Gelibolulu Mustafa Ali

E Çevrimdışı

esaRet__

New member
Gelibolulu Mustafa Âlî (1541-1600)

Türk şair, yazar ve tarihçi. Asıl adı Mustafa'dır.

28 Nisan 1541 tarihinde Gelibolu'da doğmuştur. Babasının adının Ahmet oduğu ve ticaretle uğraştığı bilinmektedir. Okula altı yaşında başlamış ve Habîb-i Hamidî'den Arapça, kendisi gibi Gelibolulu olan Surûrî'den tefsir ve fıkıh dersleri almıştır.Şiire başlamasında hocası Surûrî'nin etkisi büyüktür. İlk şiirlerini "Çeşmî" mahlasıyla yazmış, sonraları "Âlî" adını kullanmıştır. Gelibolu'da başlayan öğrenim yaşantısı, sonraları İstanbul Rüstem Paşa, Haseki ve Semaniye medreselerinde devam etmiştir.Eğitimini tamamlamasını takiben 1561 yılında Şehzade Selim'in (II. Selim) yanına kâtip olarak girmiştir. Bu sıralarda ilk eseri olan "Mihr ü Mâh" kaleme almıştır. Şehzade Selim'in yanındaki hizmeti 1563 yılına kadar devam etmiştir. Daha sonra Şam'a giderek Şam Beylerbeyi Lala Mustafa Paşa'nın dîvan kâtipliğini yapmıştır. Mustafa Paşa'nın Yemen'in fethiyle görevlendirilmesi üzerine Paşa'yla birlikte Mısır'a gitmiştir. Ancak, çeşitli siyasi nedenlerle her ikisi de görevlerinden azledilmiştir.Mustafa Âlî, Manisa'ya vali olan Şehzade Murat'ın (III. Murat) yanına gitmiş ve onun sayesinde 1569'da İstanbul'a dönmüştür. O sırada yazdığı "Heft-Meclis" adlı eserini Sokollu Mehmed Paşa'ya sunmuş ve ardından Kilis Sancakbeyi olan Ferhad Bey'in yanına 1570'te dîvan kâtibi olarak gönderilmiştir. Ferhad Bey'in Bosna Beylerbeyi olmasıyla onunla birlikte 1574 yılında Banyaluka'ya gitmiştir.II. Selim'in ölümüyle tahta çıkan III. Murat'tan himaye göreceğini umut ettiyse de, bu gerçekleşmemiştir. Ancak, Lala Mustafa Paşa ve Hoca Sadeddin Efendi'nin yardımlarıyla Halep'e Tımar Defterdarı olarak atanmıştır. Halep'te yazmış olduğu çeşitli eserleri Padişaha sunmak ve daha üst görevler almak düşüncesiyle tekrar İstanbul'a dönen Mustafa Âlî, bir kez daha istediğini elde edememiştir.. Ardından, sırasıyla Erzurum Hazine Deftedarlığı ve Bağdat Mal Defterdarlığına atanmış; 1585 yılında ise bu görevine de son verilmiştir.Uzun süre işsiz kalan Mustafa Âlî, 1588'de Sivas Defterdarlığına atanmış fakat bu görevi de kısa sürmüştür. 1599 yılına kadar Anadolu'da çeşitli görevlerde bulunmuştur. 1599'da atandığı Cidde Sancakbeyliği son görevi olmuş ve Mustafa Ali 1600 Cidde'de yaşamını yitirmiştir. Mezarının Cidde'de olduğu bilinse de, tam yeri bilinmemektedir.

Eserleri

Tarih

Künhü'l-Ahbâr
Menâkıb-ı Hünerverân
Hâlâtü'l-Kâhire mine'l-Âdâti'z-Zâhire
Fusûlü'l-Hallü ve'l-Akd fî Usûli'l-Harcı ve'n-Nakd
Nusretnâme
Fursatnâme
Nâdirü'l-Mehârib
Heft-Meclis
Zübdetü't-Tevârih
Mirkatü'l-Cihâd
Câmiü'l-Buhûr der-Mecâlis-i Sûr

Edebi

Dîvan
Farsça Dîvan
Mihr ü Mâh
Mihr ü Vefâ
Tuhfetü'l Uşşâk
Riyâzü's-Sâlikin

Sosyoloji

Nushatü's-Selâtin
Mevâidü'n-Nefâis fî Kavâidi'l-Mecâlis
Mehâsinü'l-Âdâb
Hülâsatü'l-Ahvâl der-Letâif-i Mevâiz-i Sahîh-i Hâl
Tuhfetü's-Sulehâ

Diğer

Nevâdirü'l-Hikem
Hakâyıku'l-Ekâlim
Menşeü'l-İnşâ
Münşeât
 
M Çevrimdışı

medetres

New member
Ynt: Gelibolulu Mustafa Ali

en önemli eseri daha doğrusu bilinen eseri künhü'l-Ahbâr’ dır
Künhü’l-Ahbâr’ın Rükn’leri de şu konuları ihtiva etmektedir:
I. Rükn : Dünyanın yaradılışından, Hz. Adem’in ortaya çıkışına kadar geçen zaman; bütün yaratıkların ortaya çıkması, hayvanlar, dağlar, denizler, nehirler, göller, adalar ve iklimler ele alınmıştır.
II. Rükn : Hz. Adem’den başlayarak peygamberler, Arap ırkı, Hz. Peygamber, mucizeleri, Emevîler, Abbâsiler, Arap emirleri, bilginleri, şeyhleri anlatır.
III. Rükn : Türk ve Tatar kavimleri ile hakanlarından söz eder.
IV. Rükn : Osmanlıların ortaya çıkışından 1007 (1598-99) yılına kadar olup biten olaylardan, devrin devlet adamlarından, bilginlerden, şeyhlerden ve şairlerden bahseder
Künhü’l-Ahbâr’da olaylar, padişahların saltanat süreleri esas alınarak sıralanmıştır. Her padisahın tahta çıkışı ile yeni bölümler başlar ; önce padişahın doğum tarihi yazılır, bahşiş, hediye ve ihsanlarrı belirtilerek, meziyetleri, seciyesi ve idarî kabiliyeti ile çocukları anlatılır. Ardından padişahın saltanat süresi içinde başından sonuna kadar meydana gelen olaylar “birinci, ikinci, üçüncü hâdise “diye kısımlara ayrılarak verilir. Padişahın ölümü ve defin merâsimi ile siyasi kısım denebilecek bu bölüm tamamlanır. Bu siyasi bilgilerden sonra Künhü’l-Ahbâr’ı başka benzeri örneklerden farklı kılan kısmı, devrin kültürel olaylarının anlatımı gelir. Bu ikinci bölümde yazar, padişahın yaptığı hayır ve hasetten başlayarak her padişah döneminde yetişen devlet adamları ile ( sadrazamlar, vezirler, beyler, üst derecedeki memurlar ) bilginler, şeyhler, şâirler gibi kültür erlerinin biyografilerini verir
 
Geri
Üst