Tahttan indirildikten sonra Abdülhamid'e muhafızlık yapanlardan biri Vasıf Bey. Vasıf Bey, sabık hakanla sohbetlerini not edip kısa hatıratına almış. Oruç tutarken sigara içememenin kendisini rahatsız ettiğinden, dinde yeni içtihadın istismara müsait olmasına karşılık, her meselenin kıyas yoluyla çözülebileceğine, kendisinin o sıra kutuplara seyahat hikâyelerini okuduğundan diş ağrısını kabir azabına benzettiğine dek pek çok konuda düşüncelerini anlatıyor Abdülhamid. Sultanın günün uluslararası meselelerle ilgili değerlendirmeleri şöyle:

Vasıf Bey: Balkanlar'daki durumu nasıl görüyorsunuz?
Abdülhamid: Tam olarak bilmem mümkün değil elbette. Avrupa devletlerinin söylediklerinin yanında hakiki düşüncelerine bakmak lazım. Kanaatimce bölgeyle ilgilenen devletler Makedonya ve Selanik'i Bulgarlara da Yunanlara da vermezler.
Nihai arzuları Makedonya'da müstakil bir devlet kurdurmaktır.

Vasıf Bey: Trakya'daki Yunan ordusu Atina'ya isyan etmiş...
Abdülhamid: Buna hiç hayret etmedim okuduğumda. Yunan ordusunu iyi bilirim. Disiplini yoktur. Yunanlılar atıp tutmayı, şamatayı severler. Cesaret taslarlar ama güç karşısında çabuk sinerler.

Vasıf Bey: Bugünkü Peyam gazetesinde Rusya'nın Balkan Birliği istediğine dair haber var.
Abdülhamid: Evet gördüm. Ruslar bunu hep istediler. Onlarla zorluğumuz İstanbul'un ilişkileri iyi idare etmesine bağlı.
Rusları gücendirmeden Avrupa'yla işbirliği yapmak lazım. Hep buna önem verdim. Şimdiki çarın babası dostumdu. Yerine geçen oğluyla da münasebetim iyi oldu hep. Bizim basında Ruslar aleyhine çıkan yazıları önlemek lazım. Bizim gazetecilere Rusya'nın ehemmiyetini anlatmak lazım. Bu konuda Ruslar çok hassas.

Vasıf Bey: Selanik'ten ayrılmak sizi üzdü mü?
Abdülhamid: Allah biliyor, orayı düşündüğüm zaman gözyaşlarıma engel olamıyorum. Orayı keybettiğimiz için memleketimiz adına müteessirim. Ama şahsım adına da oradan ayrıldığım için üzgünüm.

Vasıf Bey: Selanik'i seviyordunuz herhalde.
Abdülhamid: Birkaç bakımdan. Evvela orada medeniyet bulurdum. Akşamları pencerenin önünde oturup gelen geçenleri seyrettiğimde herkesin güzel bir şekilde gezdiğini görürdüm. Bu, medeni bir tecrübenin delilidir muhakkak.

Vasıf Bey: Fotoğraf makinesi istemişsiniz.
Abdülhamid: Evet... Selanik'in manzarası çok güzeldir. Benim bir parça ressamlığım var. Oraların resmini yapmak istedim. Fakat ışık iyi gelmiyordu. Bir fotoğraf makinem olsaydı önce fotoğraf alıp sonra çizebilirdim. Bu kolay olurdu. Gurup zamanı oranın çok güzel manzarası vardır. Gökyüzünde âlem içinde âlem görünür, sahralar, ovalar peyda olur. Ama bir saat sürer. Onu tespit için istedim fotoğraf makinesini ama olmadığı için yapamadım.