Komitacı Ermenilerin, 19'uncu yüzyılın sonundan itibaren Anadolu'da Türkleri katletmekle kalmayıp, durumlarından şüphelendikleri ve Türklerin tarafını tuttuklarını düşündükleri Ermenilere de zulüm yaptığı bildirildi.
Atalarının Erivan Türkü, dedesinin Kazım Karabekir'in silah arkadaşı olduğunu belirten Tarih Araştırmacısı Gökhan Balcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu yörede topladığı belgelerle başvurduğu Genelkurmay Başkanlığının arşivlerini açtıktan sonra, ilk araştırma fırsatını bulan kişilerden biri olduğunu kaydetti.

Katliama uğrayan bir sülalenin ferdi olarak Ermenilerin sözde soykırım iddialarının kendisini oldukça yaraladığını anlatan Balcı, bunun üzerine Genelkurmay ve devlet arşivlerinde aralıksız 3 yıl süren ciddi bir çalışma yaptığını, bu çalışmasının ilk ürününü "Türkler Soykırım Yaptı mı?" kitabıyla ilgililerle buluşturduğunu belirtti.

Balcı, 10 kitaptan oluşacak araştırmasının Ermenilerin ortaya koyduğu "Mavi Kitap" ın tamamen uydurma olduğunu belgeleri ile ortaya koyacağını belirterek "Araştırmalarımı TBMM'ye de sunmaya başladım. Üzerinde mührü bulunan orijinal metinler karşısında Ermeniler hangi savda bulunacaklar şimdiden merak ediyorum" dedi.

Balcı, yaptığı araştırmalarda Anadolu ve Kafkaslar'da Ermeniler tarafından katledilen Türklere ait tabloları yer, gün ve sayı olarak tek tek çıkardığını, bu katliamlardan masum Ermenilerin de nasibini aldığını belgelediğini kaydetti.



İLK ZANLILARDAN BİRİ 15 YAŞINDAKİ ARMENAK


Belgelerde Ermenilerin Ermenilere yaptığı ilk zulüm kaydının 1890 Temmuzundaki Kumkapı gösterisinden sonra Hınçak komitesinin durumlarından şüphelendiği, hükümet taraftarı kabul ettiği kişilere yaptığı suikastlarla ortaya çıktığını belirleyen Balcı, bu sıralarda Avukat Haçik'in, 15 yaşındaki Armenak adında bir Ermeni tarafından öldürüldüğünü bildirdi.

Balcı'nın verdiği bilgiye göre, arşivlerde bu yolda ortaya çıkan zulüm kayıtlarından bazıları şunlar:

"-Gedikpaşa Kilisesi Vaizi Dacad Vartabet, parçalanarak öldürüldü. Ruhani meclise üye seçilen Mampre Vartabet, hükümete ajanlık ettiği için suikasta uğrayarak yaralandı. Patrik Aşıkyan'ın komitenin planlarını hükümete haber vermiş olmasından şüphe edilmiş, bu sebeple, komite tarafından kura ile görevlendirilen Diyarbakırlı Agop adında bir Ermeni genci tarafından 28 Mart 1894 günü kendisine patrikhane kilisesinde bir suikast yapılmış. Suikastçının kullandığı Karadağ tabancası bozuk olduğu için ateş almamış, genç Ermeni tutuklanmış. 10 Mayıs 1894'te Hınçak komitesi, Aşıkyan'ın arkadaşı kabul ettikleri Simon Maksut'a, Galata'da Havyar Hanı önünde iki komiteci aracılığıyla suikast yaptırmışlar."





VAN BELEDİYE BAŞKANI KAPAMACIYAN CİNAYETİ


Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Hasan Oktay'ın araştırmasında ise büyük çoğunluğu Müslüman olan Van'da herkesin teveccühünü kazanarak belediye başkanlığına getirilen Bedros Kapamacıyan'ın katlediliş hikayesi de Ermenilerin Ermenilere yaptığı zulmün en çarpıcı örneklerinden birini oluşturuyor:

Yöneticiliği sırasında halkı memnun eden, fakat Taşnak ve Hınçak komitelerine karşı daima Devlet-i Osmaniye'den yana tavır koyan Kapamacıyan Efendi, Van'da yaşayan Türk ve Ermeni toplumunun huzuru için çaba gösteriyordu. Ancak, Ermeni çetelerine karşı durmanın onların emirlerine uymamanın cezasını çekecekti. Sık sık tehditler alan Van Belediye Reisi Kapamacıyan Efendi, isminin üzerine kara haç basıldığından habersiz bir şekilde kalabalık aile efradıyla akşam vakti akrabalarından Marcidciyan Efendi'nin isim koyma günü kutlamalarına misafir olarak gitmek için evinden dışarı çıkıp kapısında bekleyen kızağa bindi.Bu sırada evin etrafında tertip alan Taşnakcı bir grup, kalabalığın üzerine yaylım ateş açmaya başladı. Hazırlıksız ve korumasız bir şekilde yakalanan Reis kafasına isabet eden iki adet kurşunla öldü. 10 Aralık 1912 günü 65 yaşında öldürülen Bedros Kapamacıyan'ın evi Bağlar mevkisinde olduğundan en yakın karakol 10 dakika mesafedeydi. Bunun için jandarma olay mahalline yetişinceye kadar katiller karanlıktan da istifade ederek kaçtılar. Bağlar mevkisi büyük çoğunlukla Ermenilerin iskan ettiği bağlık bahçelik bir mahalle olup Taşnak komitesinin en güçlü olduğu yerdi. Bu yüzden katillerin kaçıp saklanması oldukça kolay oldu. Karakol kumandanı herhangi bir taşkınlığa mahal vermemek için olay yerine yeteri kadar polis ve jandarma sevk ederek bir dizi önlem aldı.Kumandan olay yerinde hiçbir şeyi gözden kaçırmamak için büyük bir inceleme yaparak bütün delilleri topladı. Yapılabilecek en ufak bir hata Van'da büyük bir karışıklığın çıkmasına sebep olabilirdi. Van Ermeni ihtilal örgütlerinin önem verdikleri bir şehir olarak geçmişte ciddi manada Ermeni isyanı provasına sahne olmuştu.


KATİLLER YAKALANIYOR


Olayı görenlerin şaşkınlıkları üzerlerinden geçtikten sonra acilen ifadeleri alınmaya başlandı. Katillerin eşkal ve haklarında bilgiler yavaş yavaş ortaya çıkıyordu. Özellikle Reisin oğlunun verdiği ifadeden anlaşıldığına göre Karakin ve arkadaşının bu cinayeti işlemiş olabileceği ortaya çıkıyordu. Böylece katillerin aşağı yukarı belirmesi Müslüman ahali ile Ermeniler arasında çıkması olası bir karışıklık önlenmiş oldu. Hızlı bir şekilde operasyonlar yapılarak Karakin yakalanmış ve ismi tespit edilemeyen arkadaşı ise kaçmayı başarmıştı.

Olayı gerçekleştiren ekibin içerisinde arabasıyla bulunan ve daha önce Van'a silah sokmak suçlarından aranan arabacı Potur, Saraç Osep, kuyumcu Karakin, olaydan sonra Karagündüz köyüne kaçan ve Taşnak komitesinin önde gelen üyesi ve Kapamacıyan Efendi'nin öldürülmesini planlayan Sahaf lakaplı şahıslar da sıkı bir takipten sonra yakalanmışlardı.