez emrinde savaşa katılmışlar, bu birliklerin tamamının atlı olması nedeniyle, sürekli savaşa hazır bir kara kuvvetine ihtiyaç duymuşlardı. Oluşturulan bu kara ordusunun atsız askerlerine "yay", atlı askerlere de "müsellem" denmişti. Onlu sistem denilen ve askerlerin onar ve yüzer kişilik mangalar ve bölüklere ayrıldığı, on kişilik grupların "onbaşı", yüz kişilik grupların "yüzbaşı", bin kişilik birliklerin de "binbaşı" denilen subayların emrine verildiği bu ordu teşkilatı, Kapıkulu Ocakları'nın kuruluşuna kadar savaşlara katılmıştı. Osmanlı Devleti'nde kara ordusu temelde üç bölüme ayrılırdı: Kapıkulu Askerleri, Eyalet Askerleri ve Yardımcı Kuvvetler.

    Kapıkulu Askeri

    Kapıkulu Piyadeleri

    Osmanlı Devleti, Rumeli yönünde gelişmeye başlayınca sürekli bir orduya ihtiyaç duyulmuştu. Bu amaçla kullanılmaya başlanan Devşirme sistemi ile savaşlarda esir alınan hristiyan gençlerden veya Osmanlı egemenliğindeki hristiyan erkek çocuklarından, en gözde ve en yetenekli olanlar seçilir, bunlar önce Anadolu'da sekiz yıl Türk köylülerinin yanında Müslüman adet ve gelenekleri ile yetiştirilir, ardından Acemi Ocağı'na alınırdı. Bu kurum Kapıkulu Ocağı'nın çekirdeğini oluştururdu. Acemi Ocağı'nda sekiz yıl eğitim alan bu gençler daha sonra Yeniçeri Ocağı'na kaydedilirlerdi. Kapıkulu Ocağı toplam altı bölümden oluşurdu.
    Bunlar, Yeniçeri Ocağı'na eleman yetiştiren Acemi Ocağı, Yeniçeri Ocağı, ordunun silah ve cephanesinin bakım ve onarım işini yapan Cebeciler, ordudaki top kullanımı ve top dökümü ile görevli Topçu Ocağı, bu topları savaş alanına götürmekle görevli Top Arabacılar, havan topuna benzer toplar kullanan Humbaracılar, kale kuşatmaları sırasında düşman surları altına tünel kazarak, surları yıkmakla görevli Lağımcılar ve son olarak, ordunun savaş sırasında su ihtiyacını karşılayan Sakalar'dır.

    Yeniçeri Ocağı

    Osmanlı Devleti'nde bizzat padişah hizmetine ait yaya kuvvetlerine Yeniçeriler, bunların bağlı olduğu kuruma da Yeniçeri Ocağı denirdi. Yeniçeri Ocağı'nın temelleri, ilk defa 1362 yılında I. Murat zamanında atılmıştı. Yeniçeriler, padişahın emri altında ve bizzat ona bağlı oldukları için "kapı kulu" diye de bilinirler. Yeniçeri Ocağı'nın başında bulunan kişiye Yeniçeri Ağası denirdi. Yeniçeriler, Acemi Ocağı denilen, Yeniçeri Ocağı'na asker yetiştirmek için kurulmuş ocaktan yetişirlerdi. Acemi Ocağı'na alınan gençler, ya savaşlarda elde edilen erkek hristiyan esirler, ya da Osmanlı egemenliğindeki hristiyan halkın erkek çocuklarıydı. Devşirme sistemi denilen sistemle en gözde ve en yetenekli çocuklar önce Anadolu'da sekiz yıl Türk köylülerinin yanında Müslüman adet ve gelenekleri ile yetiştikten sonra Acemi Ocağı'na alınır, burda da sekiz yıl eğitim alanlar Yeniçeri Ocağına kaydedilirlerdi.
    Yeniçeri Ocağı, orta denilen 196 bölükten oluşurdu. Yeniçeriler, askerlik dışında hiç bir işle uğraşmazlardı ve XVI. yüzyıl başlarına kadar evlenmeleri yasakdı. Yeniçeri Ocağı, XVI. yüzyıl sonlarına kadar Osmanlı ordusunun en güçlü yaya kuvveti iken, bu tarihten sonra bozulmaya başlamış, devşirme kanununa aykırı ocağa alımların apılması ile talimsiz başıboş kimseler ocağa girer olmuştu. Böylece Ocak, devlet adamlarını tayin ettiren ve görevden alan, padişahları tahttan indiren veya tahta çıkaran bir kuvvet haline gelmişdi. Zaman zaman ocak için yapılan düzeltme çalışmaları da bir sonuç vermemiş ve sonunda 15 Haziran 1826 tarihinde II. Mahmut tarafından kaldırılmıştı. Bu olay Osmanlı tarihinde "Vaka-yı Hayriye" olarak bilinir.

    Acemi Ocağı

    Acemi Ocağı, Yeniçeri Ocağı'na asker yetiştirmek için kurulmuştu. Acemi Ocağı'na alınacak gençler; ya savaşlarda elde edilen erkek Hristiyan esirlerden, ya da Osmanlı egemenliğindeki hristiyan halkın erkek çocuklarından seçilirdi. Devşirme sistemi denilen bu sistemle en gözde ve en yetenekli çocuklar önce Anadolu'da sekiz yıl Türk köylülerinin yanında Müslüman adet ve gelenekleri ile yetiştikten sonra Acemi Ocağı'na alınır, burda da sekiz yıl eğitim alanlar Yeniçeri Ocağı'na kaydedilirlerdi.
    Devşirme işinden Yeniçeri Ağası sorumluydu.

    Cebeciler

    Cebeci Ocağı, Yeniçerilere ok, yay, kılıç, tüfek, barut, zırh, tolga gibi savaş aletlerini sağlardı. Cebeciler denilen bu sınıf, savaş zamanı Yeniçerilere silahlarını dağıtır, savaştan sonra da toplayarak bozukları tamir ederlerdi. Acemi Ocağı'ndan meydana getirilen bu sınıfın komutanına Cebeci Başı denirdi.

    Topçular

    Savaş topu dökmek, top mermisi yapmak ve top kullanmak için kurulan bu sınıf, Kapıkulu Ocağı'nın piyadeler denilen yaya kısmına dahildi. Kaynaklara göre, Osmanlı ordusunda ilk top I. Murat zamanında meydana gelen 1389'da yapılan Kosova Savaşı'nda kullanılmıştı.
    Topçu Ocağı, asıl Fatih Sultan Mehmet zamanında geliştirilmişti. Savaşlarda kullanılan toplar sadece devlet merkezinde dökülmez, kuşatılan kalenin hemen yanında da dökülürdü.

    Top Arabacılar

    Osmanlı Devleti'nin ilk devirlerinde kullanılan toplar çok basit ve hafif olduğu için deve, katır ve atlarla nakledilebilirdi. XV. yüzyılla birlikte topçuluğun gelişmesi üzerine, dökülen büyük topların taşınması amacıyla Top arabacıları Ocağı kuruldu. Bu ocağa da gerekli eleman Acemi Ocağı'ndan sağlanırdı. Top Arabacıları Ocağı'nın başında bulunan kişiye "Arabacıbaşı" denirdi.

    Humbaracılar

    Humbara, Osmanlı ordusunda kullanılan demirden yuvarlak, içi boş, barut, demir ve kurşun parçaları doldurulmak suretiyle havan topu olarak kullanılan bir aletti. Humbaracı da bu aleti kullananlara verilen isimdi. Humbaracıların komutanınan "Humbaracı Başı" denirdi. Humbaracı Ocağı, Kapıkulu Ocağı'nın piyade sınıfına mensuptu.

    Lağımcılar

    Lağım, Osmanlı askeri terminolojisinde; Kale kuşatmalarında, surlarda gedik açmak ve ya düşman ordugahına zarar vermek amacıyla açılan tünellere denirdi. Bu işi yapanlara da "lağımcı" olarak isimlendirilirdi. Lağımcıların bir diğer görevi de; ordu ağırlıklarının geçirilmesi için, köprü yapmak ve düşamn lağımlarını yok etmekti. Lağımcıların başında bulunan kişiye "Lağımcı Başı" denirdi.

    Sakalar

    Arapça, su taşıyan, su getiren anlamındaki "sakka" kelimesinden türetilmiş bir sözcük olan Saka, savaşlarda Yeniçerilerin su ihtiyacını karşılamakla görevli kişilere verilen isimdi.

    Kapıkulu Süvarileri

    Kapıkulu Süvarileri; padişaha yani saraya bağlı atlı birliklerdi. Bütünüyle Yeniçeri Ocağı'ndan terfi edenlerden oluşturulan bu sınıf, Türk olan tımarlı sipahilerle karıştırılmasın diye Kapıkulu Süvarileri ismiyle anılmıştı. Bunlara sadece sipah da denirdi. Kapıkulu Süvarileri, I. Murat zamanında sipah ve silahtar isimleriyle iki bölük halinde oluşturulmuş, daha sonra bunlara, Sağ ulufeciler ve Sol Ulufeciler ile Sağ Garipler ve Sol Garipler eklenmişti. Sipah ve Silahtarlar savaş sırasında padişahın çadırını, Sağ Ulufeciler ve Sol Ulufeciler saltanat sancaklarını, Sağ Garipler ve Sol Garipler ise ordunun ağırlıkları ile hazineyi korumakla görevliydiler. Kapıkulu Süvarileri'nin tamamı atlı oldukları için, İstanbul'da bulunmaz, Edirne ve Bursa'da yaşarlar, savaş öncesinde orduya katılırlardı.

    Ulufeciler

    Sağ Ulufeciler
    Sol Ulufeciler

    Garipler

    Sağ Garipler
    Sol Garipler

    Tımarlı Sipahiler

    Osmanlı Devleti'nin en önemli askeri kuvveti sayılan Tımarlı Sipahiler, tımar olarak adlandırılan topraktan aldıkları gelir karşılığı savaş zamanında, kendi hayvanları ve yetiştirdikleri Cebelu ile savaşa katılan atlı süvari askerlerine verilen isimdi. Yani devlet köylüden her sene alacağı vergiyi bizzat kendisi almayarak bu vergiyi askeri hizmet kaşılığı Tımarlı Sipahiye devretmişti. Tımarlı Sipahiler daha çok sınır boylarında, akıncılık, çapulculuk ve karakol görevlerini yerine getirir, aynı zamanda savaşlarda piyadelerin korumasını da üstlenirlerdi. Bazı kaynaklara göre Tımarlı Sipajhiler ilk defa Orhan Gazi zamanında kullanılmıştı.

    Yardımcı Güçler

    Öncü birlikler de denilen bu kuvvetler, genellikle sınır boylarında yaşayan Türklerden oluşmaktaydı. Bunlar Akıncılar ve Azaplar denilen kuvvetlerdi ki, tamamı atlı birliklerden oluşurdu. Akıncıların görevi, ordunun geçeceği yerlerin keşfini yapmak, düşman arazisini tanımak, orduya yolaçmak ve düşmanın gözünü korkutmak, ordunun geçeceği yerlerdeki tarım ürünlerini korumak ve elde edilen esirlerden düşamın durumunu öğrenmekti. Mükemmel bir yapıya sahip olan Akıncılar, düşman topraklarına yaptıkları akınlarda, düşmanın yiyecek, içecek ve cephanesini tahrip ederek, düşmanın moralini bozarlardı. Osmanlı Devleti'nde en meşhur akıncı komutanları, Evranosoğlu, Mihaloğlu, Malkoçoğlu idi.
    Azaplar ise, Akıncılar'ın aksine piyade yani yaya birliklerdi. Azap kelime olarak, evli olmayan bekar anlamına gelmektedir. Anadolu'dan toplanan güçlü ve kuvvetli erkeklerden oluşturulan bu sınıf, savaş esnasında Yeniçerilerin önünde bulunur ve düşmana ilkonlar saldırırdı.

    Akıncılar
    Azaplar

    Deniz Kuvvetleri

    Osmanlı Devleti, kuruluş yıllarında gittilkçe genişleyince, donanmaya olan ihtiyaç artmış, bu dönemde gemi ihtiyacı Karesioğulları Beyliği'nden sağlanmıştı. 1390 yılında Gelibolu'nun alınması ile ilk tersane burada kurularak, denizcilik yolunda ilk adım atılmıştı.
    Zamanla donanmaya sahip bir takım Türk beyliklerinin de Osmanlı topraklarına katılması ile yavaş yavaş ilerde kurulacak olan büyük donanmanın çekirdeği oluşturulmuştur. Osmanlı donanması özellikler Yıldırım Bayezit zamanında gelişme göstermiş, İstanbul'un fethi sırasında Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan 400 parçalık donanma ile Osmanlı Devleti'nin o dönemde denizlerdeki rakipleri; Cenevizliler ve Venediklilerle boy ölçüşebilecek düzeye gelmişti.
    Fatih döneminde donanma güçlenmesine rağmen Venediklilere karşı denizlerde önemli bir başarı sağlanamamıştı. Osmanlı donanmasının en mükemmel olduğu yıllar Kanuni Sulatn Süleyman dönemiydi. Bu dönemde, Piri Reis gibi ünlü denizcilerin yanında Barbaros Hayreddin Paşa, Turgut Reis, Seydi Ali Reis, Oruç Reis gibi kişilerin Osmanlı Devleti'ne katılması ile donanma Akdeniz'de Avrupa donanmalarından üstün bir hale gelinmişti. Bu üstünlük 1539'deki Preveze Deniz Savaşı ile perçinlenmişti. Osmanlı donanması Kanuni döneminin hemen sonra Kıbrıs'ın fethini takiben, 1571 yılında İnebahtı'da bozguna uğramışsa da, kısa sürede 250 parça donanmayı denize indirebilmişti. Donanmanın başındaki kişiye Kaptan-ı Derya denirdi.
    SIRRINI VERME! YERİNDE SAYMA! KENDİNİ BEĞENME! SAKIN BOŞ VERME! KİN BESLEME! İHANET ETME! LANET OKUMA! GÜLÜP GEÇME! BEDDUA ALMA! UŞAKLAŞMA! EĞRİLME! PASLANMA! VE ASLA SATILMA!<br />-MEVLANA-

  2. #2

    Üyelik tarihi
    05.Ekim.2007
    Yaş
    50
    Mesajlar
    103

    OSMANLI’DA ORDU TEŞKİLATI Osmanlı kara ordusu;Merkez Ordusu ve Eyalet Ordusu olmak üzere iki bölümdür.
    a-Merkez Ordusu:İlk daimi ordu Orhan Bey zamanında kurulmuştur.Kapıkulu piyadeleri ve Kapıkulu Süvarileri olmak üzere ikiye ayrılırlardı.Kapıkulu askerleri “Devşirme” adı verilen sistemle toplanırdı.Bu sisteme göre savaşlarda küçük yaşta ele geçirilen çocuklar,Türk-İslam geleneklerine göre önce çiftliklerde yetiştirilir sonra da yeteneklerine göre başta Yeniçeri Ocağı olmak üzere diğer Kapıkulu ocaklarına gönderilirdi.
    1-Kapıkulu Piyadeleri:
    a-Yeniçeri Ocağı:Kapıkulu piyadelerinin en kalabalık ve en önemli bölümüdür.Hükümdarı savaşta ve barışta korumakla görevlidirler.Üç ayda bir “ulûfe” adı verilen maaş alırlardı.Bölüklerine “orta”,koğuşlarına “oda” komutanlarına “Yeniçeri Ağası” adı verilirdi.I.Murat zamanında kurulan bu bölük,III.Murat zamanında disiplinini kaybetmiş,II.Mahmut zamanında da kaldırılmıştır.
    b-Cebeci Ocağı:Yeniçerilerin silah,araç ve gereçlerini yapan ve tamir eden sınıftır
    c-Topçu ve top arabacıları Ocağı:Top ve top mermisi döken,savaşlarda topları nakleden ve kullanan sınıftır.
    d-Humbaracı Ocağı:Havan topu,gülle ve bomba yapan sınıftır.
    e-Lağımcı Ocağı:Tünel açan,ordunun önünden giderek geçmesi için köprü yapan ve düşman kalelerinin çökmesini sağlayan sınıftır.
    2-Kapıkulu Süvarilerioğrudan Padişaha bağlıydılar.Padişahı ve savaş ağırlıklarını korurlardı.”Altı Bölük Halkı” diye isimlendirilen bu süvariler:Sipah,Silahtar,Sağ ve Sol Ulûfeciler,Sağ ve Sol Garipler olmak üzere bölümlere ayrılmıştır.
    b-Eyalet Askerleri:Osmanlı ordusunun en kalabalık bölümüdür.Temelini “Tımarlı Sipahiler”oluşturur.Üç bölüme ayrılır: 1-Yerli kulu:Eyalet ve sancak beylerinin emrindeki askerlerdir.Ücretleri eyalet veya devlet hazinesinden karşılanırdı. Görevlerine göre sınıflara ayrılmışlardır.
    a-Azaplar:Anadolu’daki bekar Türk gençlerinden meydana gelmiştir.Savaşta topçu birliklerinin önünde yer alırlardı.
    b-İcareliler:Sınırlardaki kalelerde görevli topçu askerleridir.
    c-Lağımcılar:Sınır boylarındaki kalelerde görevli tünel ve hendek kazıcılardır.
    d-Müsellemler:Rumeli’de Hıristiyan halktan,Anadolu’da Yörüklerden oluşturulmuştur. Barış zamanında ticari yolların,köprülerin ve geçitlerin güvenliğini sağlarlardı.
    e-Sekban:Gönüllülerdir.Hizmet sürelerince ücret alırlardı.
    2-Serhat Kulu:Akıncılar da denir.Rumeli sınırında görevlendirilmiş,hafif süvari birlikleridir.Hepsi Türklerden meydana gelirdi. Ordudan bir iki gün önde giderek,düşman birliklerinin durumunu orduya bildirirlerdi.Bilgi toplarlardı.Düşmanın geçiş yollarını tahrip edip,morallerini bozarlar,Türk kuvvetlerinin yol güvenliğini sağlarlardı.
    3-Tımarlı Sipahiler:Osmanlı ordusunun en önemli,en kalabalık sınıfıdır.Devlete ait toprağın geliri ile geçinirlerdi.Atlı birliklerdi.Savaşta yaya askerlerini korur ve sonucu belirlemek üzere saldırıya geçerlerdi.
    Bu kadar kalabalık Osmanlı ordusunun en önemli özelliği;hafif silahlarla donanmış atlı ordu olmasıdır.Çok hızlı yer değiştirebilen ve savaşan bu ordu,insan gücünün yanında hayvan gücünü de kullanmıştır.Bu bakımdan Osmanlı seferleri çok önemli bir neden olmadıkça bahar ve yaz aylarında yapılırdı.
    Ordunun ihtiyaçları için devlet,halktan avârız denilen olağanüstü durum vergisi alırdı.Bu vergi hem hizmet olarak alınabilir,hem de ordunun ihtiyacı olan buğday,un vs. gibi hububat olarak alınabilirdi.
    Ayrıca ordu içinde savaşan guruplara çeşitli şekillerde yardım eden “Yardımcı Kuvvetler” de vardı.

    DONANMA:Osmanlılarda ilk tersane;Yıldırım Bayezid döneminde Gelibolu’da kurulmuştur.İstanbul’un fethi ile donanma güçlenirken,denizcilikte en büyük gelişme Kanuni Sultan Süleyman döneminde olmuştur.
    Donanma komutanına Kaptan-ı Derya denmiştir.Kaptan-ı Derya hem Divanın üyesi hem de Cezayir Beylerbeyi idi.Deniz askerine levend adı verilmiştir.Osmanlı deniz kuvvetleri 93 Harbinden sonra önemli bir güç olmaktan çıkmıştır.

    ORDUDA YAPILAN ISLAHATLAR
    17.yy’dan itibaren ordudaki bozulmaları gören bazı devlet adamları,orduyu ıslah etmeye çalıştı.18.yy’dan itibaren Avrupa eğitim sistemi örnek alınarak yeni ocaklar ve yeni okullar açıldı.III.Selim “Nizam-ı Cedit “ isimli yeni bir ordu kurmuş,II.Mahmut ise Yeniçeri Ocağını kaldırarak “Asakir-i Mansure-i Muhammediye” isimli yeni bir ordu kurdurmuştur.Ancak bu çalışmalar başarılı olmamış,I.Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması ile ordu dağıtılmıştır.









Benzer Konular

  1. Osmanli ordu-tablo
    Konu Sahibi karwane Forum Kırık Linkler
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 07.Eylül.2011, 17:16
  2. Osmanlı'da Ordu ve Eğitim
    Konu Sahibi adana Forum Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Ders Notları
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 06.Ocak.2010, 17:42
  3. Ordu Tarihi
    Konu Sahibi çubuk prenses Forum İller Tarihi
    Cevap: 1
    Son Mesaj : 09.Temmuz.2008, 12:19
  4. En kudretli ordu
    Konu Sahibi ziberkan Forum Hikayeler
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 13.Kasım.2007, 18:22
  5. Hun Devletinde Ordu
    Konu Sahibi erkangök Forum İlk Türk Devletleri Araştırmalar
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 19.Nisan.2007, 22:56

Bu Konu için Etiketler

Giriş

Giriş