Aksiyon'a konuşan ÖSYM Başkanı Ünal Yarımağan, bazı fakültelere sınavsız girilebileceğini söylüyor. Yarımağan, meslek liselerinin katsayı dezavantajını ortadan kaldıracak yeni sistemle ilgiliönemli bilgiler veriyor.

Türkiye'de her yıl yüz binlerce öğrenci ÖSS kâbusu görüyor. Yılların ihmali, üniversite sayısının azlığı, kontenjanların yetersizliği, öğrencilerin meslek yerine akademiye yönlendirilmesi, ailelerin bilinçsizliği, vesaire. Neye sayarsanız sayın neticede üniversite kapısına yığılmış milyonlarca genç hayal dünyasında yaşıyor. Milyarlarca lira para, onca emek ve zaman harcanıyor. ÖSS sonrasında kimileri hüsrana uğruyor, bazıları da talih kuşunun başına konduğunu düşünüyor. ÖSS sisteminde şimdi yine bir değişiklik gündemde. Milyonlarca öğrencinin kaderini etkileyecek sınav sisteminde yapılmak istenen yenilikleri en yetkili isme, ÖSYM Başkanı Ünal Yarımağan'a sorduk.

-Yeni sınav sistemine 'İngiliz modeli' diyenler var. Doğru mu?

Tam aynı değil, İngiliz modeli değil. Çünkü orada lise ile üniversite arasında bir kademe var. Bizim eğitim sistemimiz onlarınkine tam benzemiyor ama benzerlik kurmak istediğinizde bütün ülkelerden bir şeyler bulabilirsiniz. Bizim önerdiğimiz sistem, şu an uygulanan sistemin geliştirilmiş hâli. Bir kere ilke olarak lise müfredatından sorular yöneltilmesi, daha doğrusu üniversite eğitiminin temelini teşkil eden temel birtakım derslerle ilgili birtakım bilgilerin ölçülmesini doğru buluyoruz.

-Şu anki sistem öğrenciyi ölçemiyor muydu? Nereden çıktı bu değişiklik?

Bugünkü sistemde insanların bazı bilgilerini tam anlamıyla ölçmek çok zor. Mesela fen alanında. Bugünkü sistemde biz bir fen puanı hesaplıyoruz. Bunun içinde fizik, kimya, biyoloji soruları eşit ağırlıkta yer alıyor. Yani öğrencinin fen bilgisini 30 soruyla toptan ölçüyor. Fizik, kimya, biyoloji, fen ayırımı yapmıyor. Oysa daha sağlıklı yerleştirme için bu bilgileri daha fazla soruyla ölçmek ve fizik, kimya, biyoloji sorularını ayrı ayrı ölçmek gerekir. Örneğin mevcut sistemde bilgisayar mühendisliğine de tıp fakültesine de Sayısal 2 puan türüyle öğrenci alınıyor. Oysa bilgisayar mühendisliğinin temelini teşkil eden dersler ile tıbbınki arasında fark olması gerekir. Tıp için kullanılan ölçü ile hemşirelik için kullanılan ölçü farklı olmalı. Bunun içinde ders düzeyinde ayrı ayrı notların olmasında yarar var. Bu sistem ders düzeyinde notları ölçmeyi amaçlıyor ve her program için farklı öğrenci profili tanımlamayı mümkün kılıyor.

-Dört ayrı kategoride sınav getiriyorsunuz...

Öğrencilerin yüzde 99'u bu sınavlardan en az ikisine girecek. Öğrenciler örneğin fen-mühendislik grubunda bir yere gitmek istiyorsa matematik ve fen sınavına girecek, Türkçe ve sosyal grubuna girmeyecek. Buna karşılık sosyal bilimler alanındaki programlara yönelmek istiyorsa edebiyat ve sosyal bilimler testine girecek.

-Liselerdeki alanlar yeniden belirlenecek mi?

Hayır. Sistemimiz zaten lise müfredatını dikkate alarak hazırlandı.

-2009'da kısmen yapılacak değişiklik nedir?

2009'da testlerde değişiklik yok. Bu yıl tek oturumlu, geçen seneki gibi aynı sınav olacak; ancak bu sene YÖK küçük değişiklikler yapacak. Orta öğretim başarı puanının ağırlığının azaltılması gündemde. Bugünkü sistemde üniversiteye girişte kullanılan okul başarı puanı yüzde 21. Bunun oranı yüzde 10'lara çekilmek isteniyor. Bu yetki YÖK'te. Diğer taraftan alan dışı veya alan içi tercihlerdeki katsayı meselesinde makas daraltılmak isteniyor. 0,3 ve 0,8 katsayıları arasındaki makas daraltılmak isteniyor.

-Bu 2010'da devam eder mi?

Bunlar yapılırsa 2010'da da devam eder. Ayrıca 2010'da sınavın yapısı da değişmiş olacak.

-Bu değişikliğin bu aşamaya gelmesi hangi ihtiyaçtan doğdu?

Birincisi, seçme işleminin daha sağlıklı olması için. İkincisi -bence en önemli konu- sadece çoktan seçmeli testlerden oluşan sınav yapmak yerine açık uçlu sorularla sınav yapmanın da altyapısını oluşturmak. Çünkü bizim önerdiğimiz sistemin esas amacı o yönde. Bir sonraki aşama öğrencilere açık uçlu sorular yöneltmek olacak. Bu birkaç yıl sonra olabilir. Mevcut sistemde bunu soramıyorsunuz. Çünkü 1,5 milyon kişinin girdiği bir sınavda açık uçlu soru sormak çok zor. Bütün sınavlarını çoktan seçmeli soran tek ülke Türkiye kalmış. Diğer ülkeler açık uçlu sorular soruyor.

-Öğrencinin yorum ve analiz gücünü mü ölçmek istiyorsunuz?

Bütün sınavları çoktan seçmeli yaptığınızda öğrenci kendini buna göre hazırlıyor ve bazı yetenekleri gelişmiyor. Analiz ve sentez yeteneği gelişmiyor. Eğitimi olumsuz etkiliyor. Bu sistemin olumsuz etkileri sebebiyle öğrencinin analiz yapıp sonuç üretme yeteneği, konuşma yeteneği gibi pek çok yetenek gelişmiyor.

-Yine iki aşamalı sınav sistemi öneriyorsunuz...

Evet.

-Birinci aşama ALES benzeri bir şey mi olacak?

Eski ÖSS benzeri, daha doğrusu şu an bizim yaptığımız sınavın ilk 4 testinin soru sayılarının 30'dan 40-45'e çıkmış hâli bir sınav olacak.

-Neden iki aşama?

Biz o kadar heterojen bir kitleye sınav yapıyoruz ki. İşin içinde çok sayıda lise ve alan var. Meslek lisesinin 50'den fazla alanı var. Bunlara yaptığınız bir sınavda ancak ortak müfredata dayalı kısımdan soru soruyorsunuz. Bir de, özellikle meslek yüksekokulları ve açık öğretim fakültesi için -bu programlara girenler genel lisedeki müfredatı görmediklerinden- ikinci aşamaya gelmeden üreteceğiz puanlarla yerleştirme yapmanız lazım. Birinci aşamanın amacı ikinci aşamaya girecekleri seçmenin yanında MYO ve açık öğretime girecekleri de tespit etmek olacak.

-Birinci aşama sınavın puanının ikinci aşamaya etkisi olacak mı?

Birinci aşamada elde edilecek temel Türkçe ve matematik puanları ikinci aşamada kullanılacak. Örneğin sosyal bilimlere gidecek bir öğrenci ikinci aşamada edebiyat ve sosyal bilimler testine girecek. Matematik testine girmeyecek. Oysa sosyal bilimlerde de belirli bir oranda matematiğe ihtiyaç var. Birinci aşamadaki matematik puanı burada hesaplamaya katılacak. Birinci aşamadaki Türkçe ve matematik puanlarının ikinci aşamadaki tüm sınavlarda kullanılmasını düşünüyoruz.

-Çok fazla oturum olması güvenlik sorunu ortaya çıkarır mı?

Bu her zaman vardır. Ancak bu sistemde birinci aşamada pek çok aday elenecek. Biz şu an biliyoruz ki sınava 200 bin kişi açık öğretim için giriyor. Bunlar ikinci aşamaya girmek istemeyecek. Ayrıca, öğrencilerin bir kısmı sadece meslek yüksekokuluna gitmek istiyor. Bunlar da girmeyecek. Bana göre 1,5 milyon öğrencinin yaklaşık 500 bini ikinci aşamaya gitmek istemeyecek. Gitmek isteyenlerden 100 bini de zaten başarılı olmadığı için elenecek. Geriye kalan 900 bin kişinin hepsi de aynı sınava girmeyecek. Bir kısmı sosyal, bir kısmı fen vs. sınavlarına girecek. Dolayısıyla bir sınava en fazla 500 bin kişi girecek. Belki 200 - 300 bin kişi girecek. Böylece belki güvenlik daha kolay olacak.

-Bu sınav sistemi daha fazla gencin üniversiteye girmesine sebep olacak mı?

Hayır. Üniversiteye girecek kişi sayısını kontenjanlar belirliyor. Arz talep dengesi arzın lehine olsa bile sınav olmak zorunda. Üniversiteye gitmek isteyen her yıl yaklaşık 800 bin öğrenci liseden mezun oluyor. Biz bunlara 1 milyon kontenjan ayırsak bile bazı programlar için sınav yapmak zorundasınız. Çünkü bazı bölümler fazla talep görecektir.

-Yani öğrenci üniversiteye sınavsız giremeyecek mi?

Ben bazı bölümlere sınavsız girilmesi kanaatindeyim.

-Hangi bölümler mesela?

Açık öğretim fakültesinin programları olabilir. Ayrıca, insanları meslek sahibi yapmayan, sadece temel bilgi veren bazı programlar sınavsız olabilir. Türk dili ve edebiyatı, matematik, istatistik, biyoloji okumak isteyenler sınavsız girebilir. Buralarda çok sayıda insanı okutmak için yeni yöntemler geliştirilebilir. Böylece toplumun üzerindeki sınav psikolojisi, stres kalkar. 'Sınava girmeden de gidilebilecek üniversiteler var' der. İddialı yerlere, talebin çok olduğu yerlere de gitmek isterse, orada da yarışır. Bütün dünyada da bu böyledir.

-Öngördüğünüz modeldeki soru sayıları ne kadar?

Her birinde 100-150 arasında soru olabilir.

28 Şubat'ın ÖSS'si '0,0' ile çarpılıyor!

28 Şubat döneminde zorla uygulanan ÖSS'nin yerine iki aşamalı sınav sistemi geliyor. Orta öğretim başarı puanları 0,8 yerine 0,3 ile çarpılan Meslek liselerinin mağduriyeti de ortadan kalkacak.

'Postmodern askerî darbe' olarak bilinen 28 Şubat sürecinde sırf imam hatip lisesi mezunlarının üniversitelere gidişini engellemek amacıyla Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) sisteminin değiştirildiği bilgisi artık gizli değil. İki aşamalı sınav sisteminden tek aşamalı ÖSS'ye geçilerek bu sınavdan alınacak puanlara okul başarı puanlarının eklenmesini öngören ve özellikle meslek liselerine katsayı mağduriyeti yaşatan sistemi, dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Çevik Bir'in getirdiği ortaya çıktı. Zaman Gazetesi'nin geçen hafta birinci sayfasından yayımladığı belgeye göre Çevik Bir, dönemin YÖK Başkanı Kemal Gürüz ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay'a bir emir göndermiş ve irticai gruplarca istismar edildiğini iddia ettiği iki aşamalı ÖSS sisteminin değiştirilmesini istemiş.

Bu belgeyi gördükten sonra hayalen yakın tarihe yolculuk yapanlar 1999'dan itibaren yükseköğretimde yaşanan olayları daha iyi anlayabiliyor. Meğer ortaöğretim içinde yüzde 10, tüm okul sistemi içinde yüzde 2 gibi küçük bir azınlığı temsil eden imam hatip liselerini baltalamak için tüm eğitim sistemi altüst edilmiş. Yıllarca yaşanan mağduriyetler ve meslek liselerinin çöküşünden sonra şimdi üniversiteye giriş sistemi sil baştan değişiyor. Prof. Dr. Y. Ziya Özcan başkanlığındaki YÖK heyeti 2009'da kısmen, 2010'da ise köklü değişikliğin yaşanacağı yeni ÖSS sistemini 29 Ocak'ta karara bağlayacak.

Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Ünal Yarımağan, yeni ÖSS'nin 1999 öncesinde olduğu gibi iki aşama olacağını ve ikinci aşama sınavın ise tek oturum yerine dört ayrı oturumda gerçekleşeceğini söylüyor. Buna göre öğrenciler 2010'da önce birinci aşama sınavına katılacak, burada başarı gösterenler Türkçe, Matematik, Fen ve Sosyal ders gruplarından ayrı ayrı sınavlara girecek. Üniversiteler ise istedikleri kalitede öğrenciyi seçebilmek için hangi dersten başarı gösterenleri öne çıkarmak istiyorlarsa ona göre öğrenci alacak. Yarımağan, "Bu sistem ders düzeyinde notları ölçmeyi ve her program için farklı öğrenci profili tanımlamayı mümkün kılıyor." diyor.

ÖSS'de bu yıl yapılacak değişiklik ise orta öğretim başarı puanı düzeyinde olacak. Mevcut sistemde öğrencilerin okul başarıları üniversiteye girişte yüzde 21 oranında etkili. Ayrıca öğrenciler lisedeki alanları dışında tercih yapmaları durumunda orta öğretim başarı puanları 0,8 yerine 0,3 ile çarpılıyor. Bu da öğrencilere 15 ila 40 puan kadar kaybettirebiliyor. Yarımağan'ın verdiği bilgiye göre, okul başarı puanının üniversiteye girişe etkisi yüzde 21'den yüzde 10'lara düşecek, alan dışı tercihlerde kullanılan katsayılar arasındaki makas da daraltılacak. Bu, meslek liseleri için 28 Şubat ile başlayan engellerin ortadan kalkması anlamına geliyor.

Türkiye'de üniversiteye giriş sistemi yapboz tahtası gibi sürekli değiştiriliyor. Üniversiteler ÖSYM'nin kurulduğu 1974'e kadar öğrencilerini kendileri seçiyorlardı. Bu tarihte karışıklığın önlenmesi amacıyla sınavların tek merkezden yapılması kararı alındı. 1974 ve 1975'te sınavlar sabah ve öğlen olmak üzere iki oturumda, 1976-1980 arasında ise aynı günde tek oturumda uygulandı. 1981'den itibaren ise iki basamaklı sınav dönemi başladı. İki basamaklı sınavın ilk ayağı nisanda ÖSS, ikinci ayağı ise haziranda ÖYS olarak uygulandı. 1987'de adaylara sınavda testlerin hepsini değil, girmek istediği bölüme göre gereken testleri çözme hakkı verildi. 28 Şubat sürecinden sonra 1999'da ÖYS kaldırılarak ÖSS adıyla tek sınav yapılmasına karar verildi. Aynı yıl orta öğretim başarı puanı uygulamasıyla öğrencilerin lise alanlarına göre yükseköğretime geçmesi sağlandı. Bu sınav eski ÖSS gibi temel konulardan sorulan sorularla yapılmaya devam etti. Arada birçok küçük düzeltme yapıldı; ancak en son ve en önemli değişiklik 2006'da gerçekleşti. Tek oturumda yapılan; ancak iki bölümlü bir sınav uygulaması getirildi. Bu değişiklik sonucunda adaylar ortak alan ve alan testleri olarak iki bölümden oluşan testlere cevap vermeye başladılar.

YENİ ÖSS, GÜNEY KORE MODELİNE BENZİYOR

Türkiye'de yıllardır 'sınavsız üniversite' hayali kuruluyor; ancak dünyanın her tarafında mutlaka bir sınav sistemi var. Bazıları sınavı lise düzeyinde, bazıları ise liseyi bitirince yapıyor. Yeni ÖSS sistemi –İngiliz modelinden etkilenmeler olsa da– daha çok Güney Kore ve Japonya'da uygulanan sınav modellerine benziyor. Güney Kore'de üniversiteye girmenin üç şartı var. Birincisi bizde olduğu gibi lise başarısı, ikincisi 'Soonoong' sınavı. Merkezî olarak yapılan bu sınava öğrencinin girmesi şart. Bu aşamayı geçenler üniversitelerin belirlediği kategorilere göre sınava giriyorlar. Burada da beş bölüm var: Anadil, Fen, Matematik, Sosyal Bilimler ve Yabancı Dil sınavı. Öğrenciler girmek istedikleri bölüme göre test seçerek puan elde ediyor. Güney Kore ile Türkiye arasındaki fark ise Güney Kore'de her üniversitenin kendi testini üretip uygulaması.

Diğer ülkelerdeki üniversiteye giriş sistemleri ise şöyle: Avrupa'da genel olarak üniversiteler öğrencilerini sınavsız kabul etmekte. Öğrenciler ortaöğretimde elde ettikleri beceri ve kazanımlara göre üniversitelere yerleşiyor. Almanya'da lise eğitimindeki başarı üniversiteye girişte önemli etken. Son yıllarda özellikle meslek okullarından başlayarak sınavlar da konulmaya başladı. Avrupa ülkelerinin birçoğunda lise yeterlilik sınavları bulunmakta. Bu sınav hem liseleri değerlendiriyor hem de üniversitelere yerleşmede etkili oluyor. İngiltere'de sistem öğrencinin lisede seçtiği derslerdeki başarısına göre işlemekte. Öğrenci bu derslerdeki başarısına göre üniversiteye geçmekte. ABD'de ise lise başarısı, referans mektupları, başka başarılar ve en önemlisi SAT başarısı etkili. SAT, merkezî bir sınav. Öğrenciler bu sınava bir yılda birden fazla girebiliyor ve elde ettiği en yüksek skoru kullanıyor. Bazı bölümler sadece SAT-1 isterken, bazı bölümler SAT-2 testinin puanlarını isteyebiliyor. SAT-1'de öğrencilere matematik ve dil sorulurken, SAT-2'de fen ve sosyal bilimler de sorulmakta

YÖK'ün getireceği yeni ÖSS sisteminden öğrenciler kadar akademisyenler ve öğretmenler de umutlu. Arel Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Asım Saçlı, "Getirilmek istenen sistemi olumlu karşılıyorum. Bu sistem okul ayırımı yapmıyor. 'Fizik sınavı yapılacak. Hodri meydan, isteyen gelsin girsin.' diyor. Bizim en büyük sıkıntımız gelen öğrencilerin temel derslerdeki eksiklikleri. Şimdi üniversiteye gelen öğrencilerin düzeyi ve kalitesi artacak. Ayrıca eski sistem meslek okullarını büyük oranda baltaladı. Meslek okullarının kalitesi düştü."

TOBB Eğitim Meclisi Başkan Yardımcısı Eyüp Kılcı değişiklikleri olumlu bulduğunu ancak 'açık uçlu sorular' konusunda objektifliğin kaybedilebileceği endişesi taşıdığını söyledi. Kılcı "Alanlar arası katsayı farkının büyüklüğü mesleki eğitimi bitirdi. Ayrıca okul başarısını ÖSS'ye katkısının yüksek olması genel liselerdeki eğitimi imkansız hale getirmişti." dedi. FEM Dershaneleri Rehberlik Zümre Başkanı Faruk Ardıç, mevcut sistemin öğrencinin yeterliliklerini ölçmek yerine sıralama yaptığına dikkat çekiyor: "Mevcut sistem, kendini ifade etmekte zorlanan, sosyal becerileri sınırlı, toplumdan kopuk bireyler yetişmesine yol açmakta. Hiçbir ülkede tek sınav ile farklı öğrenci grupları, farklı ölçme sistemi ile ölçülmemekte. Öngörülen sistemin fırsat eşitliği de sağlayacağı kanaatindeyim."

Uğur Dershaneleri ÖSS Koordinatörü Turgay Polat ise yeni sistem sayesinde liselerdeki eğitim seviyesinin de ölçüleceğini ifade ediyor. Yeni sistemin okulların altyapısını gözden geçirmelerine sebep olacağına değinen Polat, "Değişiklik okul farklarını ortadan kaldırması açısından önemli. 15 yaşında meslek lisesine giren veya alan seçiminde derslerden kaçarak yanlış seçim yapan öğrencilerin bunu düzeltmesi amacıyla ÖSS'de öğrencilerin farklı alanlarda tercih yapmaları sağlanacak. Yani öğrenci sayısal alanda okusa bile ilgisi varsa iletişim bölümüne geçebilecek. Meslek lisesi öğrencileri başarılı olmak kaydıyla ÖSS'de tercihlerini istedikleri yönde yapabilecekler. Böylelikle lisede hangi okulda okumuş olursa olsunlar tercihlerini başarılarına göre farklılaştırabileceklerdir." diyor.

AKSİYON