Likya
Likya bugünki Fethiye ile Antalya arasında kalan Toros sıra dağlarının egemen olduğu bölgedir. Bu bögenin Kuzey sınırı Doğusunda Bey dağları, Batısında Antik adı MASSICYTUS olan Akdağ olup zirveleri 3000 m civarındadır. Likyalılar zamanında bölgenin Sedir ormanları ile kaplı olduğu bilinmektedir.

İlk tarihçi Halikarnaslı Heredot Likyalıların gelenekleri ile ilgili birinci kitabında şunları söyler: Görenekleri bir yanı ile Giritlileri öbür yanı ile Karyalıları andırır. Ama bir adetleri vardır ki başka hiçbir ulusta raslanmaz.Babalarının değil analarının adını alırlar. Bir Likyalı öbürüne kimlerdensin diye sorsa, kendi adından sonra anasının adını ve onun soyadını söyler. Eğer bir kadın yurtaş bir kölenin damı altında yaşıyorsa yasalar çocukları özgür sayar, tersine yurdun en önde giden kişisi bile olsa, bir erkek yabancı bir kadınla ya da köle bir kadınla yaşıyorsa çocukları yurtaşlık haklarından yoksun kalır. Heredot'dan anladığımıza göre Likyalılar da anaerkil toplumların en iyi örneklerinden biridir. Sonraları Ataerkilliğin eğemen olduğu zamanlarda bile bu geleneklerini büyük bir ölçüde korumuşlardır.

Strabona göre Likya birliğinde oy hakkını paylaşan 23 kent vardır.Hangi kenti uygun gördüklerini seçtikten sonra her kentten temsilciler birleşerek orada genel bir kongrede toplanırlardı. Birliğe bağlı en büyük kentlerin 3,orta büyüklükteki kentlerin 2, ve diğerlerinin de bir oy hakları vardı. Üç oy hakına sahip kentler Xantos, Patara, Pınara, Tlos,Myra ve Olynpos’du. Toplanan bu kongre Likya birliğinin LYCIARKH(Likyark) adı verilen başkanını,yüksek memurları ve yargıçları seçerdi. Savaş ve barış anlaşmaları da bu kurulda görüşülürdü.

Lidya'nın Anadoludaki egemenliği sırasında bağımsız yaşayan Likyalılar ve Kilikyalıların bağımsızlıkları, Lidya kralı Kreusus'un Persler tarafından MÖ 546 da yenilmesi ile tehlikeye girdi.Persliler komutanları Harpakusun önderliğinde bir orduyu Likya üstüne gönderdiler. Ümitsiz ve korkunç bir direnişten sonra Likya birlik kararıile teslim oldular. Fakat Pers egemenliği baskıcı değildi,vergilerini ödediği sürece Likyalılar kendi topraklarında eskisi gibi idareyi ellerinde tuttular. MÖ 480 yılında Pers kralı Xerxes Yunanistanı fethetmeye kalkıştı,Likya birliği de elli gemi ile donanmaya katıldı. Perslilerin
Yunanistan'da bulunan Salamis ve Plataea da yenilmesi ile Atinalılar Delian Konfederasyonunu kurdular.Likyada Faselis dışında kısa bir süre için bu birliğe katıldılar.

Plataeas tarafından yenilmesi ile bu Konfederasyon bozuldu. Ve Likya bir kez daha eski koşullarda Pers egemenliği altına girdi. Bir çok Likya şehrinin kendi isteği ile Büyük Iskendere katılışına dek bu koşullar devam etti. Büyük Iskenderin ölümü ile onun generali, kendini Mısır Kralı ilan eden Ptolemay egemenliği altına girdi.Ptolemay'ın egemenliği süresince Likya Helenleştirildi. Grekçe Likya dilinin yerini aldı. Şehirlerde Helen kurumları oluşturuldu. Sanat ve kültürde de bu etkiler hissedildi. MÖ197 yılında Suriye kralı III.Antiochus tarafından Likya alındı. Fakat krallığı kısa sürer ve Magnezia savaşındaRomalılar tarafından yenilir. Bu savaşta Romalılara yardım eden Rodoslular Termesus dışındaki tüm Likyayı alırlar. Kolay kolay başkalarının egemenliği altına girmeyen Likyalılar çetin ve uzun savaşlar sonunda bağımsızlıklarını MÖ 167 yılında ilan ettiler. MÖ 129 ile MS 88 yılları arasında Romalıların Asyadaki egemenlikleri süresinde Likya hiçbir zaman Romanın bir eyaleti haline gelmedi. Pontus Kralı Mithridates'in Batı Anadolu'ya açtığı savaşta Likya'dan yardım istemesine karşın, yüz yıllar boyu Anadolu birliği için gerek Troya'ya gerek Hitit'lere asker veren Likyalılar Mithridates'e yardım etmediler. Mithridatesin Romalılara karşı bu savaşı kaybetmesi sonrası Roma senatosu bu davranışı kendilerine bağlılık olarak algıladı,Likyalıların topraklarını genişleterek bağımsızlıklarını tanıdı. Likyalılar Roma iç savaşlarından da etkilendiler.

Likya'ya gelerek gücünün bir göstergesi olarak para bastırmak isteyen Brütüs'ü reddettiler fakat bunun sonucunu Xanthosun yıkımı ile ödediler. Antony ve Oktavia'nın Brütüs ve Kassio'yu yenerek zafer kazanmasından sonra Imparatorluğun doğu bölümü Antony'nin payına düştü. Fakat Likyalılar bu durumdan etkilenmeden çıktılar. Likya,
yalnızca Imparator Kladius zamanında Pamphylia ile birlikte Roma Imparatorluğunun bir parçası oldu.

Roma imparatorları zamanında Likya daha fazla öneme ve refaha kavuştu. Likya federasyonu sürdü. Pamhylia ile birlikte bir Romalı yöneticileri olmasına karşın, resmi kurumlar Likyark tarafında yönetiliyordu. Bu dönemde Likyanın nüfusunun 200,000 olduğu tahmin ediliyor.M.S. 4.yy da Diokletian tarafında bölge ikiye bölündü ve yavaş bir gerileme de başladı. M.S. 7.yy daki Arap akınları ise Likya kentlerinin düşüşünü hızlandırdı.

Orjinal Likya sanatı, antik Anadolu sanatının ender örneklerinden biridir. Mezar mimarisinde, özellikle kabartma ve yontularda kendisini gösterir. Pek çok yabancı etkiye karşın tipik Likya karakterini korumuştur. Erken Likya mezarları dört tipe ayrılabilir. Bunlar kaya mezarlar, lahitler, ev ve tapınak mezarlarıdır. Kaya mezarları en eski türlerdendir ve genellikle önemli aileler için yapılırlardı.
Ferruh Dinçkal