UMUDUN DESTANI

18 Mart Çanakkale zaferi,tarihin kaderini değiştiren,her karış toprağı şehitlerin kanıyla sulanan,nice ocakların söndüğü,nice yiğitlerin can verdiği şanlı bir kahramanlık öyküsüdür.

Anaların”Vatana kurban olsun” diyerek Çanakkale’ye gönderdiği kınalı kuzuları imanın ve vatanın verdiği güç ile bu destanı tarihimize zaferle,şerefle ve vatan aşkıyla yazmışlardır.Bu ölümsüz kahramanlar,bizim şanımız,canımız ve cevherlerimizdir.

Çanakkale’den önce Mustafa Kemal”Ben size taarruz değil,ölmeyi emrediyorum.biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar geçebilir.”diyerek bu tarihi zaferi başlatacaktır.bu savaş yalnızca bizim tarihimizi değil tüm dünyanın tarihini değiştirecek bir destanı oluşturacaktır.

Savaşta askerler siperlerinden ayrılmıyor,ölen şehitlerimizin yerini diğer askerler dolduruyordu.Atılan mermilerle toprak adeta demir bir örtüyle kaplanmıştı.Kahramanlarımız savaşırken,biri savaşın ortasında bir düşman kurşununa yenik düşer.Yaralanan bu asker acılar içinde kıvranırken cesaretli bir Mehmetçik kurşunlara aldırmadan yanına gidip onu sipere getirir.Onun bu kahraman davranışıyla her yeri bir anda savaş sessizliği kaplar ve silahlar susar.İngiliz askerler şaşkınca etrafına bakıyor.ingiliz komutan ise şöyle diyordu:”Korkak sıçanlar…Cesaret örneğini görün.Hele bunlarla aynı cephede savaşmanın tadına doyum olmaz…Bu yiğit Türk çocukları keşke dostumuz olsalardı…Bu kahramanlarla savaş değil,dostluk yapılmalı,Dostluk”diyerek Türklüğün gücünü bir kez daha bütün dünyaya duyurarak”Çanakkale Geçilmez”sözünü hatırlattı.Kısa sürede azmin zaferinin destanı yazılacaktır.Kazanılan bu zaferde askerlerimizin başarısı,cesareti ve insanlık sevgisi tüm dünyanın dilinde bir efsane olacaktır.

Kimi yoksul,kimi öksüz,kiminin üzerinde elbisesi bile yok.Ancak hepsinin iman gücü ve vatan aşkı var…İşte bu vatana aşık olanlar sizlerden sonra aldığımız bayrağımızı,sizler gibi başımız dik,alnımız açık ve sessiz çığlıklarımızla sizlerle gurur duyarak sonsuza kadar taşıyacağız.

Ad, Soyad: Mehmet Şerif İLHAN