'Gökte yapılıp yere indirilen şehir' fotoğraflarla İstanbul'da
Üç semavi dine beşiklik etmiş bir şehir, uğruna nice savaşların verildiği kutsal bir belde Kudüs.
Tüm sokaklarında hüznün, acının koktuğu, nebilerin kenti. Türk şiirinin ustası Sezai Karakoç içeriden bir nidayla Kudüs'e şöyle seslenir: "Ve Kudüs şehri. Gökte yapılıp yere indirilen şehir./ Tanrı şehri ve bütün insanlığın şehri./ Altında bir krater saklayan şehir./ Kalbime bir ağırlık gibi çöküyor şimdi./ Ne diyor ne diyor Kudüs bana şimdi." Şiirlere, romanlara, öykülere ve filmlere konu olan Kudüs, fotoğraflarla Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü'ne misafir oldu. 'Üç Kitaplı Kentler: 19. Yüzyıl Fotoğraflarında Kudüs ve Kutsal Topraklar' başlıklı sergide 19. yüzyıl sonlarında Kudüs ve Gazze sancaklarında bulunan belli başlı yerleşim birimlerindeki yapıların fotoğrafları yer alıyor. Küratörlüğünü Ekrem Işın'ın, danışmanlığını M. Baha Tanman'ın üstlendiği serginin fotoğrafları, Sadrazam Kıbrıslı Mehmed Kâmil Paşa'nın albümünden derlenmiş. Albümü Paşa'nın ailesinin enstitüye bağışladığını söyleyen Ekrem Işın, "Fotoğrafların büyük bir kısmı o bölgede yer alan ve ortaçağdan 19. yy. sonuna kadar gelen, geniş tarihsel süreç içindeki çeşitli dönemlerden kalma yapılara ait. Daha çok İslami yapılar, Hıristiyan yapıları, kiliseler, sinagoglar, kamu yapıları var. Mektepler, kışlalar, Osmanlı'nın yaptırdığı su tesisleri, havuzlar, hastaneler, misafirhaneler, yetim evleri bütün bunlar imparatorluğun o bölgedeki destek olup yaptırdığı binaların fotoğrafları." diyor. Kudüs fotoğraflarını izlerken Karakoç'un kalbine çöken ağırlığı hissediyorsunuz. Sessiz bir çığlık adeta karelerden düşen. Tüm insanlığın şehrine misafir olurken yüzyıllardır süren bir kavganın hüznü yükseliyor.
Sadrazam Kâmil Paşa'ya sunulan albümde, Kutsal Topraklar'a ait 111 adet fotoğraf yer alıyor. Sergide ise albümden seçilmiş 70 fotoğraf var. Bunlardan bir kısmı, Kudüs Ermeni cemaatine mensup Garabed Krikoryan tarafından çekilmiş. Fotoğraflarda manzaralar ve insanları gündelik uğraşları içinde yakın mesafeden gösteren pek fazla görüntü yok. Hem Kudüs ve çevresinin ortaçağdan kalma tarihî yapılarını, hem de 19. yüzyıl modernleşmesinin bölge mimarisindeki etkilerini yansıtan fotoğraflarda kutsal toprakların zaman içinde geçirdiği dönüşümü izlemek mümkün. Sergi vasıtasıyla bölgede yeni bir meslek kolu olarak gelişen yerel fotoğrafçılığın tarihine de kapı aralanıyor. Üç dinde de kutsal kabul edilen Kudüs, hadislerde Mekke ve Medine'den sonra gelir. Kubbetü's-Sahra, Hazreti Peygamber (sas)'in miraca yükseldiği mekândır. Kent 1516'dan 1917'ye kadar Osmanlı yönetiminde barışı tanır. Şimdilerde ise dinmeyen bir çığlığın sahibi. Suriyeli muhalif şair Nizar Kabbani, "Ey Kudüs ey yolların ışığı/ Ey parmaklarını yakan güzel çocuk/ Ey Peygamber'in geçtiği gölgeli ova/ Hüzünlü gözlerinle ey kentlerin incisi/ Acıdır cadde taşları/ Acıdır müezzin sesleri/ Ey Kudüs ey sevdaya bürünen güzel" diye seslenir bu ulu kente. Münzevi yazar Nuri Pakdil ise bir yazısında şöyle anlatır Kudüs'ü: "Kudüs'ü düşünme saatinizde, 'zaman' hızla yepyeni bir devir yapar: 'mekân' ırgalanır, çürümüş yerlerini kendi kendine oyarak atar. Tam vakti diyerek, o tan saatinde, içinizde kabara kabara akan ırmaklara tutar ağlar atarsınız. (...) Tanık olduğunuz her acıyı, olayı, yangını, ihaneti, dirençsizliği, kaypaklıkları ayrıntılarıyla saptamak istersiniz."
Sergiyi parmak uçlarınızda gezin, çünkü fotoğrafların eşiğine varıp kulak verdiğinizde, bir çocuk gibi barışa ağlayan Kudüs'ün sesini duyacaksınız. Kudüs fotoğrafları 19 Ekim'e kadar görülebilir.
Musa İğrek(zaman)