İşte Cenaze töreninden bir kare...
Osmanlı Hanedanı,haklarında çıkartılan 1924 tarihli bir yasa ile bir gece ülkeden sınırdışı edilmişlerdi.Dünya'nın değişik yerlerine dağılan Osmanlı Hanedanı'nı bundan sonra zor günler bekliyordu.
Osmanlı Hanedanı dağıldıkları halde,eski hükümdarlık gelenekleri gibi,aralarından en yaşlı olanı hanedan reisi idi.
İşte Hanedan'ın resislerinden Mehmet Orhan Osmanoğlu'da 1994’ün 12 Mart tarihinde vefat ettiğinde cenaze namazını sadece 6 kişi kılmıştı..!
İşte bu cenaze'nin kısa bir ayrıntısı
Bugün değil de, 70 küsur yıl önce başında olsaydı, bayraklar yarıya inerdi...

Sadakalar dağıtılır, en ücra köydeki İki kuzini, camilere kadar mevlitler okutulur, hatimleri yapılır, mahkûmlar serbest bırakılırdı...
Hükûmet en az bir hafta yas ilân eder, sarayın önündeki başsağlığı
Kuyrukları kilometreleri bulurdu. Resmî ağlayıcılar cenaze güzergâhına yerleştirilir; halk, "Bizi bırakıp nereye gidiyorsun!..." diye feryat ederdi... Askerler yakalarını yırtar, kasketlerini paralardı...
Mehter sabahlara kadar nöbet vurur, borular pes sesten dem tutardı...
Hükümdarın ölüm haberi alınır alınmaz yaşanırdı bunların hepsi... Sonra cenaze alayı kurulur, sadrazam alayın başına geçer, paşalar sıra olur, omuzlara alınır, camiye gidilir, şeyhülislam cenaze namazını kıldırır ve hemen yeni sultanın eteğini öpmeye koşulurdu.

Tabii, hiçbiri olmadı bunların... Cenaze alayı niyetine, sadece yedi kişi vardı...
Musalla taşının yolculuğunu, büyük dedeleri Fatih, önündeki şeyhülislamın yerini, Fransızca konuşan Tunuslu imam almıştı...
Tabut omuzlar yerine, üçüncü sınıf cenazelerde kullanılan bir Renault minibüse yüklenmişti...
Değil mevlitler okunup, hatimler indirilmesi, mezarın başında talkım bile verilmedi, zira Arap imam talkımı bilmiyordu.
İki kuzini, kuzenlerinin kocaları ve bir erkek yeğeniyle çok yakın bir Türk dostunun dışında, mezarlığa kimse gelmedi.
Sadece genç bir kız, her gün öğle yemeğine gittiği hava alanındaki lokantanın Portekizli garsonu Nicole, tabutu ziyaret etti. Kefene bir öpücük gönderip, Au revoir commandant..." dedi sadece... Orhan eski pilottu, "prens"ten çok "kumandan" denmesinden hoşlanırdı ve Nicole de öyle yaptı...
İşte, Fransa'da önceki hafta vefat eden, Türkiye'de Cumhuriyet yerine Osmanlı rejimi devam etse, “İkinci Orhan" unvanıyla devletin hâkimi olacak olan Mehmet Orhan Osmanoğlu toprağa böyle verildi.
Torunlarının Nice’deki bu tek kişilik yolculuğunu büyük dedeleri Fatih, Yavuz, Muhteşem Süleyman ve Abdülhamit rüyalarında görseler hayra yormaz, sıçrayarak uyanır ve derin bir "Estağfirullah!..." çekerlerdi her hâlde..