Batı'nın Sevr Hayalleri

"Türkleri yok etme"ye yönelik emperyalist plan, hiç bir zaman da rafa kaldırılmadı. Birtakım Batılı çevreler "Sevr'i diriltme" heveslerinden asla vazgeçmediler. Bugün de hala bir kısmı bu hedefin peşinde koşuyorlar, bölücü teröre kanat gererek, Türkiye'nin milli ve manevi değerlerini hedef alarak Sevr'i diriltme planlarını yaşatıyorlar.

İşgalci İngiliz ordusu Osmalı Topraklarında (solda), Darwin'in "Avrupalı ırklar olarak bilinen medeni ırklar, yaşam mücadelesinde Türk barbarlığına karşı galip gelmişlerdir. Dünyanın çok da uzak olmayan bir geleceğine baktığımda, bu tür aşağı ırkların çoğunun medenileşmiş yüksek ırklar tarafından yok edileceğini görüyorum" şeklindeki sözleri, Sevr'e kadar uzanan emperyalist sürecin başlarına denk geliyordu.

Geçen hafta Darwin’in Türkleri "medeni ırklar tarafından tarih sahnesinden silinecek olan aşağı bir ırk" olarak gören hezeyanlarını belirtmiş, Avrupa’da esen soydaşlarımızın maruz kaldığı ırkçı saldırıların temelinde bu Darwin’in şerefli Türk milletini heddef olan bu sözlerinin bulunduğunu ifade etmiştik. Darwin'in Türklere karşı "aşağı ırk" ya da "yokedilecek millet" gibi hakaretler yönelttiği dönem, Batı ile Osmanlı İmparatorluğu'nun ilişkisi açısından çok kritik bir dönemdi.

Osmanlı İmparatorluğu bilindiği gibi 19. yüzyılın başından itibaren ciddi toprak kayıplarına maruz kaldı. Balkanlar'daki azınlıklar birer birer isyan ettiler. Rusya ise Kırım ve Kafkasya gibi bölgeleri aşamalı biçimde işgal etti. Bu dönemde İngiltere ve Fransa gibi Batılı güçler ise dönem dönem Osmanlı İmparatorluğu'na karşı destek verir yönde politikalar izlediler, çünkü Rusya'nın ilerlemesine karşı Osmanlı'yı bir denge unsuru olarak görüyorlardı.
Ancak İngiltere ve Fransa'nın bu politikası, 1870'lerde değişmeye başladı. 1878'deki Berlin Kongresi ise, tarihçilerin ortak görüşüne göre, tam bir dönüm noktası oldu. Çünkü bu Kongre'nin ardından İngiltere ve Fransa da Rusya ile elbirliği yaparak Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalayıp bölüşme stratejisi izlemeye başladılar. İngiltere uzun süredir gözünü diktiği Mısır'ı 1882 yılında işgal etti. Bu işgal döneminde Türk düşmanı tavrıyla öne çıkan İngiliz Lord Gladstone Londra'da Türklerle ilgili bir broşür yayınlamış ve Osmanlı'yı alabildiğine kötüleyen broşürde "Türklerin mahvedip aşağıladıkları vilayetlerdeki tüm istismarlarını ortadan kaldırmak için en iyi yol olarakpılı-pırtılarını toplayıp uzaklaşmaları…" gerektiği çağrısını yapmıştı.1

İngiltere'nin Mısır işgalinin ardından Fransızlar Cezayir ve Tunus'u işgal ettiler. Bu çabalar bilindiği gibi Trablusgarp ve Balkan Savaşları, sonra da I. Dünya Savaşı sonucunda nihayete ulaştırıldı ve Osmanlı topraklarının çok büyük bölümü İngiltere ve Fransa arasında paylaşıldı. Türk düşmanı Lord Curzon bu olaylar sırasında şöyle diyordu:

Türkler Avrupa'dan atılmalıdır. ABD'li senatör Lodge'ın dediği gibi İstanbul Türklerden tamamen alınmalı, bir veba tohumu olan savaşların yaratıcısı, komşuları için bir aşağılanma olan Türkler Avrupa'dan silinmelidir…2

İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Kitchener Balkan Savaşları'nın sonucu karşısındaki memnuniyetini "Türklerin çöküşü tamamlanmış görünüyor" sözüyle ifade etmişti.3

Darwin'in "Avrupalı ırklar olarak bilinen medeni ırklar, yaşam mücadelesinde Türk barbarlığına karşı galip gelmişlerdir. Dünyanın çok da uzak olmayan bir geleceğine baktığımda, bu tür aşağı ırkların çoğunun medenileşmiş yüksek ırklar tarafından yok edileceğini görüyorum" şeklindeki sözleri, işte tam bu emperyalist sürecin başlarına denk geliyordu. Darwin bu sözleri 1881 yılında, yani İngiltere'nin Mısır işgali sırasında söylemişti. Anlaşılan Victoria İngilteresi'nin stratejistleri, ona, Mısır işgali ile başlayan sürecin "Türkleri yok etme" ile sonuçlanacağını haber vermişler ve bu plana bilimsel bir destek bulmasını istemişlerdi. Darwin, "yaşam mücadelesi", "ırklar arasındaki doğal seçme" gibi sözde bilimsel kavramlarla işte bu "Türkleri yok etme" hedefine zemin hazırlamaya çalıştı.

Sevr'i Hortlatma Düşüncesi

Oysa bildiğimiz gibi bu hedef amacına ulaşamadı. İngiliz-Fransız ittifakının, yanlarına Yunanlılar gibi küçük unsurları da katarak uyguladıkları "Türkleri yok etme" planı, Sevr Anlaşması ile uygulamaya kondu, ama gerçekleşmedi. Türk Milleti, varını yoğunu ortaya koyarak, bu plana karşı kahramanca direndi, Milli Mücadele'yi organize etti ve kazandı.

Ancak yine bilindiği gibi, "Türkleri yok etme"ye yönelik bu emperyalist plan, hiç bir zaman da rafa kaldırılmadı. Birtakım Batılı çevreler "Sevr'i diriltme" heveslerinden asla vazgeçmediler. Bugün de hala bir kısmı bu hedefin peşinde koşuyorlar, bölücü teröre kanat gererek, Türkiye'nin milli ve manevi değerlerini hedef alarak Sevr'i diriltme planlarını yaşatıyorlar.

İlginç olan ise, Darwinizm'in hala bu planda önemli bir yer tutması. Darwinizm bundan 130 yıl önce, "Türkleri yok etme" planına, "Türk milleti aşağı ırktır" gibi bir iddia ortaya atarak destek vermişti. Şimdi ise, Türk Milleti'ni, onu ayakta tutan milli ve manevi değerlerden koparmayı hedefleyen materyalist felsefeyi destekleyerek hedef alıyor. Müslüman Türk Milleti'ne ateizm ve materyalizm gibi batıl inanışları aşılamaya çalışarak, "Türkleri yok etme" planına bir başka açıdan destek veriyor.

İşin en garip yönü ise, bazı Türk bilimadamlarının da büyük bir gaflet içinde bu teoriye sahip çıkmaları. Bu bilimadamları, bilimsel hiç bir dayanağı olmadığını bildikleri Darwinizm'i ısrarla savunarak,gerçekte büyük bir tarihsel vebal yükleniyorlar.