
Anne, fedakârlığın, cömertliğin, karşılık beklemeden vermenin ve sevginin sembolüdür. Çocukları için yemeyip yediren, giymeyip giydiren, onların mutluluğu için her ıstırabı zevk bilen annelerimize sevgimizi ifade için bütün fırsatları iyi değerlendirmeliyiz. Şüphesiz onlar, sadece senenin belli bir gününde anılıp, diğer zamanlarda ihmal edilecek varlıklar değildir. Anneler, her zaman, bir ömür boyu, sevgiye, saygıya, hizmete, ikrâma ve hürmete layık en yüce varlıklardır. Onlar, başlarımızın tacı, gönüllerimizin ilacıdır.
Duâlı veya bedduâlı,Allah’a yöneldiği zaman geriye boş inmeyen ellerden biri de anne elidir. Bunun farkında olmak gerekir. Anne bedduası alıp da, hayatta iki yakası bir araya gelmeyen yığın yığın talihsizler vardır. Keşke farkına varıp kendilerini affettirebilselerdi. Hayatlarının sonunda, onlara huzur ve saadeti çok görmek, onları kırmak, üzmek, kanatlarının altına alıp şefkatle onlara bakmamak, incelerden ince nâzik gönüllerini kırmak ne büyük nankörlüktür.
Yüce dinimiz, anneye ve anne sevgisine özel bir yer vermiş, mutluluğun en üst noktası olan cenneti, annelerin ayakları altına sermiştir. Vaktinde kılınan namazdan sonra en sevimli işin, anne-babaya iyilik yapmak olduğu, Allah’ın rızasını kazanmanın, cennete ulaşmanın yollarından birinin de anne sevgisinden ve anneye hizmet edip gönlünü hoş etmekten geçtiği bildirilmiştir.
Anne ağladığı zaman yürekten ağlar, gönülden ağlar, yüreği cayır cayır yanar, hep ızdırap yudumlar. Yavrusu için, bir ömür boyu gözleri çağlayan hâline gelir. Anne; oğlu okula gider ağlar, askere gider ağlar, hasta olur ağlar; kızı gelin gider ağlar, haber alamaz ağlar, bir mektup gelir ağlar. Ağlamadığı bir an yoktur. Denizler gözyaşı olsaydı, dayanamaz tükenirdi. Annelerin gözyaşlarının hakkı nasıl ödenir, bilmem ki…
Anne, almadan verebilen, evladının saadetini her zaman kendi mutluluğundan ileride gören bir fedakârlık timsalidir.Korkularımızda onun kucağına ve gölgesine sığınırız. Nefesi saçlarımızda dolaşırken ,elleri, bereketli elleri, yanağımızı okşar. Sıcacık bakışları zemheride içimizi ısıtırken, temmuz sıcağında yüreğimizi serinletir. Onda dostluğun gerçek manasını, şefkatin kerametini, doğruluğun hazinesini buluruz.
Sinesinde çileden nağme nağme inilti, dudaklarında dikenli tebessüm ve ıstırap, saçlarında tutam tutam ak; her acı simasında asil bir çizgi; elem yüküyle beli kırık, ayaklarında sızım sızım ağrıları olsa ve evlattan her türlü vefasızlığı görse de yüreğinin kapılarını ciğer paresine daima açık tutan annelere teşekkür bir borç bilinmelidir
Bir yaşınızdayken sizi elleriyle besledi ve yıkadı;
Bütün gece ağlayıp onu uyutmayarak teşekkür ettiniz.
İki yaşınızdayken size yürümeyi öğretti;
Size seslendiğinde odadan kaçarak teşekkür ettiniz.
Üç yaşınızdayken size özenle yemekler hazırladı;
Tabağınızı masanın altına dökerek teşekkür ettiniz.
Dört yaşınızdayken elinize rengârenk kalemler tutuşturdu;
Evin bütün duvarlarına resim yaparak teşekkür ettiniz.
Beş yaşınızdayken sizi cici kıyafetlerle süsledi;
Gördüğünüz ilk çamur birikintisine atlayarak teşekkür ettiniz.
Altı yaşınızdayken okula kadar sizinle yürüdü;
Sokaklarda "gitmiyorum" diye ağlayarak teşekkür ettiniz.
Yedi yaşınızdayken size bir top hediye etti;
Komşunun camını kırarak teşekkür ettiniz.
On iki yaşınızdayken zararlı TV programlarını seyretmemenizi istemedi;
O evde değilken hepsini izleyerek teşekkür ettiniz.
On beş yaşından itibaren her türlü haylazlığınıza sabretti
Siz onun yine sizin için ettiği nasihatlere kızıp bağırarak teşekkür ettiniz.
Otuz yaşınızdayken çocuk eğitimi hakkında size akıl vermek istedi;
"Artık bu ilkel yöntemleri bırak" diyerek teşekkür ettiniz.
Kırk yaşınızdayken arayıp sizi ve torunlarını çok özlediğini söyledi
"Anne işim başımdan aşkın" diyerek teşekkür ettiniz.
Yıllar bir su gibi, göz açıp kapayıncaya kadar akıp gitti;
O yılmadan, usanmadan yine de hep sizin için var oldu.
Elli yaşınızdayken o, çok hastalandı, hafta sonunda
O nu görmeye gittiğinizde mutlu oldu;
O na yaşlıların çocuk gibi nazlı ve kaprisli olduğunu söyleyerek teşekkür ettiniz.
Derken bir gün... O, öldü...
O güne kadar onun için yapmadığınız ne varsa,
O anda kalbinize bir yıldırım gibi düştü...
EĞER HÂLÂ SİZİNLEYSE,
ŞİMDİ ONU HER ZAMANKİNDEN DAHA ÇOK SEVİN...
Hürmet ve saygı ile annelerimizin ellerinden öper, her zaman dualarını bekleriz.Bedirhan Gökçenin seslendirdiği alttaki azeri şiiri dinlemenizi tavsiye ederim
http://video.google.com/videoplay?docid=2683075579237298228&hl=tr