Dünyayı dize getiren, üç kıtada at koşturan Osmanlı Padişahları, 600 yıl boyunca hakim oldukları topraklar üzerinde sağladıkları nizam, adalet ve hoşgürü ortamı hala günümüzde sağlanabilmiş değildir. Osmanlı'nın bu başarısı günümüz dünya siyasetçileri tarafından da büyük bir başarı olarak gösterilmektedir.



Biz Osmanlı padişahlarını, devlet adamlarını daha çok siyasi başarıları ile tanımaktayız. Ancak Osmanlı devlet adamları siyasi başarıları kadar insana verdikleri değerle de takdire şayandırlar.



Aşağıda İstanbul'un Fatih'i, Fatih Sultan Mehmet Han'ın vakıf vasiyetini okuyalım.

" Ben ki İstanbul fatihi abd-i aciz Fatih Sultan Mehmed bizatihi alınterimle kazanmış olduğum akçelerimle satın aldığım İstanbul'un Taşlık mevkiinde kain ve malumu'l-hudud olan 136 bap dükkanımı aşağıdaki şartlar muvacehesinde vakfı sahih eylerim.
Şöyleki: Bu gayr-ı menkulatımdan elde olunacak nemalarla İstanbul'un her sokağına ikişer kişi tayin eyledim... Ayrıca 10 cerrah, 10 tabip ve 3 de yara sarıcı tayin ve nasb eyledim. Bunlar ki ayın belli günlerinde İstanbul'a çıkalar, bila istisna her kapıyı vuralar ve o evde hasta olup olmadığnı soralar; var ise şifası şifayap olalar. Değilse kendilerinden hiçbir karşılık beklemeksizin Darülaceze'ye kaldıralar, orada salah bulduralar.

... Ayrıca külliyemde bina ve inşa eylediğim imarethanede şehit ve şühedanın kavimleri ve medine-i İstanbul fukarası yemek yiyeler. Ancak yemek yemeye veya almaya bizatihi kendüleri gelemeyenlerin yemekleri güneşin loş bir karanlığında ve kimse görmeden kapalı kaplar içerisinde evlerine götürüle..."