I. Dünya Savaşı Genel Sebepleri ve Sonuçları

ziberkan Çevrimdışı

ziberkan

Super Moderator
Dünyanın büyük devletlerinin Avrupa’da, Ortadoğu’da, Afrika’da ve Uzakdoğu’da geniş bir alanda ve açık denizlerde, o zamana kadar görülmemiş büyüklükte ve uzun süreli savaşına I. Dünya Savaşı denilmektedir. I. Dünya Savaşına yol açan sebepler şunlardır:

1-Ekonomik Rekabet ve Sömürgecilik:

Sömürge edinme ve dış yatırımlarla gelişen ekonomik rekabet, savaşın en önemli sebeplerinden biridir. Sömürgecilik anlayışı, Rönesans’tan sonra Sanayi İnkılabı ile önem kazanmış, ham madde ve Pazar arayışı gelişmemiş, ham madde kaynakları zengin ülkelerin sömürge olarak kullanılması arzusunu kamçılamıştır. Öncülüğünü İngiltere’nin yaptığı sömürgecilikte İngiltere’yi Fransa, Belçika, Hollanda, Almanya, Rusya gibi ülkeler izlemiştir. Sömürgecilik kervanına ABD’nin de katılmasıyla sömürgecilik anlayışı Pasifik Okyanusuna da egemen olmuştur. Bunun yanı sıra büyük devletlerin çeşitli ülkelerde maden, demiryolu, deniz işletmeleri vb dış yatırımları da vardır.

2-Avrupa’da Alman-Fransız; Balkanlar’da Rus-Avusturya Rekabeti:

Avrupa’daki Alman-Fransız anlaşmazlığı savaşın diğer bir nedenini oluşturmaktadır. Alman milli birliğinin kurulması aşamasında Almanlar Fransızları yenmişler ve yer altı kaynakları açısından zengin Alsace-Lorraine’i Fransa’dan almışlardır. Bu tarihten itibaren Fransızlar bunu milli bir mesele haline getirmişlerdir.

Diğer yandan Balkanlar’da da Rusya ile Avusturya arasında çekişme vardır. Akdeniz’e açılmak isteyen Rusya, Panislavizm politikasıyla Balkanları nüfuzu altına almak istemektedir. Aynı şekilde Avusturya’da Balkanlar’da hakimiyet kurmak istemektedir. Çıkar çatışması bu iki devlet arasında şiddetli rekabete yol açmaktadır.

3-Milliyetçilik:

1789 Fr. İnkılabı ile ortaya çıkan milliyetçilik fikri, milli devletler kurma düşüncesini geliştirmiş, bu anlayış daha sonra da Avrupa milletlerinin benimsediği kendi milletini üstün görme politikasının kaynağı olmuştur. Panislavizm, Pan-Germenizm gibi milliyetçi akımların ortaya çıkması bu anlayışın ürünüdür.

1-Osmanlı Topraklarının Paylaşılması İsteği:

Osmanlı toprakları üzerindeki nüfuz mücadelesi ve ileride “Hasta Adam” ın mirasının ne şekilde paylaşılacağı meselesi, I. Dünya Savaşına yol açan bir diğer önemli nedendir. XIX. Yüzyıl başlarındaki Rus, İngiliz, Fransız rekabetine, yüzyılın sonlarında Almanya’nın da katılması bu rekabeti hızlandırmıştır.

2-Hızlı Silahlanma-Militarizm:

Milli birliğini oluşturan Almanya kısa sürede sanayileşmiş ve sanayisinin bir kısmını savaş sanayiine yöneltmiştir. Alman Krupp fabrikalarında büyük toplar, diğer ülkelerini yaptıklarından farklı silahlar yapılırken, tersanelerinde denizaltılar ve savaş gemileri yapılmakta idi. Almanya’nın bu davranışı, diğer Avrupa devletlerini de silahlanma yarışına yöneltmiştir. Bu da militarizmin güçlenmesine ve yönetenlerin yönettikleri halkı savaşa özendirmelerinde etkili olmuştur.

3-Bloklaşma:

Almanya milli birliğini kurduktan sonra, dış politikada farklı bir yol izlemiştir. Alman milli birliğinin kurucusu Bismarc, Almanya’yı Avrupa’nın karada en güçlü devleti haline getirmek arzusundadır. Bismarc’in bu arzusunu gerçekleştirmesini engelleyecek tek güç Fransa’dır. Çünkü Alman milli birliği kurulurken Fransızlar, Almanlara yenilmişlerdir.

Bismarc, Fransa’nın en kısa sürede kendisini toparlayacağı ve Almanya’dan bu yenilginin intikamını almaya çalışacağı inancındadır. İşte bu inanç Almanya’yı güçlü devletle Fransa’ya karşı Almanya’nın yanına çekme arayışına yöneltmiştir. Böylece dünya devletleri arasında ilk kez gruplaşma hareketi başlatılmıştır. 1860-1890 yılları arasında yapılan antlaşmalarla Almanya, Ç.Rusya’sı, Avusturya-Macaristan’ı yanına almıştır. Bu birliğe “Üçlü İttifak” adı verilmiştir. İtalya da daha sonrada Üçlü İttifaka katılmıştır. 1890’a kadar Üçlü İttifak da her hangi bir çözülme yaşanmamıştır.

1890’da Almanya’da bir taht değişikliği yaşanmış yeni imparatorla Başbakan Bismarc arasında dış politikada ciddi görüş ayrılıkları yaşanmaya başlamış, bu yüzden de Bismarc başbakanlıktan istifa etmiştir. II. Wilhelm döneminde Almanya, Ç.Rusya’sının kendi yanında yer almasını gereksiz görmüş ve 1890’da Ç.Rusya’sı ile süresi dolan ve yenilenmesi gereken antlaşma yapılmayarak, Rusya devletlerarası alanda Almanya’nın karşısına itilmiştir.

Bu durum Rusya’yı 1894’de Fransa ile anlaşmaya yöneltmiştir. Bu birlikteliğe İngiltere’nin de katılmasıyla Üçlü İttifaka karşı “Üçlü İtilaf” bloğu oluşturulmuştur. Zamanla bloklar arasındaki ekonomik rekabet, silahlanma yarışı gerginlik yaratmış, bu gerginlik de I. Dünya Savaşının çıkışında etkin rol oynamıştır.

I. Dünya Savaşı’nın Başlaması-Gelişmesi

Osmanlı Devleti’nin Savaşa Girmesi

Osmanlı Devleti birkaç asır süren Gerileme Döneminde, özellikle de son yıllarda devletler arası alanda yalnızlığa itilmiştir. Büyük devletler açısından bir güç olarak görülmemektedir. Buda Osmanlı Devleti’ni, dünyada gruplaşmalar hızla sürerken, ittifak yapabileceği bir ülke bulabilme sıkıntısına sokmuştur. Üçlü İtilaf grubu, Osmanlı Devleti ile ittifak yapmaya sıcak bakmamakta, Osmanlı Devleti’nin ittifak yapmak zorunda bırakıldığı Üçlü İttifak grubuna dahil olmak ise Osmanlı Devletine sıcak gelmemektedir. Osmanlı Devleti’nin Üçlü İtilaf devletlerine ayrı ayrı yaptığı ittifak tekliflerini reddedilmesi, Osmanlı Devletini yalnız kalmamak için Almanya’nın dahil olduğu Üçlü İttifak ile anlaşmaya mecbur etmiştir.

Artık Avrupa’da bu gerginliği savaşa dönüştürecek bir kıvılcım beklenmektedir. Avusturya-Macaristan veliahdının Saraybosna’yı ziyareti sırasında bir Sırplı tarafından öldürülmesi ile beklenen bu kıvılcım çıkmıştır. Bu olayın intikamını almak için Sırbistan’a savaş açmaya karar veren Avusturya-Macaristan, müttefiki Almanya tarafından cesaretlendirilmiştir. Böylece I. Dünya Savaşı Avusturya-Macaristan ile Sırbistan arasında başlamıştır. Rusya’nın Sırbistan’ı yalnız bırakmamak amacıyla savaşa katılması, Almanya’nın da Avusturya-Macaristan’ın yanında savaşa girmesini kaçınılmaz kılmıştır.

Almanya savaşa katıldığını dünyaya ilan etmeden önce, 2 Ağustos 1914 gecesi İstanbul’da üst düzey İttihat ve Terakki yöneticileriyle gizli bir ittifak görüşmesi yapmış ve bu görüşme sonunda Osmanlı Devleti ile Almanya arasında gizli bir ittifak anlaşması yapılmıştır. Bu ittifaka göre; Almanya’nın savaşta Avusturya-Macaristan’ın yanında yer alması halinde Osmanlı Devleti de Almanya’nın yanında yer alacaktır. Osmanlı topraklarına yönelik bir saldırı halinde, Almanya Osmanlı Devleti’ni koruyacaktır. Bu ittifakla bir anlamda Osmanlı Devleti’nin kendi ihtiyaç duyduğu anda yanında yer alması imkanını elde eden Almanya’nın; 2/3 Ağustos 1914 gecesi I. Dünya Savaşına katılmasıyla savaşın alanı genişlemiştir.

Almanya savaşa girmesi ile birlikte Alman Genel Kurmayının 1900’lerde hazırladığı savaş planını uygulamaya koymuştur. Bu plana göre Almanya savaşa girdiği andan itibaren bütün gücüyle Fransa üzerine yüklenecek ve 6 haftalık süre zarfında Avusturya-Macaristan Rus kuvvetlerini oyalayacaktır. 6 haftalık sürenin tamamlanması ile birlikte Fransızların işini bitirmiş olan Almanlar, Avrupa topraklarından geçerek Rusya üzerine yürüyecekler ve Avusturya kuvvetleri ile birlikte Rusya’ya kesin darbeyi indireceklerdir.

Almanya’nın savaşa katılmasından sonra uygulamaya konan bu plan başarılı olamamış, Almanlar Fransızları yenemedikleri gibi, Fransız topraklarında ağır kayba uğramışlardır. Öte yandan Avusturya da, Rus kuvvetlerini oyalamada yetersiz kalmıştır. Fransızları yenemeyen Almanların, Avrupa topraklarını çiğnemeleri ve Belçika’ya saldırmaları, Belçika’nın yanı sıra, İngiltere’nin de Almanya’ya karşı savaşa katılmasına yol açmıştır. Kafkasya topraklarında Avusturya ile birlikte, Ruslara yok edici darbeyi indiremeyen Almanların Avrupa’da uyguladıkları savaş planları tümüyle başarısız olmuştur. Bu başarısızlık Almanları zinde yeni kuvvetler bulmaya ve yeni cepheler açmaya yöneltmiştir.

Almanların bu amaçlan kullanabilecekleri hazırdaki kuvvet Türk kuvvetleri idi. Osmanlı Devletini savaşın içine çekmek için bir mizansen gerekmekte idi. Akdeniz de İngiliz gemileri ile çarpışan ve Türk Boğazlarına giren iki Alman savaş gemisi Türkiye’yi savaşa sokacak bahane oldu. Osmanlı devleti önce bu gemilerin Almanya’dan satın alındığını duyurdu. Yavuz ve Midilli adı verilen Alman mürettebatlı, Türk bayraklı bu gemiler, Enver Paşanın bilgisi dahilinde Karadeniz’e çıkarılmışlardır. Amiral Şusan komutasındaki bu gemilerden Rus kalelerine ateş açılması, Rusya’nın bu olayı Osmanlı Devleti’nin kendisine savaş ilanı olarak değerlendirip karşılık vermesi, Osmanlı Devletinin bir anda kendisini savaşın içinde yer almaya mecbur etmiştir.

Bütün bu gelişmeler yaşanırken, Almanya’nın Avrupa’da savaşması, Uzakdoğu da yayılmacı bir politika izleyen Japonya’nın işine yaramıştır. Almanya’ya 23 Ağustos 1914’de savaş ilan eden Japonya, Almanya’nın Uzakdoğu’daki sömürgelerini ele geçirmiş ve Kasım 1914’de savaşı kendi açısından sonuçlandırmıştır.

I Dünya Savaşında Türk Cepheleri

Osmanlı Devletinin savaşa katılmasıyla savaş alanı genişlemiştir. Bir çok cephede savaşmak zorunda kalan Osmanlı Devleti’nin hareket planının esasını, İttifak Devletleri’nin Avrupa da ki yükünü hafifletmek oluşturmaktadır. Bu amaçla 3 aşamalı şu plan uygulanacaktır:

Ruslara karşı; Orta Asya’daki ve Kafkasya’daki Müslümanların, halifenin ilan edeceği cihat çağrısı ile harekete geçirilmesi.

İngilizlere karşı; Habeşistan, Sudan, Trablusgarp’daki Müslümanların yine halifenin cihat çağrısı ile harekete geçirilmesi.

Boğazların Türk ve Alman kuvvetlerince ortak savunulması.

Bu planla; Kafkasya’da Ruslar, Suveyş’de İngilizler meşgul edilerek, Almanya ve Avusturya’nın yükü hafifletilecek, İngiltere’nin Hindistan ile olan deniz yolu bağlantısına engel olunacak ve güneyde ki zengin petrollerden ittifak devletlerinin yararlanması sağlanacaktır. I. Dünya Savaşında bu amaçla Türk Ordusu şu cephelerde savaşmıştır.

1-Çanakkale Cephesi:

İngiliz ve Fransız ortak saldırılarına karşı savaşılan bu cephede gerçekleşen muharebeler, Türkler açısından savaşın en önemli olayıdır.

Çanakkale’de bir cephe açılmasının sebebi, İtilaf devletleri açısından şöyledir: Çanakkale boğazını geçmek, İstanbul’u ele geçirmek, Osmanlı devletini savaş içinde çökertmek, sonrada müttefikleri Rusya’ya yardımda bulunmaktır. İtilaf devletleri yetkililerinin düşüncesine göre; Osmanlı Devletinin savaş dışı bırakılmasıyla Süveyş kanalı ve Hint Yolu üzerindeki Osmanlı baskısı kalkacak, Balkan Devletleri’nin İttifak Devletleri saffında yer almaları önlenecektir.

Çanakkale Savaşlarında Tümen Komutanı M. Kemal Düşmana ilerleme imkanı tanımamış, düşmanın Çanakkale’den geçerek İstanbul’u işgal etmesine izin vermemiştir. Emsalsiz bir zafer olarak tarihe geçen Çanakkale Savaşının sonuçları şöyle sıralanabilir:

A-) İnsan kaybı açısından dünya tarihinde en yüksek kaybın savaşlardan biridir. Yaklaşık olarak 254.000 Türk, 250.000 yabancı olmak üzere toplam 504.000 insanın hayatına malolmuştur.

B-) Türk Ordusu’nun hesaba katılmayan savaş gücü, direnme azmi ve başarısı I. Dünya Savaşı’nın uzamasına neden olmuştur.

C-) İstanbul ve Boğazlar mutlak bir istiladan kurtulmuşlardır.

D-) İngiltere ve Fransa boğazları geçip, Rusya’ya yardım ulaştıramadıkları için Rusya’da sıkıntı artmış, bu da Bolşevik İhtilali’nin başarıya ulaşmasına ve Rusya’nın savaştan çekilmesi Kars, Ardahan, Batum’un geri alınması imkanını sağlamıştır.

E-) Türk Milletine moral kazandırmıştır.

F-) Çanakkale’de yeni Türk Devleti’nin ilk temelleri atılmış, Milli Mücadele hareketinin lideri M. Kemal’in büyük kabiliyeti ortaya çıkmıştır.

2-Kafkas Cephesi:

Bu cephede Ruslara karşı savaşılmıştır. Enver Paşa komutasında ki 150.000 kişilik Türk ordusu, Sarıkamış Taarruzunu başlatmış ancak taarruz ağır kış şartları yüzünden 100.000 kayıp verilerek, başarısızlıkla sonuçlandırılmıştır. Bu başarısızlıktan yararlanan Rus birlikleri Erzurum, Muş, Bitlis, Trabzon ve Erzincan’ı ele geçirmişlerdir. 1916 yazında Diyarbakır’da ki 16. Kolorduya komutan olarak atanan M. Kemal, Rus birliklerinin Diyarbakır yönündeki ilerleyişlerini durdurmuş, karşı taarruzla Muş ve Bitlis’i geri almıştır. 1917 Bolşevik İhtilali ile Kafkas Cephesi’nde harekat durmuştur.

3-Kanal Cephesi

Mısır’da Osmanlı hakimiyetini yeniden sağlamak ve Süveyş Kanalını ele geçirerek, İngiltere’nin Hindistan yolunu kesmek amacıyla girişilen Kanal Harekatı, 1915 yılı başından itibaren iki kol halinde ilerlemişlerdir. Gerekli ulaşım imkanlarının sağlanamaması yüzünden harekat başarısızlıkla sonuçlanmış, karşı taarruza geçen İngilizler, Türk ordusunu geri çekilmeye mecbur etmişlerdir.

4-Filistin Cephesi:

Kanal Harekatının başarısızlıkla sonuçlanması yüzünden, bu bölgedeki savaşın ağırlık noktası Filistin ve Suriye’ye kaymıştır. Bu arada Mekke Emiri Şerif Hüseyin ile anlaşan ve onlara Suriye, Irak ve Hicaz’ı içine alan, müstakil bir Arap Devleti kurmaları vaadinde bulunan İngilizler, aynı zamanda Siyonistlere de Filistin ‘de bir devlet kurmaları sözünü vermiştir. Böylece İsrail Devleti’nin kurulması için gerekli zemin hazırlanarak, Filistin Meselesi olarak bilinen olayların tohumları saçılmıştır.

1917’de İngilizlerle Kudüs’ü ele geçirmişler, 1918’de M. Kemal ‘ in komuta ettiği 7.Ordu mevzilerini başarıyla savunmuştur. 8. Orduya bozan İngilizler, M. Kemal Paşa’ nın ordusunu da yok etmek istediler. Bunu anlayan M. Kemal İngilizlere karşı başarılı savaşlar vererek, ordusunu imhadan kurtarmıştır.

5. Irak Cephesi:

1914’te Basra’ya asker çıkaran İngilizler, Abadan petrollerini korumak ve kuzeye doğru ilerleyerek, Ruslarla birleşip Anadolu’yu çember içine almak düşüncesindedirler. Ayrıca; Türk kuvvetlerinin İran’a girmesini ve Hindistan’ı tehdit etmesini önlemeyi de düşünmüşlerdir. Kütulamara’ya ve oradan da kuzeye ilerleyen İngilizler, 1915 sonlarında kuvvetlerin büyük bölümünü kaybederek, geri çekilmişlerdir. İngilizler karşısında elde edilen bu başarılar uzun sürmemiş,yeniden Basra’ya kuvvet çıkaran İngilizler, 1917‘de Bağdat’a girmişlerdir. 1918’de Kerkük’ü ele geçiren İngilizler, Mondros Mütarekesi imzalandığı sırada Musul yakınlarına kadar gelmiş bulunmaktadırlar.

6.Galiçya ve Makedonya Cephesi:

Türk kuvvetleri ve müttefiklere yardım amacıyla Osmanlı sınırları dışındaki Galiçya ve Makedonya’da savaşmışlardır. Galiçya cephesinde Alman-Avusturya kuvvetlerine yardım eden Türk kuvvetleri Romanya kuvvetlerini yenmişlerdir. Makedonya’da da Türk askerleri Bulgar kuvvetlerine yardımcı olmuşlardır.

I. Dünya Savaşı Yıllarında Yapılan Gizli Antlaşmalar

Türklerin I.Dünya Savaşında İtilaf Devletlerine karşı cephe alması, öteden beri İtilaf Devletleri tarafından düşünülen, Osmanlı topraklarının paylaşılması projesini hem kolaylaştırmış, hem de hızlandırmıştır. 1915-1917 yılları arasında yapılan gizli antlaşmalar zinciri ile Osmanlı toprakları, İtilaf Devletleri arasında şu şekilde paylaşmışlardır.

1.İstanbul Antlaşması:

Ruslar, İngiliz ve Fransız donanmalarının Çanakkale Savaşına giriştikleri sırada bu devletleri sıkıştırarak, Boğazlar ve İstanbul ile ilgili bazı isteklerde bulunmuşlardır. 1915 baharında yapılan görüşmeler sonunda İngiliz ve Fransızlar, İstanbul ve boğazları Ruslara vermeyi kabul etmişlerdir. Ayrıca Trakya’da Midye’den Enez’e çekilen bir hattın doğusunda kalan arazi ile Sakarya ağzından başlayarak Gemlik körfezine inen bir hattın batısında kalan bir toprak parçası da Ruslara veriliyordu. Rusya’ya verilecek topraklar arasında Gökçeada ve Bozcaada da vardı. Buna karşılık Ruslarda İngiltere ve Fransa’nın Anadolu ve orta doğudaki Osmanlı toprakları ile İskenderun körfezi ve Toroslara kadar Çukurova üzerindeki haklarını tanımayı kabulleniyorlardı.

2.Londra Antlaşması:

1915 ‘de Londra da İngiliz ve Fransız ve İtalyanlarla arasında yapılmıştır. Bu antlaşma ile zaten İtalya’nın elinde bulunan 12 adada İtalya tam hakimiyet kazanıyordu. İngiltere,Fransa ve Rusya’nın Osmanlı Devleti’nin Asya’daki topraklarını paylaşmasına karşılık İtalya’ya da Antalya bölgesinde buna eşdeğer bir pay verilmesini kabul ediyordu.

3.Sykes-Picot Antlaşması:

Bu antlaşma ile ilgili görüşmeler İtalya’nın savaşa katılmasından önce başlamış, ancak; İtalya savaşa katıldıktan sonra sonuçlanmıştır. Bu antlaşma ile Aladağ, Kayseri, Akdağ, Yıldızdağ, Zara,Eğin ,Harput ile sınırlanan arazi ile Kilikya, Suriye, ve Musul Fransa’ya bırakılıyordu. Hayfa, Akka limanları ile Irak ve Fransızlara verilen arazinin güneyi de İngiltere’ye kalıyordu.

4.St.Jean de Maurienne Antlaşması:

Rusya’nın 1917 Bolşevik İhtilali sonucu savaştan çekilmesi üzerine İngiltere ve Fransa İtalya ya daha fazla önem vermeye başlamışlardır. İtalya ile yapılan St.Jean de Maurienne Antlaşması ile İtalya ya Sykes-Picot Antlaşmasını tanıması kaydıyla İzmir ve Konya ya kadar olan bölge veriliyordu. Ancak uygulama da bu antlaşmaya bağlı kalınmamış, İzmir’e İtalyanlar yerine Yunanlıların çıkarılması kararı verilmiştir.

A.B.D ’nin I. Dünya Savaşına Katılması

1917 Nisanından itibaren Rusya’nın savaşı terk etmesi ile İtilaf kanadında ortaya çıkan boşluğu, savaşa katılan A.B.D doldurmuştur. A.B.D’nin savaşa katılması, Almanya’nın 1915’den itibaren başlatmış olduğu denizaltı savaşlarının bir sonucudur. İngiltere savaşın başından itibaren donanması ile Almanya’yı abluka altına alarak Almanya’nın ticari gücünü kırmaya çalışmıştır.

Almanya da, İngiltere’nin bu ablukasını kırmak için geniş çaplı bir denizaltı savaşı başlatmıştır. 1915 Mayısında iki İngiliz yolcu gemisi (Lusitania ve Arabic) Alman denizaltları tarafından batırılmış ve birçok Amerikalı yolcuda bu olaylarda hayatını kaybetmiştir. Bu olaylar Amerikan-Alman ilişkilerini gerginleştirmiş ise de, Almanya’nın geri adım atması, bir daha bu tür olaylar olmayacağına dahi teminat vermesi üzerine ABD daha ileri gitmemiştir. Buna rağmen 1916’da bu kez de bir Fransız yolcu gemisinin Alman denizaltlılarınca batırılması ve bu olayda da bazı Amerikan vatandaşlarının ölmesi üzerine, iki devlet arasındaki ilişkilere yeniden gerginlik kazandırmıştır.

Almanya denizaltı savaşlarını sürdürürken, diğer taraftan da İtilaf güçlerine yardım eden Amerika’ya karşı, özellikle Lâtin Amerika ülkelerinde Amerikan aleyhtarı faaliyetlere girişmişlerdir. 1917 de Almanya, Amerika ile arası bozuk olan Meksika’dan faydalanma yoluna gitmiştir.

Amerika, Almanya ‘ya karşı savaşı başlattığı taktirde Meksika Almanya’nı yanında yer alacak, Almanya Meksika’ya ekonomik yardım yapacak ve ayrıca Amerikan topraklarından olan Teksas, Yeni Meksika ve Arizona eyaletlerini Meksika’ya verecektir. Buna karşılık Meksika, Japonya ile Almanya arsında aracılık yaparak Amerika ya karşı bir Japon Alman Meksika ittifakını kurulmasını sağlayacaktır.

Bu olayı Amerikanın dış politikasının esaslarını çizen Monröe Doktrinine aykırı bulan Amerika’nın artık sessizce kalabilmesi imkansızdır.1917 de iki amerikan ticaret gemisinin alman denizatlılarınca batırılması bardağı taşıran son damla olmuş ve 2 nisan 1917 de ABD Almanya ya karşı olarak 1. Dünya savaşına katılmıştır. A.B.D. ‘nin üstün teknolojisi ile ve zinde kuvvetleri ile yorgun İtilaf Devletleri’nin yer alması İtilaf Devletleri’nin savaşı kazanma şansını artırmıştır.

Savaşın taraflara çok ağır gelmeye başladığı sırada, herkesin barışa özlem duyduğu bir atmosferi oluşturmayı ABD başkanı Wilson düşünmüş ve 14 maddelik Wilson Prensiplerini açıklamıştır.

Wilson İlkelerine göre; Avrupa’da milliyetler arası tutularak, siyasi harita bu esasa göre düzenlenecektir. İşgal edilen yerler hemen boşlatılacak, küçük devletlerin bağımsızlıkları büyük devletlerin teminatı ile sağlanacaktır. Osmanlı Devleti’nin Türklerle mesken kısımlarında Türk hakimiyeti sağlanacaktır. Ancak; Türk olmayan milletlere muhtar gelişme imkanı sağlanacaktır. Çanakkale Boğazı devamlı olarak bütün milletlerin gemilerine açık tutulacak ve bu durum uluslar arası garanti altına alınacaktır.

Dünya Savaşını Sona Erdiren Antlaşmalar

Rusya’nın Bolşevik İhtilâli üzerine savaştan çekilmesiyle Rusya, Brest-Litovsk Antlaşması ile savaşı sona erdirmiştir. Rusya bu antlaşma ile tüm Doğu Anadolu’dan çekiliyor; Kars, Ardahan ve Batum’u Osmanlı devletine geri veriyordu.

Romanya, Bükreş Antlaşması ile savaşa son vermiştir. Bulgaristan ile Neuilly Antlaşması yapılmıştır. Avusturya Saint-German Antlaşmasını, Macaristan ise Trianon Antlaşmasını imzalayarak, I Dünya Savaşına son vermiştir.

Almanya ile Versailles Antlaşması yapılmıştır. Osmanlı Devleti ile Mondros Mütarekesi imzalanmıştır. Mondros Mütarekesinin imzalanmasında Wilson Prensiplerinin Osmanlı Devletini ilgilendiren 12. Maddesi etkili olmuştur. Antlaşması önemli bazı maddeleri şunlardır.

1) Boğazlar açılacak, bu bölgelerdeki istihkamlar müttefikler tarafından işgal edilecek.

2) Anlaşma devletleri güvenliklerini tehdit eden bir durum halinde, herhangi bir stratejik noktayı işgal edebileceklerdir. (7.Madde)

3) Ermenilere bırakılması düşünülen Doğu Anadolu’daki altı ilde (Erzurum, Van, Diyarbakır, Bitlis, Sivas, Harput) karışıklık çıktığı taktirde, Antlaşma Devletleri bu bölgeleri de işgal edebileceklerdir.

4) Tüm haberleşme istasyonları Anlaşma Devletlerince denetim altında tutulacaktır.

5) Sınırların denetlenmesi ve iç düzenin korunması için gerekli olacak birlikler dışında, Osmanlı ordusu terhis edilecek, bütün savaş gemileri ordunun araç, gereç ve cephanesine el konacaktır.

6) Tüm liman ve tersanelerden Anlaşma Devletleri yararlanabileceklerdir.

Bu maddelerden de anlaşılacağı üzere Mondros Mütarekesi tam bir teslimiyet belgesidir. Bu müzakere ile İtilaf Devletleri’nin Osmanlı topraklarını istila etmesi kolaylaşmıştır.

1.Dünya Savaşı’nın Sonuçları

a) Siyasi Sonuçları:

Dünya haritası değişmiştir. Avusturya-Macaristan imparatorluğu parçalanmış, Çarlık Rusya’sı ve Osmanlı Devleti yıkılmıştır. Osmanlı toprakları üzerinde yeni devletler ortaya çıkmıştır.Yeni rejimler doğmuştur. Çarlığın yıkılması üzerine Rusya’da ilk kez sosyalist sistem uygulanmıştır. Anadolu’da M. Kemal’in önderliğinde Milli Mücadele hareketi başlatılarak, Yeni Türk Devleti’nin temelleri atılmış ve Cumhuriyet idaresine geçiş süreci başlatılmıştır.

b) Ekonomik Sonuçları:

Avrupa, savaş öncesindeki ekonomik gücünü yitirmiş, bu güç A.B.D. ve Japonya’ya geçmiştir. Avrupa’da ekonomi de devlet müdahalesi dönemi başlamıştır. Avrupa Devletleri savaş sonrasında planlı kalkınma dönemi başlamıştır. Avrupa’da savaş sonrasında yüksek enflasyon yaşanmıştır. Osmanlı devleti ise savaş sonrasında ekonomik açıdan tam olarak çökmüştür. Bu da Osmanlı Devleti’nin sonunu getirmiştir.

c) Toplumsal Sonuçları

10 milyon insanın ölümüne 20 milyon insanın yaralanmasına ve sakat kalmasına yol açmıştır. Özellikle Avrupa’da üretici genç nüfusun azalmasına, tüketici nüfusun çoğalmasına, dolayısıyla da ekonominin alt üst olmasına neden olmuştur. Pek çok Batılı ülke savaş sırasında cepheye giden askerlerinin üretimde ortaya çıkardığı boşluğu dolduran ve ekonomik özgürlüklerini kazanan kadınlarına siyasi haklarını tanımak zorunda kalmıştır.
 
ziberkan Çevrimdışı

ziberkan

Super Moderator
Ynt: I. Dünya Savaşı Genel Sebepleri ve Sonuçları

1. DÜNYA SAVAŞI




1.Dünya Savaşı’ nın Sebepleri:

1 Ağustos 1914’ te başlayıp 11 Kasım 1918’ de sona eren 26 devletin katıldığı 4 yıl 3 ay 10 gün devam eden Birinci Dünya Savaşı 5 kıtada etkisini göstermişti.
Almanya’ nın sömürgelerni elde etmek için Asya ve Afrika’ da sınırlı ölçüde yapılmış ve bu yüzden Dünya Savaşı adını almıştı.

Savaştan Önce Avrupa’ nın Siyasi durumuna bakış:

Savaş öncesi yıllarında Avrupa’ da ırk, millet, din ayrılıklarına rağmen uluslar arasında fikir alanında genel bir anlaşma isteği sezilmekle beraber ulusal çıkarlarını sağlamak amacıyla Avrupa iki büyük gruba ayrılmak amacındayıdı.
Bunlardan birinci gruba, Almanya, Avusturya ve Macaristan İmaratorluukları, diğer tarafra ise İngiltere, Fransa Rusya bulunuyordu. Bu her iki gruptan birisinde bağlılık yapacak durumda bulunan küçük devletler varlıklarını koruyabilmek için siyasi olaylari endişeyle takip ediyor, koruycuları olabilecek büyük devletler etrafında toplanmayı düşünüyorlardı.

ALMANYA:
1866’da Avusturya, 1870-1871 Fransa ile yapılan savaşlar sonunda Alman birliği sağlandıktan sonra imparatorluk kurulmuş ve Franfort Anlaşması ile Alsas ve Loren Almanya’ya bağlanmıştı. Bu birleşmeden sonra Almanya endüstri ve ekonomi alanlarında gösterdiği başarılar sayesinde,gerek kalite ve gerekse çokluk ve uczluk bakımından dünya piyasalarına sürdüğü mallarla üstünlük sağlamaya başlamıştı bu üstünlüğü devam ettirmek yolundaki çalışmaları Hindistan’a giden karayolunu emniyette tutmak isteyen ve kendi ekonuomik üstünlüğüne hasım olmak durumunda Almanya’yı gören İngiltere’yi endişe içinde idi. Sömürgeler İngiltere İmparatorluğu’nun hayat damarları durumunda idi.
Kezâ Rusya’da Pansilevizm perdesi altında kendisini Balkanlar’ın koruyucusu saydığıjndan Almanya’non Orta Şark’a ve Güney Avrupa’ya bu ekonomik yayılmasını hoş karşılamıyordu.
Bu görüşlere rağmen,Almanya’nın dünya üstünlüğü yolunda moral,teknik,siyasi ve askeri alanlarında büyük başarılar sağlamaya yön tuttuğu da bir gerçektir.Alman milleti, milli marşlarında da aynı ana fikrin etkisi görülüyordu.





Almanya’ nın siyasi alanlardaki çalışmaları, şöyle özetlenebilir:

1- Muhtemel bir savaşta Alman ordularının Belçika üzerinden geçerek, Fransa’ ya tarruz edebileceğinden bahsedildiği zaman Belçika Kralı birçok müsbet vaatlere rağmen hükümranlık vsıflaı ile bağdaşmayacak bu konuyı derhal reddetmişti.
2- Romanya Kralı 1914 yılında Rus Çarı ile yaptığı görüşmelerde, Avusturya ve Macaristan İmparatorluğu şayet Sırbistan’ a tarruz ederse Çar’ ın Sırbistan’ a yardım edeceği vaadinde bulunmuştu.
3- Rusya’ ya karşı Avusturya’yı korurken 1905 Rus – Japon hartbinden mağlup çıkan Rusya’nın Fransa ile işbirliği yapabileceğini hesaba katıyor, Rusların Balkanlar üzerindeki hakimiyetini kuvvetlendirerel İstanbul ve Ortadoğu emellerinin tekrarlanması isteğine set çekmeyi düşünüyordu. Buna rağmen 1914’ te Rus Çarına gönderdiği özel bir memurla İngiltere’ ye karşı ittifak teklifinde bulunmuş, fakat Çar tarafından reddetilmişti.

Avusturya ve Macaristan İmparatorluğu:
Bu devlet, milletler devleti halinde, yabancı bir egemenlik yöetiminde azınlıklar nüfusunun büyük bir kısmını teşkil ediyordu. Millî birlik yoktu. Her biri ayrı ayrı bir varlık güdüyordu. Yalnız ordu, donanma, dış politika alanlarında ortaklaşa bit yönetim vardı. Parlamentoda usul ve sosyal konularda gruplar teşekkül ediyor, şiddetli çalışmalar ve tartışmalar oluyordu. Bu yüzden de istikrarlı bir çoğunluk sağlanamıyordu. Bütçe çalışmalaı, yasama işleri muhalefet partiler tarafından köstekleniyordu:

Avusturya Nüfusu: Macalar:
10 Milyon Alman 10 Milyon Macar
4,9 Milyon Polonyalı 3 Milyon Sılovak
3,2 Milyon Rotenyalı 3 Milyon Rumen
3 Milyon Çek 1 Milyon Sırp
1,2 Milyon Sılöven 2 Milyon Hırvat
0,7 Milyon Hırvat
Özel olarak 8 millet, 17 memleket, 20 parlamento, 7 parti vardı.
Valkan Harbinde Osmanlı İmparatorluğu’ nun arazisi, Balkan üzerindeki etkileri tarafından paylaşıldıktan sonra, Rusların Sırbistan İmparatorluğu’ nun büyümsei daha ziyade artmıştı. Daha çok Küçük Sırbistan İmparatorluğu’ nun büyümesi bir anlaşmazlık konusu olarak ortaya çıkmışi Balkanlarda Panislavizmin yayılması Avusturta ve Macaristan için tehlike olarak değerlendiriyordu.
Bu bakımdan ilk fırsatta Sırbistan Krallığının ya büsbütün ortadan kaldırılması, ya da Avusturta’ya bağlanması azu ediliyordu. Selanik’ e indirilerekAkdeniz’ e Avusturya için bir çıkış yeri sağlanması da amaç halinde idi.
İtalyanların Tirollar konusunda istekleri de Avusturya’yı endişelendiren nedenlerden birisi idi.
Bu isteklerin sağlanması ancak kuvvetli bir Alman İmparatorluğu’ nun yardımına bağlı olduğundan Alman İmparatorluğu’ nun kader bağlılığı, Avusturya ve Macar İmparatorluğu’ nun sisyasetinde ana fikir oluyordu.

Karşı Taraf:
FRANSA:
Avrupa’daki siyasi durum 1870 – 1871 savaşından sonra Alman – Fransız anlaşmazlığının etkisi altında idi. Fransa kaybettiği Alsas ve Lörenin acısını bir türlü unutamıyor, bu bölgeyi tekrar ele geçirebilmek için her türlü teşebbüse baş vuraktan geri kalmıyordu.
Bir taraftan hudut komşusu Almanya’nın kendisi ile rekabet edecek duruma gelen endüstri alanındaki başarılarını, diğer taraftan dünyanın en kuvvetşi kara ordusu ile boy ölçüşme yolunu tutan deniz kuvvetlerinin gün geçtikçe yeni kuvvete sahip oluşunu, gelecekte Fransa için büyük bir tehlike olarak değerlendiriyordu.
Fransa’nın bütün çabaları, çıkacak bir dünya savaşında parçalanacak olan Alman İmparatorluğu’ nun durumundan faydalanarak, Alsas ve Lören’ i geri almak ve büyük sömürge İmparatorluğunu devam ettirerek ekonomik durumunu geliştirmeyi amaçlıyordu.

İNGİLTERE:
İmparatorluğun hayat damarları sömürgeleri olduğundan, sömürgelerle bağlantıyı sağlamak ve onları emniyet altında tutabilmek için çok kuvvetli bir donanmanın lüzumuna ihtiyaç vardı. Halbuki gün geçtikçe Alman donanması kendisine rakip duruma gelmeye başlaması İngiltere’ yi haklı olarak kuşkulandırıyordu.
Petrol bölgesi olan Musul ve Filistin gibi Akdeniz’ le Hindistan arasında bulunan Müslüman Osmanlı devletlerinin arazisini ele geçirerek, Türk kuvettleri ile Arabistan’ ın ilgisini kesmeye çalışıyordu.

RUSYA:
Rusya 1905 Rus – Japon harbinden mağlup çıktıktan sonra, şark siyasetinden uzaklaştırarak Balkanlar ve Boğazlar üzerindeki isteklerinden bahsetmeğe başlamıştır.
Hakikkatte Balkan Harbi, Birini Dünya Savaşı’ nın bir öncüsünden başka bir şey değildi. Rus Çarlığı’ nın asırlık hayalî emellerinde bir değişiklik olmuştu.
Boğazlara hakim olarak Akdeniz’ e açılmak istiyorlardı.
Rusya’da henüz modern bir kapitalizm kurulmamaış olduğundan Almanya, İngiltere, Fransa gibi medenî Avrupa devletlerinin ekonomik alanlarda elde ettikleri menfaatleri, Rusaya askerî tazyik ve tehditlerle sağlamayı düşünüyordu.
Almanya’ nın mağlubiyeti sayesinde, Avusturya, Macar İmparatorluğu parçalanarak bu imparatorlukta bulunan İslavlar çarlık taçi altında toplanacak ve aynı zamanda İslavlarla meskün olan Galiçya’ yı da ele geçirmek istiyordu.


SIRBİSTAN:
Osmanlı İmparatorluğu zamanında Bosna ve Herseğin Avusturyalılar tarafından alındığı 1908 yılından beri Sırbistan’ın Avusturya’ya karşı millî bir kin ve garazı vardı.
Bu bölgeyi geri almak içindevletin desteklediği birçok gizli cemiyetler kurulmuş ve çalışmalara devam ediyordu.
Sırplarla Hırvatlar arasında din ayrılığı da ayrıca bir anlaşmazlık konusu olmaktan geri kalmıyordu. Bu yüzden balkanlarda ve Orta Avrupa’da ihtilâl amaçları ile devamlı karışıklıklar sürüp gidiyordu.
Sırplar, Habsburg Hanedanının ortadan kalmkası ila Avusturya Macar İmparatorluğu’nun dağılacağı ve ancak bu sayede tahayyül ettikleri büyük Sırbistan’ ın kurulabileceğini umuyordardı. Bu da ancak, kaderlerini Rusya gibi büyük bir davetle bağlanmak suretiyle mümkün olabileceğine inanmış bulunuyorlardı.


İTALYA:
Tunus’ un Fransızlar tarafından himayealtına alınması üzerine Fransa’ ya karşı gizli bir kin beslemeye başlamış ve bu nedenle Almanya ve Avusturya İmparatorlukları ile bir ittifak yapmıştı. Bu suretle Avrupa’ da durumunu kuvvetlendirmiş olmasına rağmen gende oynak bir siyaset gütmeğe devam ediyordu.
1896’ da Habeşisyan’ a yaptığı harekâtın başarısızlıkla neticelenmesine karşılık, Balkan Harbine tekaddüm eden günlerde, Osmanlı İmparatorluğu’ nun zaafından faydalanarak ucuz bir zaferle Trablus ve Bingazi’ yi ele geçirmişti.
Almanya ile Avusturya, Macaristan, Birinci Dünya Savaşı başlayacağı sıralarda ittifak hükümetlerine görei, savunma mahiyetinde olduğunu ileri sürerek tarafsız kalmışlardı.

ROMANYA:
Evellce sıkı bir ittifakla değilse de, savunma ve dostluk bağı ile bağlı bulunduğu Avusturya, Macaristan’ a karşı tarafsız kalmayı arzu ediyorsa da Büyük Romen nüfusunun yaşadığı Transilvanya’ da gözü vardı. Rusya’ dan da Beserabya’ yı almayı tercih ediyordu.

BULGARİSTAN:
Balkan Harbinde başlantgıçta müttefik olduğu devletlerin harbin ikinci devresinde saldıılarına uğrayarak elinden geri alınan Dobruca ile Makidonya bölgelerini almak ve Adalar Denizinde bir çıkış yerine sahip olabilmek amacıyla, diğer Balkan devletlerinin ajsine kaderini Rusya’ ya değil Almanya’ ya bağlanmıştı. Hattâ Almanlarla yaptığı gşzki bir anlaşma yolu ile harp sonunda Türk topraklarından dahi bir kısmı kendisine vaad edilmişti.
Bu yüzden 27 Temmuz 1915’ te Almanya safhında harba girmiş bulunacaktı.


YUNANİSTAN:
Balkan Harbinden sonra müttefikler arasında ganimet paylaşmasından çıkan savaşta Sırplarla işbirliği yaparak Şarki Trakya ve Makidonya’ nın en zengin kısmları ile Epir’ i almıştı. Bununla da yetinmeyerek İde Magalo halâlinin tesiri altında İstanbul ve Batı Anadolu’ ya sahip olmayı tasarlıyordu. Akdeniz’ deki tekmil adaları ele geçirmek ve Bal kan Harbinde elde ettiği toprakları muhafaza etmek için gerekirse Türk¬lerle bir harbi göze almayı düşünüyordu. Sırplarla aralarında karşılıklı yardım antlaşması olmasina mukabil, Yunan Kralının akrabalığı dolayı¬sıyla Almanya İmparatorluğu'na kaşı sempatisi vardı. Bu yüzden itilâf devletlerini tutan Venizelos ile aralannda anlaşmazlık mevcut idi.





Diğer Avrupa Devletleri:

Kendi jeopolitik durumları icabi büyük devletler arasında çikacak bir savaşta toprak bütünlüklerini koruyabilmek için savaşa lakayt kala¬mayacaklarından kaderini bağlayacakları grubu seçmek durumunda idiler.



İSPANYA:
Fransa ile dost geçinen İspanya, Fransa’ dan bir tehlike beklemiyor, çıkıcak bir savaşta muhafaza edeceğini umuyordu.
PORTEKİZ:
İngiltere ile dostluk bağları mevcut olduğundan harp ilânından önce İngiltere ile tam işbirliiğinde bulunduğunu açıkladı.
JAPONYA:
1902’ de İngilizlerle aypılmış bir anlaşma mevcut idi. 1904 – 1905, Rus – Japon savaşında muzaffer çıkmış olan Japonta, çıkacak yeni bir savaşta Almanya’ nun Uzak Doğu’ da edindiği sömürgeleri ve Pasifik’ teki adaları elde etmek için Almanya aleyhinde savaşa katılması bekleniyordu.
Birinci Dünya Savaşı’ nın yılları sırasında Avrupa’ nın siyasî durumu aşağıdaki şekilde özetlenebilir:

A – Dünya büyük devletlerin endüstrileşme gayretleri ve bunun sonucu olarak ham madde sağlamak amaciyle ticaet yollarını emniyet altında tutmak ve üretilmiş mallarına yeni pazarlar kurmak gayreti,
B – Sömürgecilik anlayışına ve çsabalara devam,
C – Panislamizim, pencermanizmi emperyalizm, kapitalizm, militarizm kelimeleriyle açıklanan gizli amaçların sağlanabilmesi için her devletin çeşitli amaçlara geyret gösterdiği göze çarpmakta idi.

OSMANLI İMPARATORLUĞU

Perde arkasında Rusya’ nın maddî ve manevî yardımıyla Bulgar, Sırp, Yunan, Karadağ Ordularının birlikte yaptıkları hareket karşısında, İtalyan harbinden sarsılmış olarak çımış ve Avrupa prestijini kaybetmişti.
Komşu ve Avrupa devlletlerinin Türkiye hakkındaki düşünceleri ve amaçlaı şöyle özeltenebilir:

RUSYA:
Kendisini yıllardan beri İstanbul’ un varisi saydığından, ordunun kuvvetlendirilmesini ve islâhı için yapılan çalışmaları iyi karşılamıyordu. Diğer taraftan İngilizlerle beraber Ermeni meselesini körğkleyerek şark vilâyetleride yapılan ıslâhat bahanesiyle tazyikye bulunuyordu.
FRANSA: Muhtemel bir savaşta düşman saflarında yer alacak Osmanlı İmparatorluğu’ nun arap yarım adasindaki topraklarından Suriye üzerinde gizli emelleri vardı.





Osmanlı İmparatorluğu’ nun Durumu:

1 – Ordunun eğitimi için Almanya’ dan Genereal Leman Von Sanders kumandasında 42 subaylık bir heyet getirerek ordunun teşkilât eğitim konuları üzerinde çalımaya başlamıştı.
2 – İngiletere’ den Limpos adına bir İngiliz amirali emrinde bir değniz heyeti getirilerek donanmanın ıslâhına başlamıştı.
3 – Donanmanın kuvvetlendirilmesi için İngiliz tersanelerinde sipariş edilmiş bulunun 2 harp gemisinin inşaatının bir an evvel tamamlanası İngiltere’ den istanmişti.
Avrupa’ da siyas’i gruplar kurulmaya başlandığı ve bir harp tehlikesi belirtileri hissedildiği sırada Osmanlı Ordusunun ve ülkenin kalkınması hiçbir gruba dahil olmakmaktan ileri geldiği düşüncesininin de tesiri altında, evvelâ Balkan devletleriyle bilhassa Bulgaristan,
Yunanistan ve romanya ile anlaşma yolları aranmış ve müsbet bir sonuç alınamamıştı.
Fransa Hükümeti protokole dahi kıymet vermeyerek Fransız harbiyesinden bir şube müdür muavini vasıtasiyle Cemal Paşa’ ya “Biz Rusya ile görüşerek İstanbul’ daki Fransız elçisi kanal ile size cevap veririz” şeklinde baştan savma bir mütalaa bildirmiş ve bu cevap da hiçbir zaman gelmemiştir.
İngiltere’ ye sipariş ediken 2 harp gemisinin inşaatı da bir türlü sona emiyordu. Cemal Paşa, Rauf Beyle tekrar İngiltere’ ye gönderildi. Bu gemilerin kasten verilmediği Rauf Bey tarafından hissedilmiş ve hükümete bildirilmişti.
ALMANYA: Bosna’ nın Avusturyalılar tarafından işgalini sessizlikle karşıladığı gibi kapitülasyonların kaldırılması hususunda da manevî yardım isteğimize kulak asmamıştı. üBundan başka ilk zamanlarda memleketin kalkınması için kendilerinden istenen kredi yardımı yapılmamış ve Fransızlarla hoş geçinin, onlardan yardım alın şeklinde cevap verilmişti. Kuvvetli bir donanma ve orduya sahip olan Avrupa ve dünya hâkimiyeti peşinde koşan mağrur Alman devlet büyüklerinin Birinci Dünya Savaşı’ na tekaddüm eden günlerde Türkiye’ nin ittifaka girmesi konusundaki soruya verdiği cevapta yakın bir gelecekte Almanya ve üçlü ittifaka hiçbir faydası yoktur, demişti.

Almanya, Türkiye ile yapacağı bu ittifakla şu menfaaatleri plânlıyordu:
1 – Türkiye’ nin, Almanta aleyhine mukabil tarafına katılmasına engel olmak,
2 – Kendi saflarında savaşa girmesi hâlinde büyük Rus kuvvetlerini üzerine çekerek Almanya’ nun yükünü zaltmak,
3 – Gerekirse Türk kuvvetlerinden, Avrupa harp cephelerinden faydalanmaktı.


Osmanlı İmparatorluğu:
Birinci Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı İmparatorluğu, birbirini kovalayan İtalyan ve Balkan savaşları dolayısıyla çok yıpranış ve sarsılmış durumdaydı. Aranan bu mağlübiyet sepebleri kısaca şöyle özetlenebilir:
1 – İç politik çekişmeleri dolayısıyla devlet idaresindeki kargaşalık ve zafiyet,
2 – Türkten başka imparatorluk içinde bulunan insanların vatana bağlılıklaının zayıflığı dır.
İtalyan ve Yunanlıların Anadolu kıyılarına yakın adalara yerleşerek, Anadolu’ yu tehdide başlamışlardı.
Halbuki bu sırada Avrupa devletleri, bütün hızı ile Birinci Dünya Savaşına doğru gidiyordu. Jeopolitik surumu dolayısı ile Türkiye’ nin savaşın devamı süresince tarafsız kalması imkansızdı.
Bu tarihlerde Osmanlı İmparatorluğu devlet adamlarından çoğu, şimdili savaşın dışında kalarak, silâhlı tarafsızılık siyasetinin güdülmesi taraftarı idiler.
Dünya Savaşının patlak vermesi üzerine Alman Başbakanı İstanbul’ da bulunan Alman Büyükelçisine gönderdiği bir telgrafla, Türkiye bizimle Rusya’ya karşı aktif tarruz hareketine girebileceği hakkında General Leman’ ın kanaati varsa ittifak imzalaması yetkisi verildiği bildirilmişti.
Harbin kaçınılmaz bir durum alması üzerine Alman – Türk yakınlaşmasının doğuracağı tehlikeyi seen itilâf devletleri, tarafsız kalındığı takdirde Türkiye’ nin bağımsızlığının garanti edileceği, hudutların emniyet altında tutulacağı, paraa ve erzak yardımı yapılacağı, kapitülasyonların kaldırılmasının sağlanacağı ve buna benzer daha bir çok vaadlerde bulunmuşlardır.
Sonunda meclisten gizli olarak aralarında Harbiye Nâzırı Enver Paşa’ nın da bulunduğu 4 kişi 2 Ağustos 1914’ te Osmanlı İmparatorluğu açısından bir çok tehlikeli madde bulunan anlaşmayı imzaladı.


Birinci Dünya Savaşı’ nın Fiilen Başlaması

Avusturta Veliahtı Arşidük, Ferdinand’ ın eşiyle birlikte 28 Haziran 1914’ te ziyaret için geldiği Bosna Hersek’ te Sırp Genelkurmaı Haber Alma Başkanının, başkanı bulunduğu Karael adlı gizli bir cemmiyet tarafından tertip edilen bir suikastte bir Sırplı tarafından öldürülmesi Birinci Dünya Savaşı’ nın hakiki sebepleri ile beraber bütün milletleri böyle bir harp için hazırlanmaya yöneltti.
Avusturya 28 Temmuz’ da Sırbistan’ a harp ilân etti ve ertesi gün Tuna Filosu Belgrat’ ı bombaladı.

RUSYA:
Avusturya ve Macaristan, Sırbistan’ a yürürken genel seferberliğe karar verecğini bildirmişti.Evvela batı sınırındaki birlikleri,bilâhare bütün silâhlı kuvvetlerini seferber etti.


ALMANYA:
Alman İmparatoru doğruca Çar’ la temasa geçerek Almaya’ nın barış isteklerini, Avusturya, Macaistanla Sıbistan arasında halledilecek dâvada başka devletlerin müdahalesinin tehlikeli neticeler verebileceğini ve Rusya’nın 12 saat zarfında Almanya ve Avusturya’ ya karşı seferberliği durdurmazsa genel seferbelik yapılacağını bildirdi. Fakat Ruslar bunu reddetti.
Aynı zamanda Belçika’ dan Fransa’ ya tarruz için serbest geçit yolu isteyen Almanya karşılık olarak tazminat verileceğini bildirdi. Buna rağmen Belçika bunu reddetti.

CEPHELER:
1. Dünya Savaşında Osmanlı İmparatorluğu düşmanları ile başlıca dört cephede çarpışma durumuna gelmişti. Bunlardan üçü dar cephelerde mevzi savaşı halinde, biri ise gerçek operatif harekâtının ceeyan edeceği geniş bir harekât alanı idi.


ÇANAKKALE CEPHESİ: Gelibolu yarımadasının burnuna tıkanmış kalmıştı.
SURİYE CEPHESİ: Şeria nehri ile Akdeniz arasındaki dar bölgede cereyan etmişti.
IRAK CEPHESİ: Dicle nehrinin iki tarafındaki sahada cereyan etmişti.


1916 OLAYLARI:

Kafkas cephesi, Avrupa cephesindeki başarısızlıklar üzerine, Çar Kafkas Ordusu Başkumandanlığına Grandük Nikola’ yı tayin ederek kuvvet miktarını da 700 bin mevcutlu 7 kolorduya çıkartmıştı. Karşısındaki Türk ordusunun mevcudu ancak 64 bin kişi idi. Çanakkale’ den Doğuya Getirilecek Türk kuvvetlerinden evvel iki yanı sarp dağlarla dayalı olarak savunmaya geçen 3. Ordu cephesinde bir yarma yaparak orduya kati bir darbe vurmak amacıyla 11 Ocak 1916’ da 6 misli üstün kuvvetle Rus ordusu saldırıya geçmiş, 5 gün süren çok kanlı ve çetin savaşlarda Rusla bazı bölgelerde geri atılmış ise de 300 km. Cepheyi savunmak zorunda kalmıştır.
17 Şubat’ ta Muş, 2 Martta Bitlis ve Çoruh vadisine ilerleyen Rus kuvvetleri 23 Şubatta İspir’ i almışlardı. Rus deniz kuvvetleri Martta Rize’ ye çıkarak şehri işgal ettiler. Türkler 13.40, düşmanlar ise 20.440 kişi idi.

1917 OLAYLARI:
Ulaştırma güçleşmiş, Endüstri elemanları cepheye sevkedilmiş hammadde ve yiyecek maddeleri güçleşmişti. Rus ordusu silâh ve mühimmat noksanlığından idare ettiği br aydınlar ihtilâli patlak verdi. Çar istifaya mecbur edildi.
Suriye cephesi,
Sözü geçen İngilizler Birssebbi hattına tarruz etmek için hazrılanıyorlardı. Birinci, ikinci Gazze savaşlaı Türk ordusunun başarısı işe sonuçlanmıştı.

SURİYE CEPHESİ:
1., 2. Gazze savaşlarında Türk Ordusu kahramanca savaşmıştı. Hicazda arapların ayaklanması sonunda mekke düştü ve Medinedeki Türk kuvvetleri kuşatıldı.
Irak ve İran cephelerinde İrandan ilerleyen Rus kuvvetlerine karşı 13. Kolordu Hemedan’ da bulunuyordu.
Alman Asya kolu gelmeden İngilizler denizden ve karadan tarruz ederek Bilüssebi meydan muharrebesinde Türk mevzilerini yardılar ve Türk kuvvetleri Kudüs Batısına çekildilerse de İngilizler aldırılarına devamla 8 Aralıkta Kudüsü aldılar.





ÇANAKKALE CEPHESİ:
Türkler 1. Dünya Savaşına müttefikler safında katıldıktan sonra Yumam Başvekili Venizolos’ un devamlı telkinleri ile İngiltere Bahriye Nazırı Çorçil Çanakkale Boğazına Karşı bir harekât yapılması kanaatına varmış ve bunu hükümete ısrarlı teklif etmişti.

Bu harekatın gayesi şöyle özeltenebilir.
1- Hindenbutg’ un ağır darbeleri karşısında Rusya’ nın yardım talebine (Silâh , malzeme, mühimmat)
2- Müttefikler tarafından boğazlar açılarak İstanbul’ un ele geçirilmesi ve Türklere baroşın zorla kabul ettirilmesi,
3- Mütereddit durumda bulunan Balkanlarla tarafsızlar üzerinde başarı halinde sağlanacak müsbet tesir ile itilâf Devletleri safhında savaşa katılmalarını sağlamak.
4- Süveyş kanalı ve Hint Yolu üzerindeki Türk Kuvvetlerinin baskısını azaltmak,
5- Bu suretle stratejik diplomatik ve ekonomik sonuçlar sağlanarak harbin uzamasına engel olmak,


Çanakkale’ nin ve savunma durumu:

Çanakkale boğazı beton tahkimat sistemiyle hazırlanmış olup toprak tahkimat vardı. Boğaz giriş merkez ve çıkış olmak üzere derinlikle savunma bölgelerine ayrılmıştı. Merkez tahkimatı daha kuvvetli yapılmış ve topçunun ağırlık noktası burada toplanmıştı.
Başlangıçta denizden yalnız deniz kuvvetleri ile yapılacak bir zorlama şle boğazı açacaklarını sanan itilâf kuvvetleri ağır zayiatla buna muavffak olmadılar. Bunun üzerine kara ordusu ike müşterek bir harekât zorundakalarak General Homilton kumandasına bir Akdeniz Kuvvetleri Başkumandanlığı teşkil edildi. 13 Şubat 1914’ de boğazın dış tabyaları tahrip edildi.
Ruslar 40000 kişilik bir kuvvetle yardım tekliflerinde bulunukları gibi Yunanlılar da İstanbul’ a gelmeyi arzu ediyorlardı. Boğazları zorlamak için bombardımana devam edildi. 7-8 Mart gecesi gerek mayınlarla ve gerekse boğaz tarabyaları topçu ile çok zarar gören deniz kuvvetleri kara kuvvetsiz boğazı geçemeyeceklerini anlamışlardır. Anzakladan (Avusturalya, Yenizellanda) 70000 kişilik bir kuvvetle 25 Nisan 1915’ de Settülbahır Arıburnu bölgesine karaya çıktılar. 109 Harp, 308 taşıt gemisi özel çıkarma araçları ile denizden desteklenen düşman
kuvvetlerine karşı 5. Ordu savunma yapıyordu. İlk çıkan düşman kuvvetlerine Atatürk’ ün kumanda ettiği 19. Tümen’in 17. Piyape alayı Conk bayırında yaptığı karşı tarruzla düşmanı durdurdu. Savaşa katılan deniz kuvvetleri:

18 Muharebe gemisi,
12 Kravizör,
27 Muhrip,
12 Deniz altı gemisi,
1 Uçak gimisi,
36 Mayın gemisi,
2 Hastahane gemisis,
86 Nakliye gemsisi,
222 Çıkarma gemisi
42 Uçak tahsis edilmişti.


KAFKAS CEPHESİ:
1917 sonunda Musu’ da Ruslarla mütareke görüşmeleri yapılmıştı. Başakale, Gevaz, Bane hattı mütareke sınırı olarak tesbit edildi. Rus Kafkas Ordusu da çok ağır kayıplar vermişti.
Ruslar 8 Nisan 1914’ te Türk-Rus hududuna kadar ilerleyerek Van’ı aldı.
Kafkas-Türk cephesinde harp halinde olan Rus ve Türk hareket orduları arasında askerî hareketlerin kesilmesi şerefli bir sulhun en kısa zamanda elde edilebilmesi için bir barış anlaşması yapmışlardı.

IRAK CEPHESİ:
Bu cephede son olaylar üzerine durum İngilizler lehine inkişaf etmişti.Atatürk evvela arap çetelerini bozguna uğrattıktan sonra Halep kuzeyindeki meviziinde durdurmağa çalıştı. Ahmet İzzet Paşa Harbiye Nazırı ve Baş kumandanlık görevlilerini de üzerine alarak yeni kabineyi kurmuştu.Yıkılmış bir ordui yıpranmış bir halk kitlesinin başına geçerek üstün başarılar sağlamış olan Mustafa Kemal Paşa’ nın önderliğinde bir yeni mücadele başlamıştı.


Mondros Mütarekesi:
Osmanlı İmparatorluğu ile İtilâf devletleri arasında 3 Ekim 1919’ da imzalanan mütarekenin özeti aşağıdadır.
1.Türkiye ordularını derhal eterhis edecek.
2.Bütün savaş gemileri limanlara dönecek.
3. Suriye, Irak ve Trablusgarp’ taki Türk garnizonları teslim olacak.
4. Mütareke şartları gereğince, İtilâf devletleri, Çanakkale ve İstanbul boğazları, Batum, Bakü gibi stratejik yerleri işgal edecek.
5.Demir yolları kontrol altına alınacak.
6.Türkiye, Almanya ve müttefikler ile bütün ilişkilerini kesecek.
7.Barış andlaşmasında ele alınacak konularından söz edilmemiştir.

Birinci Dünya Savaşı Sonunda Mondros Mütarekesi dışında;
Neuilly Barış Antlaşması, Trianon Barış Antlaşması, St. Cermen Barış Anlaşması, Sevr Barış Anlaşması, Versay Barış Anlaşması gibi bir çok antlaşma imzalanmıştır.

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONUNDA KURULAN ULUSLAR KURUMU:
Savaş sonunda yapılan barış antlaşmaları ile, mağlup devletlerin, asker miktarı sınırlandırılmış, bozulan ekonomik durum yüzünden işsizlik artmıştı. Yeni bir savaş tehlikesini önlemek ve barışı korumak amacı ile Uluslar Cemiyeti denilen bir teşkilât kurulmuş, bu sayede milletler arasındaki anlaşmazlıkların hal edilmesi düşünülüyordu. Halbuki daha eski tarihlerde kurulmuş bulunan Kahey Devletlerarası Sulh Mahkemesinden büyük bir fayda sağlanmıştı.
28 Nisan 1919’ da Uluslar Kurumu anayasası kabul edilmiş ve kurulun genel sekreterliği 10 Haziran 1919’ da Londra’ da çalışmaya başlamıştı.
Bu Kurum özet olarak şöyle idi:
1. Kurucu üyeler (Barış anlaşmasına imza koyan galip devletler),
2.Davetli üyeler (Bunlar tarafsız kalan devletlerdi),
3.Sonradan giren üyeler.


1.Dünya Savaşı Sonunda bütün devletler bir çok kayıp vermiş ve büyük yaralar almıştı. 30 Ekim 1918 tarihinde biten savaş yaklaşık 4 yıl sürmüştür.


I. DÜNYA SAVAŞINA KATILAN DEVLETLERİN
İNSAN KAYIPLARI


Devletler Nüfusu Silâh altına alınan Ölü Yaralı Esir Toplam
Rusya 181.000.000 12.000.000 1.700.000 5.000.000 2.500.000 9.150.000
Almanya 79.000.000 11.000.000 1.808.000 4.000.000 615.000 7.142.000
Fransa 84.000.000 8.410.000 1.355.000 3.000.000 550.000 6.160.000
İngiltere 461.000.000 8.904.000 910.000 740.000 200.000 3.190.000
İtalya 38.000.000 5.615.000 615.000 947.000 500.000 2.197.000
U.S.A 111.000.000 4.355.000 115.000 191.000 10.000 365.800
Japonya 78.000.000 800.000 300 1.000 --- 10.300
Av. Macart. 55.000.000 7.800.000 1.000.000 2.200.000 1.800.000 480.000
Romanya 8.000.000 250.000 185.000 150.000 200.000 535.706
Sırbistan 5.000.000 707.343 120.000 16.000 200.000 480.000
Türkiye 29.000.000 2.850.000 400.000 600.000 300.000 1.300.000
Yunanistan 5.000.000 230.000 14.000 10.000 13.000 27.000
Portekiz 15.000.000 100.000 10.000 10.000 7.000 33.000
Karadağ 435.000 50.000 3.000 10.000 3.000 2.000
Belçika 16.000.000 487.000 7.000 160.000 70.000 300.000
Bulgaristan 5.000.000 600.000 90.000 300.000 150.000 440.000
 
Geri
Üst