S
Çevrimdışı
sadik_uzumlu
New member
Fatih Sultan Mehmed'in yaklaşık 110 önce mezarının açıldığını biliyor muydunuz? Peki ya mezarının nerede olduğunu?
Yıl 1800'lü yılların sonudur. Tahtta 2. Abdülhamid vardır. İstanbul Fatih ilçesini sel basmıştır. Sultan rüyasında Fatih'i görür ve "boğuluyorum" sözlerini işitir. Sultan mezarın açılmasını ve naaşın incelenmesini emreder. İki paşaya yemin ettirir ve görevi onlara verir.
Mehmed ve Şerif Paşalar, Fatih Camii'nin yanıbaşındaki türbeye gider ve sandukayı kaldırıp mezarı kazarlar. Derken, önlerine demir bir kapak çıkar. Kapağı açtıklarında taş bir merdiven görürler. Ellerinde lambalarıyla merdivenden iner ve daha derine uzanan bir dehlizle karşılaşırlar.
Dehlize dalar, metrelerce yürür ve ufak bir salonu andıran başka bir mekâna gelirler. Ortada musalla taşına benzeyen bir mermer, mermerin üzerinde de bir işlemeli ağaçtan bir tabut vardır. Bir hayli zorlanarak tabutu açar ve içinde bozulmamış bir mumya bulurlar: Fatih'in mumyasını. Yüzü aynen, yaşadığı devirde çizilmiş resimlerindeki gibidir.
Naaş bozulmamıştır ve herkes derin bir oh çeker. Ama Damat Şerif Paşa sözünü tutmamıştır. Paşa Cumhuriyet döneminde bir musikili sohbette bu olayı anlatmıştır.
İşte bu tarihi olayı Murat Bardakçı yeniden gündeme getirdi. Sabah'a bu konuyu yazan Bardakçı, haberini şu sözlerle tamamlıyor:
"Fatih, ebedi uykusunu bugün bir zamanlar İmparator Konstantin'in defnedildiği mekânda uyuyor. Konstantin'in kemiklerinin kaybolmasının üzerinden asırlar geçti ama Fatih'in mumyalı cesedinin bugün bilinen türbesinde mi, yoksa Abdülhamid'in paşalarının girdikleri dehlizin ucundaki tabutta mı bulunduğu konusu ise hâlâ bir muamma."
Yıl 1800'lü yılların sonudur. Tahtta 2. Abdülhamid vardır. İstanbul Fatih ilçesini sel basmıştır. Sultan rüyasında Fatih'i görür ve "boğuluyorum" sözlerini işitir. Sultan mezarın açılmasını ve naaşın incelenmesini emreder. İki paşaya yemin ettirir ve görevi onlara verir.
Mehmed ve Şerif Paşalar, Fatih Camii'nin yanıbaşındaki türbeye gider ve sandukayı kaldırıp mezarı kazarlar. Derken, önlerine demir bir kapak çıkar. Kapağı açtıklarında taş bir merdiven görürler. Ellerinde lambalarıyla merdivenden iner ve daha derine uzanan bir dehlizle karşılaşırlar.
Dehlize dalar, metrelerce yürür ve ufak bir salonu andıran başka bir mekâna gelirler. Ortada musalla taşına benzeyen bir mermer, mermerin üzerinde de bir işlemeli ağaçtan bir tabut vardır. Bir hayli zorlanarak tabutu açar ve içinde bozulmamış bir mumya bulurlar: Fatih'in mumyasını. Yüzü aynen, yaşadığı devirde çizilmiş resimlerindeki gibidir.
Naaş bozulmamıştır ve herkes derin bir oh çeker. Ama Damat Şerif Paşa sözünü tutmamıştır. Paşa Cumhuriyet döneminde bir musikili sohbette bu olayı anlatmıştır.
İşte bu tarihi olayı Murat Bardakçı yeniden gündeme getirdi. Sabah'a bu konuyu yazan Bardakçı, haberini şu sözlerle tamamlıyor:
"Fatih, ebedi uykusunu bugün bir zamanlar İmparator Konstantin'in defnedildiği mekânda uyuyor. Konstantin'in kemiklerinin kaybolmasının üzerinden asırlar geçti ama Fatih'in mumyalı cesedinin bugün bilinen türbesinde mi, yoksa Abdülhamid'in paşalarının girdikleri dehlizin ucundaki tabutta mı bulunduğu konusu ise hâlâ bir muamma."