A. TARİH BİLİMİ
1. Tarih Biliminin Konusu
a. Tarihin Tanımı
İnsanların zaman içindeki faaliyetlerini, insan topluluklarının kültürlerini ve birbirleriyle münasebetlerini, yer ve zaman belirterek, sebep-sonuç ilişkisi içinde inceleyen bilime tarih denilir.

Her tarihî olayın bir veya daha çok sebebi vardır. Olaylar, bu sebebe bağlıolarak gelişir. Gelişmeler ise bir sonuca varır. Bu bakımdan tarih bilimi, olayları, sebep-gelişme-sonuç ilişkisi içinde inceler.

b. Tarihin Konusu
Toplumlar, zaman içinde sosyal, iktisadî, siyasî, kültürel, dinî faaliyetlerde bulunurlar. Tarihin konusu, bütün bu faaliyetlerin tamamınıiçine alır. Kısacası, tarih olaylarıve bu olayların cereyan ettiği insan topluluklarıtarihin konusunu meydana getirir.

c. Sebep-Sonuç Münasebetleri
Tarihî olaylar kesintisiz akıp gider. Bu hareketlilik içinde bir olay, kendinden önceki başka bir olayın sonucu; kendinden sonraki diğer bir olayın sebebidir. Bu bakımdan tarih olaylarısebep-sonuç münasebetleri yönüyle birbirine bir zincirin halkaları gibi bağlıdır.

Meselâ, Türklerin Anadolu'yu fethi, HaçlıSeferleri'nin sebeplerinden biridir. Bu seferlerin sonuçlarıarasında, İstanbul'da Lâtin İmparatorluğu kurulması(1204) vardır. Bu gelişme ise, İznik'te ve Trabzon'da iki Rum devletinin kurulması sonucunu vermiştir.

ç. Yer ve Zaman Özellikleri
Geçmişteki her olay "tarihî" değildir. Tarihî olayın, başka herhangi bir beşerî olaydan farkları şunlardır:
Tarihî olaylar, genellikle geniş alanlarda meydana gelirler (Bir ülkede, iki ülke arasında veya bir kıtada). Yani, yer bakımından yaygınlık gösterirler. Bunun için, etkileri de büyük coğrafî bölgelerde görülür.
Tarihî olaylar bir anda gelip geçmez. İnsan topluluklarıarasında etkisi uzun zaman devam eder. Bu bakımdan, geçmişteki bir olayın "tarihî" sayılabilmesi için yer ve zaman özelliklerini taşıması gereklidir.
Tarihî bir olayın veya olgunun iyi anlaşılabilmesi için, onun diğer olaylar arasındaki yerini, yani zamanınıiyi bilmek gerekir. Hangi olayın daha önce, hangisinin daha sonra meydana geldiği bilinmezse, önemini belirttiğimiz sebep-sonuç ilişkisi kurulamaz.
Bir tarihî olay, kendi zamanındaki maddî ve manevî şartlar içinde değerlendirilir. Yüzlerce yıl önce meydana gelmişbir olayı, bugünkü değer yargılarımızla değerlendirirsek yanılgıya düşeriz.
Aynı şekilde, olayın ortaya çıktığı yer de önem taşır. Olayları meydana getiren insan topluluklarının yaşadığı yerdeki yeryüzü şekilleri, iklim, komşu toprakların durumu, toplumlar arasındaki ilişkileri doğrudan etkiler.
Tarihî olayları bir tek sebebe bağlayarak açıklamak yanıltıcı olur. Çünkü, bu tür olayların, çok kere birden fazla sebebi vardır. Bu sebepler arasında bazen maddî olanları, bazen de manevî olanları ağırlık veya öncelik taşıyabilir.

d. Tarih Bilgilerinin Değişebilirliği
Tarih bilgileri, zaman içinde değişme gösterebilirler. Tarihe ait bugünkü bilgilerimiz, mevcut ve incelenmişbelgelere dayanmaktadır. Gelecekte yeni belgeler bulunabilir veya eldeki belgelere daha isabetli yorumlar getirilebilir. Meselâ Türk tarihi hakkındaki bilgilerimiz, Orhun Kitabeleri'nin bulunmasından sonra önemli ölçüde gelişmiştir. Osmanlı tarihine ait arşivlerdeki milyonlarca belgenin incelenmesi ile, bazı bilgilerimizin değişmesi mümkündür.

2. Tarih Biliminin Yöntemi

Tarih olayları, tabiat olaylarından farklı bir özellik taşır. Tabiat olaylarında aynı sebepler, daima aynı sonuçları verir. Halbuki tarih olaylarında aynısebep, her zaman aynı sonucu vermez. Bu bakımdan, her tarihî olayın sebebi ve sonucu ayrı ayrı araştırılır. Tarih
araştırmaları, kendine özgü ilmî yöntemler çerçevesinde yapılır.
Tarihî olayların araştırılmasında takip edilmesi gereken sıra şöyledir: Kaynak bulma, bu kaynakları sınıflandırma, tahlil ve tenkit etme, kaynaklardan sağlanan bilgileri bütünleştirme (sentez).

a. Kaynak Arama (Belge Bulma)
Tarihî bilgilerin doğru ve güvenilir olması şarttır. Belgelere dayanmayan bilgiler, tarih araştırmasında değer taşımaz ve dikkate alınmaz. Bunun için, tarihçi bir konuyu işlerken, o konuyla ilgili kaynaklara başvurmak zorundadır.
Tarih kaynaklarıbaşlıca iki gruba ayrılır:
Birinci elden kaynaklar: Geçmişten günümüze kalmış her şey birinci elden kaynak sayılır. Şehir ve yapı kalıntıları, yazılı belgeler (meselâ kil tabletler veya papirüsler), insanlar tarafından yapılmış bütün eserler, eşyalar bu gruba girer. Bunlar, özelliklerini korudukları
oranda değer taşırlar. Birinci elden kaynakların olayın geçtiği dönemde yazılmış olması gerekir
Birinci elden kaynaklara dayanarak yazılmış kitaplar ikinci elden kaynak sayılır. Bu gruba giren kaynakların eleştiriye tâbi tutulması gerekir.
Tarih kaynakları yazılı, yazısız, sözlü veya görüntülü olabilir. Yazılı kaynaklar çok genişbir alana yayılır. Yazma ve basma eserler, dergi ve gazete koleksiyonları, eski paralar, kitabeler bu bölüme girer. Yazısız kaynaklar arasında, arkeoloji kazılarından elde edilen malzeme başta gelir. Bir kemer parçası, bir heykel veya bir vazo (yazısız olsa bile) tarih bakımından çok şey ifade edebilir. Sözlü kaynaklar ise eski ve yakın tarihte önem taşırlar.
Yazıya geçilmeden önce meydana gelmiş olan destanlar, nesillerden nesillere aktarılarak günümüze kadar ulaşabilirler. Destanlar, tarihî gerçekle rin aydınlatılması bakımından değer taşırlar. Günümüzde plâklar, kasetler, diskler -içlerinde bulunan sesli malzeme ile- tarih
araştırmalarına yardımcı olabilirler. Resimler, fotoğraflar, çağımızda gelişen sinema filmleri, televizyon için yahut başka amaçla yapılmış çekimler, tarih incelemelerinde görüntülü kaynak olarak kullanılabilirler.
Tarihçi, bu kaynakları bulmak için, önce konuya uygun bir bibliyografya araştırması yapar. Yayımlanmış çalışmaları belirler. Kaynaklar, genellikle kütüphanelerde, arşivlerde ve müzelerde bulunur. Buralardaki kitaplara veya belgelere ait kataloglar yol göstericidir.
Meselâ, Roma tarihindeki paralarla ilgili bir araştırma yapmak için, önce bu konuda yayımlanmış çalışmaları tespit etmek, sonra o dönemden kalma paralar hangi müzedeyse onları incelemek, bu paralar hakkında yazılı belge varsa onları arşivden bulmak, nihayet aynı
konuyu işleyen eserleri, kütüphaneleri tarayarak elden geçirmek gerekir. Tarihçi, bir konuyu araştırırken, o konuyla ilgili kaynaklara ulaşma yolları hakkında temel bilgilerle donanmış olmalıdır.
b. Verileri Tasnif, Tahlil ve Tenkit Etme
Tasnif (Sınıflandırma): Bir tarih araştırmasıiçin elde edilen bütün veriler önce sınıflandırılır. Bu sınıflandırma, verilerin taşıdıkları değere, tarih sırasına veya konudaki yerlerine göre yapılır. Verilerin tasnifinde güvenilirlik derecesi önem taşır. Tasnif sırasında birinci elden kaynaklar, diğer kaynaklara göre öncelik alır. Veya, kronolojik bir sıra takip edilir. Veriler, tarih bakımından, eskiden yeniye göre sıralanır.
Meselâ, Selçuklu dönemi mimarî eserleri incelenecekse, o dönemden kalma ve hâlâ ayakta olan yapılar birinci elden kaynaktır. Bu yapılar hakkında, kendi döneminde yazılmış eserler ise ikinci elden kaynaktır. Bu yapıların gelişme çizgisi belirtilecekse, verilerin başlangıçtan dönem sonuna doğru sıralanmasıgerekir.
Tahlil (Çözümleme, analiz): İkinci olarak, verilerin tahliline geçilir. Her verinin içinde bulunan bilgiler değerlendirilir. Bu veriler kendi içlerinde gruplandırılır ve konu içinde yer alıp alamayacağıveya ne ölçüde yer alabileceği kararlaştırılır.
Tenkit (Eleştiri, kritik): Üçüncü aşamada, verinin içindeki bilgilerin tenkidine (eleştirisine) geçilir. Bu bilgilerin doğruluk derecesi, diğer bilgilere veya güvenilir kaynaklara göre belirlenir. Bir belge, tenkit süzgecinden geçirilmeden kullanılamaz. İncelenen olayıdoğrudan doğruya ve gerçek şekilde aksettiren kaynaklara, sağlam gözü ile bakılır. Ancak, bunların da tenkide tâbi tutulması gerekir. Meselâ, bir hükümdarın tahta çıkışına tanık olmuş ve bu olayı hemen kaleme almış bir yazarın kaydettikleri büyük değer taşır. Fakat, bu yazar, kendi duygularını ön plâna almışsa veya gördüklerini yanlış yazmışsa, tarihçiyi yanıltabilir. Bu bakımdan, böyle bir kaynağın dahi, aynı olayı nakleden başka kaynaklarla karşılaştırılarak kontrol edilmesi gerekir.
Tarih tenkidi, eskiden beri dıştenkit ve iç tenkit denilen yöntemlerle yapılmaktadır.
Dıştenkit, belgelerin nereden çıktığınıve gerçek olup olmadığınıinceler. İç tenkit ise, aynı belgenin değerini belirler ve metnin tam olarak anlaşılmasını sağlar.
c. Terkip (Sentez) Yapma
Kaynaklara erişildikten, veriler bulunup tasnif ve tahlil edildikten, tenkit süzgecinden geçirildikten sonra terkip (sentez) aşamasına gelinir. Bütün veriler, bir sentezin bütünü içinde değerlendirilecektir. Bu, bir plâna göre yapılır. Bu plân, sentezin sonuna kadar geçerli olup bütün sorulara cevap aramalıdır. Tahlil ve tenkit sırasında ortaya çıkan ilişkiler bu aşamada birleştirilir, tekil sonuçlar sistemleştirilir ve bütünün içindeki yerleri belirlenir.
Tarihçi, araştırmasında kesin gözükenle muhtemel olanı ayırmalı, verilerden kaynaklanan boşluklar varsa, onlarıda açıkça belirtmelidir. Bunu yaparken, yazarlığın bütün gereklerine dikkat etmelidir. "Aynı zamanda iyi bir yazar olmayan büyük tarihçi yoktur."

Devam edecek