İyiliği yalnız iyiler anlar, fenalığı herkes.
Saadet dağlar gibidir;ses verir ama kımıldamaz, bekler ki sen ona gidesin.
Daima "bilirim"mi diyor gençtir, herşeye "olabilir"mi diyor ihtiyardır.
Kavak ağacını beğenen ve seven çok az kişi gördüm. Çünkü dosdoğrudur.
Kendini pek çok seven, pek az sevdirir.
Menfaat sandalyeye benzer. Başında taşırsan seni küçültür, ayağının altına alırsan yükseltir.
Yalnız kendi nefsini düşünerek dost arayan, hizmetçi arıyor demektir.
Gündüz kandilini hazırlamayan, gece karanlığa razı demektir.
Yüksek tepelerde hem yılana hem kuşa rastlanır; birisi sürünerek, öteki uçarak yükselmiştir.
Bazı insanlar, birlikte düşmek için birbirine tutunurlar.
Gölgede yaşayanlar, güneşi göremezler.
İnsan yükseğe çıktıkça, pantolonundaki yamanın görünme ihtimali artar.
Yerinde sayanlar, yürüyenlerden ziyade gürültü çıkarırlar.
Doğruyu söylemek değil, anlatmak güçtür.
İnsan için en büyük kuvvet, kendisini olduğu gibi görebilmektir.
Karga,adını değiştirse de, sesinden tanınır.
Kusurumuz ne kadar çoksa,o kadar kusur ararız.
Arzuların,kuvvetinin yetişebil eceği yeri gösterir; hayallerin ise, zaafının yetiştiği yeri...
Hiç kimseye benzememek isteyen, bir karikatüre benzer.
Her mahpusa acırım, fakat batıl fikirler içinde kapalı kalanlara daha çok.
Gençlik çabuk geçer derler, maalesef ihtiyarlık da öyle...
Haykıran sükutlar vardır ki, ancak Allah işitir.
Okul arkadaşları tesbih taneleri gibidir; Tahsil biter, iplik kopar, herbiri bir tarafa dağılır.
Köhne fikirler paslanmış çivilere benzer; söküp atmak çok zordur.
İlim yalnız zekayı değil, ahmaklığı da arttırır.
En vefakar dostumuz gölgemizdir; O da yoldaşlık etmek için güneşli havatı bekler.
Seçkinler, beğendikçe alkışlar; halk ise alkışladıkça beğenir.
Hakiki hürriyet, yüksek fikirlere esarettir.
Pahalı başka, kıymetli başkadır.
Yüksek fikirler, yüksek dağlara benzer. Alışık olmayanları ürkütür.
Dimağların da oburu vardır; pek çok yer, pek az hazmeder.
Kötülük kapısını aralık etmeye gelmez, ardına kadar açılır.
Ümitsiz yürek, hiçbir şeyle aydınlanamaz.
Hepimiz ölümün nişanlısıyız.
Büyük kalpler, büyük binalar gibidir; daima kendilerini gösterirler.
Güzel kelebek isteyen, çirkin tırtılı ezmemeli.
Küçük kapılardan girmeye kendini mecbur bilenler, eğilirler.
Yeni fikirler uzun ömürlü olabilmek için çok yaşamış hakikatlere istinat etmelidir.
Bir hastalığı, çeken hasta da bilir, tedavi eden hekim de... Fakat, aralarında ne büyük fark var!
Midemiz için lokma ne ise, dimağımız için de fikir odur. Hepsi besleyemez, bir kısmı sıhhate dokunur, bir kısmı da zehirler.
Gariptir, yükü çeken manda ses çıkarmaz da kağnı inler.
Akarsu, ne güzel hayat dersidir: Küçük engellerin üzerinde köpürür; büyüklerin yanından sessizce geçiverir.
İnsan, tarihe her istediğini söyletebilir, çünkü ölüler, itiraz edemezler.
Nezaket, ister iskarpin giysin ister çarık, bastığı yeri çamurlamaz.
Her yük omuzdan indirilebilir, senelerin yüklettiği yaş yükü müstesna!
İnsanları en çok sevenler, hiç şüphem yok ki yamyamlardır.
En acınacak mahluk, kaplumbağalarla beraber yürümeye mecbur küheylandır.
Rütbe aldıkça kibirlenenler, yangın kulesine çıkınca dürbün oldum zannedenlerdir.
Fırtına, denizde bir kuvvet eseri, insanda aksine bir zaaf eseridir.
Kalp söze başlayınca akıl sağır olur.