Sultan II.Mahmud Han asr-ı ricalinden bir zât, Ramazanda bazı ahbab ve tanıdıklarını iftara davet etmiş. Meşhur şair İzzet Molla da davetliler arasındaymış.
Yatsı ezanı okunmuş, cemaatle namaza başlamışlar. İmamlık eden zât, namazı neredeyse iki secdeyi bir edecek kadar acele kıldırıyormuş. Çok kısa zamanda sonuncu rekatın tahıyyatına gelmişler. O aralık dışarıdan bir adam gelip namaz kıldıklarını görünce:
"Hazır abdestim varken ben de cemaate yetişeyim" diye düşünüp safa dahil olacağı sırada cemaat selam vermiş. İzzet Molla dönüp adama şöyle demiş:
"Be adam! Biz içinde iken yetişemiyoruz, sen dışarıdan gelip nasıl yetişeceksin?"

************************************************** *******************
Keçecizâde İzzet Molla, bir iftarda obur bir adamın yanına düşmüştü. Adam kıtlıktan çıkmış gibi yemeklere saldırdıkça, İzzet Molla'yı sıkıntılar basıyor, midesi bulanıyordu. Obur adam bir ara elmasiye tatlısına öyle bir kaşık salladı ki, koca bir parça sıçrayıp İzzet Molla'nın kucağına kondu ve titremeye başladı. İzzet Molla dayanamadı:
"Mübarek tatlı, şu obur adamın hışmından bana değil, Allah'a sığın

************************************************** *******************