Mahalli Teşkilat

1.Mahalli Teşkilatlar Kurulmasının Amacı Nedir?
Osmanlı Devleti’nde merkez ve taşra teşkilatlarının dışında bulundukları yerleşim birimlerinin düzeninin sağlanması, ortak işlerinin yapılması ve gereken genel hizmetlerin yerine getirilmesini sağlayan mahalli teşkilatlar kurulmuştur. Bu teşkilatlar şunlardır:
a)Mahalle ve Köy Teşkilatı:
-Klasik dönemde merkezden belirlenen köy yöneticisi köy kethüdası idi. Onun emrindeki yiğitbaşı köyün güvenliğini sağlardı.
-Adalet işlerine, kadıların kendi adlarına atadıkları kadı naipleri bakardı.
-Köy ve mahallelerin önde gelen kişilerinden biride imamlardı. İmamlar halkın isteği ve kadının onayı ile görevlendirilirlerdi.
-Her mahalle ve köy, sosyal hizmetleri için gerekli olan ortak giderleri kendileri karşılardı. Bu konuda köy ve mahallelerin en etkili kurumlarından birisi Avarız Akçesi Vakfı’dır. Bu vakıf, mahalle ve köy halkının ortak giderlerinin karşılanması için kurulmuştur. Zamanla ihtiyaç sahiplerine borç veren bir konumu geldiğinden, sosyal dayanışmayı da sağlamıştır. Bu kuruma hayır amacı ile ya da kendisi ve çocuklarından avarız akçesi alınmaması şartıyla, bazı kişilerden taşınır ve taşınmaz mal bağışlaması istenmiştir. Böylelikle vakfa dönüşen bu kurum, bir süre sonra bir vakıf yöneticisi yönetiminde, mahalle yardımlaşma sandığına dönüşmüştür. Burada biriken paralarla mahalle ve köylerin ortak giderleri ve görevlilerin maaşları karşılanmakla beraber, olağanüstü durumlarda devletin istediği vergiler de ödeniyordu. Bu sandıkların, temel gelirlerini hane başına ödenen paralar oluşturuyordu.
-Gayri Müslimlerde, kendi mahallelerinde her türlü din ve mezhep özgürlüğü ile yaşıyordu. Ticaret ve zanaatla uğraşıyorlardı.

b)Esnaf Teşkilatı:
-Osmanlı Devleti’nin kuruluş dönemindeki esnaf, AHİLİK adı ile örgütlenmiştir. Ahiliğin temelini, 10.yüzyılda İslami bir gelenekle Abbasi halifeliğinde görülen fütüvvet birliklerinden almıştı. Ahi birlikleri, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda büyük hizmetlerde bulunmuşlardı. Merkez otoritesini güçlendiren Osmanlı Devleti, Ahiler üzerinde denetimini artırdı. Zamanla Ahilik içinde lonca örgütü oluşturuldu. Lonca, aynı meslekte olan kişilerin bir araya gelerek oluşturdukları bir kurumdu. Her meslek grubu kendilerine ait loncaya üye oldular. Loncalar bugünkü anlamda sendikalardır.
-Her loncanın şeyh unvanı taşıyan bir başkanı vardı.
-Loncalar, sanayi devriminden olumsuz etkilendiler. Tanzimat’tan sonra Osmanlı pazarlarına Avrupalıların egemen olmasıyla loncalar etkinliğini kaybetmiş, 1913 yılında da kapanmıştır.

c)Cemaat İdareleri:
-Osmanlı Devleti’nde sınırların genişlemesiyle birlikte devletin içinde farklı milletlerden ve farklı dinlerden insanlar yaşamaya başladı. Bu insanlara ZiMMİ deniliyordu.
-Zimmiler yaşadıkları yörelerde birer cemaat olarak kabul ediliyorlardı. Osmanlı Devleti’nde Müslümanlar dışında kalan Hıristiyan ve Museviler için bu tanım kullanılmıştı. Ermeni, Ortodoks, Yahudi, gibi.
-Zimmilerin, Osmanlı devlet merkezinde dini liderleri bulunuyordu. Dini liderler aynı zamanda
Cemaat liderleriydi. Zimmiler evlenme ve boşanma gibi özel konularda kendi kuralları uygulanırken, ceza hukukunda kadılara bağlıydılar.
-Osmanlı Devleti kendi egemenliği altında yaşayan toplulukları din ve mezhep esasına göre örgütlemişti. MİLLET SİSTEMİ denilen bu kavram bugünkü anlamından farklıydı. Aynı dinden ve mezhepten olan topluluklar bir millet sayılıyordu.
-Osmanlı Devleti’nde bu cemaatler dini ve kültürel özgürlüklere sahiptiler.
-Taşradaki gayrimüslim cemaatlerin dışında Osmanlı Devleti’nde 18.yüzyıldan sonra yörelerinde sözü geçen nüfuslu kimselere EŞRAF ve AYAN adı verildi. Bu insanlar, imam ve hatipler, tanınmış tarikat şeyhleri, zengin tüccarlar ve büyük toprak sahiplerinden oluşuyordu. Ayrıca o beldede görev yapan kapı kullarında, emekliye ayrılıp da yöreye yerleşmiş olanlarda ayandan sayılırdı. İleri gelen bu kişiler kendi aralarından birini şehir kethüdası olarak seçerlerdi. Bu kişi o beldenin temsilcisi olduğu gibi, devlet merkezinin de yöredeki temsilcisi sayılırdı.