Hurrilere İlişkin Hititçe Çivi Yazılı Belgelerdeki İlk Kayıtlar

Turgut YİĞİT Doç.Dr., Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Tarih Bölümü öğretim üyesi


Eski Önasya'nın önemli uygarlıklarından birinin temsilcisi olan Huriler Eski Tunç Çağı'ndan itibaren tarih sahnesinde izlenebilmektedirler. Transkafkasya ve Anadolu'nun doğusunda M.Ö. 3. binyılın sonlarına dek bulundukları ileri sürülebilen Hurriler, bu binyılın ortalarından itibaren de güneye doğru yayılım göstermişler ve Önasya'nın bir çok yerinde M.Ö. 2. binyıldan varlıklarına dair izleri günümüze ulaştırmışlardır. Kendilerine ait kaynaklardan çok ilişkide bulundukları diğer kavimlerin yazılı belgeleri vasıtasıyla siyasal ve kültürel yapıları üzerine bilgiler edinebildiğimiz Hurrilerin her zaman bütünsel ve tutarlı bir şekilde ortaya konulabilen siyasal tarihlerinden söz etmek mümkün değildir. Bu durumun M.Ö. 2. binyılın ilk dönemlerine ait tarihleri hakkında daha geçerli olduğunun kabul edilmesi gerekirken, aynı binyılın ortalarına doğru Güneydoğu Anadolu ve Kuzey Suriye bölgesindeki bazı beyliklerde etkin olduğu gözlenen Huri unsuru! Önasya'daki en belirgin siyasal varlıkları olarak tanımlanabilecek Mitanni Devleti'nin içinde yer almıştır. Hurrilerin siyasal anlamda varlıklarının M.Ö. 2. binyılın sonlarına doğru gözden kaybolduğu izlenirken uygarlıktaki etkileri devam etmiştir.

Eski Tunç Çağı Doğu Anadolu kültürleri ile ilişkili oldukları kabul edilen Hurrilerin daha M.Ö. 3. binyılda Doğu Anadolu'da ve Suriye'de varlıklarına dair belirgin yazılı kanıtlar Akkad Kralı Naram-Sin'e ait kimi metinlerdeki bazı yer ve şahıs isimleri dolayısıyla bilinir.. Bunun yanı sıra Anadolu'ya dair en eski içerikli yazılı kayıtların olduğu kabul edilen sartamhari metinlerinde de Akkad Kralı Naram-Sin'e karşı savaşan Anadolulu krallardan birine ait olarak görünen? Pampa adına Nuzi metinlerinde Huri şahıs adlarını oluşturan bir eleman olarak rastlanılmaktadır . M.O. 2. binyılın başlarına ait olan Kayseri yakınlarındaki Kültepe'de gün ışığına çıkarılan Kanis Karumu çivi yazılı arşivlerindeki belgelerde çok sayıda Hum şahıs adları ve Hurri diline ilişkin sözcüklerin bulunması bu dönemde Orta Anadolu'ya dek uzanan Hurri etkisini gösterir. Ayrıca Kanis'te bulunan ve Kaniş Kralı'na yollanan mektubun göndericisi olan Mama Kralı Anum Hirbi'nin adının Hurrice olduğu da kabul edilir! M.Ö. ı7. yüzyılda Hitit Krallığı'nın kurulması ile birlikte başlayan Hititçe çivi yazılı belgelerde de Hurriler varlıklarını gösterirler. Hitit Krallığı kurulduktan sonra dış politikada ağırlık Anadolu'nun güneydoğusu ve Kuzey Suriye'ye verilmiş ve bu durum tüm Hitit Tarihi boyunca devam etmiştir. Humlerin M.Ö. 2.binyılda siyasal ve kültürel varlıklarının en yoğun olduğu bölge böyle bir Hitit ilgisi altına girmişken, bu iki kavimin ve onların temsil ettiği kültürün yoğun ilişkide olması da kaçınılmaz olmuştur. Eski Hitit Krallığını takip eden dönemlerde hem siyasalolarak hem de bunun ötesinde daha çok kültürel açıdan Hurrilerin Hititler üzerindeki yoğun etkisi açıkça izlenebilir. Öncelikle din olmak üzere, dil, edebiyat, giyim-kuşam, tıp, büyü gibi bir çok alanda Hurrilerin Hititleri büyük ölçüde etkilediklerini, hem kendilerinden ama özellikle de Mezopotamya'dan, bir çok hususu Hititlere aktardıklarını ve aktarılmasında aracı olduklarını biliyoruz. Hititçe çivi yazılı belgelerde Hurri adına ilişkin en eski kayıtlar, bu yazının ilk ortaya çıktığı döneme, yani M.Ö. 17. yüzyıla aittir.


Hurrilerin Hitit ülkesinin içlerine kadar uzanan istilası Hattusili'nin Yıllıkları'nın üçüncü yılında gerçekleşmiştir. Kral Hattusili Arzawa'ya bir askeri sefer düzenlemiş ve o daha Arzawa' da iken arkasından Hitit ülkesine Hurriler saldırmışlar ve başkente kadar ilerlemişlerdir. Metindeki ifadeye göre Hattusa dışında tüm ülke Hurrilerin eline geçmiştir. Hurrilerin Hitit egemenlik alanına böylesine girmeleri, Hattusili'nin Anadolu'nun batısında Arzawa'da sürmekte olan seferini yarıda bırakarak geri dönmesine neden olmuştur. Bu istila hareketinin Hititlerce beklenmeyen bir durum olduğu hem şimdi üzerinde durduğumuz bu belgedeki ilgili ifadelerden hem de aşağıda değineceğimiz ve bu olayı konu aldığı anlaşılan bir başka belgeden anlaşılmaktadır. Nitekim hemen geri dönen kral kendi ifadesine göre tanrısal desteği de arkasına alarak karşı sefer girişmiştir.

Kapsamlı yıllıkların önyüz ikinci sütun üçüncü paragrafında Hurrilerle dolaylı mücadeleden bahsedilir. İkinci yılda herhalde Hurrilerin geldiği ve Hititlere bağlı olan, aralarında sadece açıkça Sukziya'nın adının okunabildiği bazı kentlerin Hurriler tarafına döndüğünden bahsedilmektedir. Tam okunamayan satırlarda Hurrilerle mücadelelerden söz ediliyor olmalıdır.Lawazantiya ve Hurma kentlerinin adları görülürken, Hurma kentinin Hititlere sadakatine dair ifadeler yer almaktadır. Bu paragrafın sonunda Hurri ordusu arasında veba salgını çıktığı, Hurri ordusunun ölmeye başladığı ve onların komutanlarının öldüğü anlatılmaktadır.Belgenin önyüz ikinci sütun dördüncü paragrafında ise Hurilerin Hurma'dan geri çekildikleri, kışı Sukziya'da geçirdikleri, veba salgını dolayısıyla olsa gerek ölümlerin sürdüğü ve isimleri sayılan beş komutanında öldüğünden söz edilir. Bu arada Hitit Kralı ordu topladığını anlatır.
Önyüz ikinci sütun beşinci paragrafta Arzawa seferinden bahis vardır. Önyüz ikinci sütun altıncı paragrafta sayılan bazı yer adları, Hurilere dair tam anlaşılamayan bir cümleden sonra Arzawa'da kışın geçirildiği ve paragrafın sonunda da Hurri askerlerinin kralının öldüğü okunmaktadır. Arka yüzde ise Hurri sözcüğü iki kez tespit edilebilmekle beraber herhangi bir anlama ulaşmak mümkün değildir.Bu belgede anlatılanlarla I.Hattusili' nin Yıllıkları' nda anlatılanlar arasında kısmen benzerlik bulmak mümkündür. Üzerinde durduğumuz konu açısından bakıldığında Hurrilerle olan mücadele ve bunun anlatıldığı satırlarla aynı yerde söz edilen Arzawa seferi benzerliğin ana unsurlarıdır. Kapsamlı yıllıkların söz konusu diğer belgedeki anlatılanların daha ayrıntılı olarak ele alındığı metinler olduğunu kabul ediyoruz. Olayların gelişim sırasına ve sürecine bakılırsa, yıllıklar ayrıntılı olmadığı için oradan öğrenemediğimiz bazı gelişmelerden söz ediliyor olmalıdır. Yıllıkların ikinci yıl icraatı içinde anlatılan Anadolu'nun güneydoğusu yönündeki seferlerde doğrudan Hurrilerle mücadeleden söz edilmemesi, her ne kadar metinler tam olarak elimizde olmasa da kapsamlı yıllıklarda da doğrudan Hurilerle çatışmadan bahsedilmemesiyle uyum içindedir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi bu bölgedeki yoğun Hurri varlığı Hititlerin aynı bölgedeki etkinliği için daima bir zorluk oluşturmuş olmalıydı. Bölge kentlerinden kimi, Sukziya örneğinde olduğu gibi, Hurrilerin elinde iken, kimi de Hurma örneğinde olduğu gibi Hititlerin elinde ve onların bölgedeki faaliyetlerindeki üssü Konumundadır. Hurma'nın Hurrilerce, metinden açıkça böyle bir anlam çıkmasa da, belki kuşatılmış olması, onların Hurma'ya karşı olan tutumunu,belgedeki diğer anlatılanlar da dikkate alındığında da burada Hurriler ile Hititler arasında bir nüfuz mücadelesi yaşanmış olduğunu gösterir. Ancak bu sırada doğrudan bir Hitit-Hurri çatışmasının olmadığı anlaşılmaktadır. Eğer böyle bir çatışma olsaydı onun da en azından kapsamlı yıllıklara yansıması ne kadar tahrip olmuş da olsa belge üzerindeki kayıtlardan anlaşılması beklenirdi. Yıllıklarla asıl paralellik sunan kısım ise Arzawa seferinden söz edilen yerlerdir. Burada bazı kentlerin Hurrilerden yana sadakat değiştirdiği gibi bir anlam çıkıyor ki bu, I.Hattusili Arzawa'da iken arkasından Hurrilerin başkent dışında tüm ülkeyi istila etmelerinin anlatıldığı yıllıklardaki satırlardaki ifadelerle uyum içindedir. Yine kapsamlı yıllıkların sözünü ettiğimiz satırlarında Hurri kralının ölümünden bahsedilmesi, böylece Hurri tehlikesinin belki de kendiliğinde ortadan kalkması, yıllıkların da devam eden satırlarında Hurrilerden bir daha söz edilmemesinin nedeni olabilir.


Hitit Krallığı'nın tüm tarihi boyunca Hurrilerle olan ilişkisi göz önünde tutulduğunda giderekartan bir Hurri kültürü ve Hurriler aracılığıyla Hititlere aktarılan Mezopotamya kültürü etkisinin Hitit uygarlığındaki varlığı dikkati çekmektedir. Yine Hum unsurunun giderek artan Hitit siyasal yaşantısındaki etkisi de göz ardı edilemez. Hitit-Hurri ilişkisinin çivi yazılı belgelere ilk yansımaları ise yukarıda verdiğimiz örneklerden de açıkça görüldüğü gibi sürekli mücadele halidir. Bu mücadelede, Hititlerin daha bu erken dönemlerinden itibaren belirledikleri ve bundan sonra tüm tarihleri boyunca devam ettirdiklerini izlediğimiz dış politikalarının ana yönü etkili olmuştur. Hititler, siyasal ve ekonomik nedenlerle Güneydoğu Anadolu ve Suriye yönünde dış politikalarının temel çizgisini belirlemişlerdir. Söz konusu bölgenin coğrafi konumu, Hititlerin burası ile ilgilenmelerinde önemli etkenlerden biridir. M.Ö. 2. binyılın en önemli siyasal ve kültürel merkezleri Mezopotamya, Mısır ve Anadolu'ydu. Bu üç bölgenin arasında yer alıyor olması dolayısıyla Güneydoğu Anadolu ve Suriye, Anadolu'daki güçlerin Mezopotamya ve Mısır'la olan ilişkilerinde geçmek zorunda oldukları, güçlü oldukları dönemlerde ellerinde bulundurmayı arzuladıkları yerdi.
Ekonomik nedenler olarak da burasının konumu dolayısıyla Anadolu'dan, Mezopotamya'dan,Mısır' dan gelen ticaret yollarının geçtiği ve kesiştiği yer olması; bunun dışında, sahip olduğu M.Ö. 2. binyıl uygarlıkları için önemli kabul,edilebilecek doğal zenginlikler sayılabilir. Bu bölgedeki beylikler ya da şehirlerin Anadolu dışındaki güçlerin elinde bulunması, Anadolu'da olup bulunduğu topraklar ve civarını kontrol etmek isteyen bir güç için tehlike oluşturuyordu. Yine bölgenin yoğun Hurri varlığı dolayısıyla Hurri nüfuzu altında olması Hititlerle Hurriler arasında mücadelelere neden olmuş ve bu durum da erken dönemlerde belgelere yansımıştır. Hurrilerin de batı yönünde ilerlemelerini sürdürdükleri ve bunun doğal sonucu olarak Hititlerin egemenlik alanlarına girdikleri, hatta Orta Anadolu'ya dek gelerek Hitit başkentini bile tehdit edebildiklerini görüyoruz. Askeri seferlerle, belgelere yansıyan Anadolu içlerine Huri yayılımı, belki Hititlerin çabasıyla geri döndürülmüş gibi görünmekle beraber, Hurrilerin Anadolu'ya yayılımının önlenemediği daha sonraki dönem siyasal ve kültür tarihine göz atıldığında ortaya çıktmakta, hatta Kizzuwatna'da bir Hurri yoğun etnik varlığın yanı sıra siyasal varlığından da söz edilebilmektedir.Anadolu'nun ikinci binyılına damgasını vurmuş kavimlerden Hurrilerin, bu dönem Anadolu uygarlıklarının en önde gelen temsilcisi Hititlerin çivi yazılı belgelerinde üzerinde durduğumuz erken devirde beklenin gerisinde bir sayıdaki kayıtla yer almalarına ve bunun bir nedeni olarak da öne sürülebilecek bu evreye ait belgelerinin sayıca az olmasına rağmen, bu kayıtlar sonraki siyasal, özellikle de kültürel etkileşimin ilk izlerini, istikametini daha bu dönemde ortaya koymaktadır.