OSMANLI TARİHİNDE BİR DÖNÜM NOKTASI:


1909 yılı, Nisan ayının 27’nci günü, çift atlı saray arabaları Yıldız Sarayı’nın önünde sıra sıra dizilmiş, yolcularını bekliyorlardı. Akşam karanlığında koşuşturan subaylar, askerler ve içinde mum yanan fanuslu lâmbaların ışığında güçlükle fark edilen sürücülerdeki telâş ve tedirginlik, atlara da sirayet etmişti. Huysuzlanıyor, başlarını aşağı yukarı sallıyor, ayaklarıyla toprağı eşeliyorlardı. Sanki, felâketlerle geçecek yılların işaretlerini şimdiden veriyorlardı.
600 yılı geride bırakarak yedinci asrını süren Osmanlı İmparatorluğu tarihinde, kırılma noktası denilebilecek çok önemli bir gün yaşanıyordu. 32 yıl, 7 ay ve 27 gün süren bir saltanattan sonra 34’üncü padişah Sultan İkinci Abdülhamid Han, o gün tahttan indirilmiş, yerine kardeşi geçirilmişti.

OTUZ SENE BİR KARIŞ TOPRAK VERMEDİ

Sultan İkinci Abdülhamid Han, saltanatının başında ve sonunda, yönetimin kendi elinde olmadığı Birinci ve İkinci Meşrutiyet dönemlerindeki toprak kayıplarının dışında, kendisine amcası Sultan Abdülaziz Handan devreden, yine üç kıt’a üzerindeki 7 milyon 3 yüz bin kilometrekarelik imparatorluk topraklarını 30 sene aynen muhafaza etmişti.
Takip ettiği ince siyasetle, Balkan devletlerinin birleşmesini önlemiş, kendisinden sonra çıkacak Balkan Savaşı’nı, dolayısıyla da Birinci Dünya Savaşı’nı 30 sene geciktirmişti. Balkanlar üzerinde Rusya ile Avusturya-Macaristan’ın anlaşmasına imkân vermemiş, ikinci devlet Almanya’yı kazanarak, birinci devlet İngiltere tarafından yutulmayı önleyebilmişti. Memleketi savaştan uzak tutarak, bütün gücüyle eğitim ve bayındırlık faaliyetlerine yüklenmişti. Zamanında sadece Yunan Savaşı çıkmış, o da 32 gün sürmüş ve zaferle sonuçlanmıştı.
O tarihte, dünyanın büyük bölümünü ele geçiren sömürgeci Hristiyan devletler, zirveye yaklaşmışlardı. Zirveye varınca, tabiî olarak iniş başlayacaktı. Bu inişe kadara Osmanlı Devleti mevcut durumunu muhafaza edebilirse, daha sonra sömürgeci devletlerle hesaplaşma başlayabilirdi. Önemli olan, o an geldiğinde her bakımdan güçlü olmaktı. İşte Sultan İkinci Abdülhamid Hanın siyaseti bu idi.

HANEDANDAN OLMAK ZOR İŞ

Sultan İkinci Abdülhamid Han tahttan indirildiği o gün, 66 yaşını 7 ay ve 7 gün geçiyordu. Zaten İkinci Meşrutiyet’in 9 ay ve 5 gün önce ilânından beri yönetim kendi elinde değildi. İki haftadan beri de payitaht karışmış, kargaşa her yerde hakim olmuştu. Böyle durumlarda ne olacağını kestirmek çok zordu. Bunu tecrübesiyle biliyordu. Vaktiyle amcasının ve ağabeyinin 3 ay içinde tahttan indirilmelerine ve amcasının bilek damarları kesilerek şehit edilmesine bizzat şahit olmuştu.
Şehzadeliğinde, Osmanlı tarihi hocası olan Vak’anüvis Lutfi Efendiden çok şey öğrenmişti. Tam 287 yıl önce ceddi Sultan Genç Osman Han asiler tarafından boğularak şehit edilmişti. Bundan 26 sene sonra Sultan İbrahim Han, tahtından indirildiğinin 10’uncu günü katledilmişti. Bu tarihten 160 sene sonra, Sultan Üçüncü Selim Han tahttan indirilmiş, 14 ay sonra palayla şehit edilmişti. Bundan 4 ay sonra, yerine geçen Sultan Dördüncü Mustafa Han boğularak öldürülmüştü. Ve nihayet daha 33 yıl önce sevgili amcası Sultan Abdülaziz Hanın başına gelenler, hafızasında canlılığını hâlâ koruyordu.
Kendisine verilen kısa mühlet içinde, bu kadere karşı durmanın, saltanat ve hilâfet makamlarının gücünü kullanarak milleti birbirine kırdırmanın kendisine yakışmayacağına karar vermişti.