Ynt: II. ÜNİTE: Türklerde Toplum Yapısı Çalışma Soruları
- soruların 40 tanesinin cevabı buyrun -
II. ÜNİTE: TÜRKLERDE TOPLUM YAPISI ÇALIŞMA SORULARI ve CEVAPLARI
1-İlk Türk devletlerinde toplumsal yapıyı oluşturan unsurları küçükten büyüğe doğru yazınız.
CEVAP : Oğuş (aile)----- urug----- boy,------bodun
2-Orun, Ülüş, Tüz kavramlarını açıklayınız.
CEVAP : Orun :Türk devletlerinde kağanın sarayında, kurultayda ve ziyafetlerde her boyun oturacağı yer.
Ülüş : Kesilen hayvanın etinden alınan pay.
Tüz : Türklerde yöneticilerle yönetilenler arasında karşılıklı görev ve sorumlulukların yer aldığı yazılı olmayan bir anlaşma.
3-İlk Türk Devletlerinde ailenin özelliklerini kısaca açıklayınız.
CEVAP : Türk sosyal hayatı, akrabalık bağları üzerine kurulmuştu. Toplumun çekirdeğini oluşturan ailede babanın yanında annenin de söz hakkı vardı. Eski Türk ailesi bugün olduğu gibi "küçük aile" yani "çekirdek aile" tipindeydi. Evlenen erkek çocuklara çadır ve bir miktar mal verilirdi. Ancak küçük oğul, evlendikten sonra babasının çadırında kalmakta ve onların ölümlerinden sonra da çadırın ve babasının kalan malının sahibi olmaktaydı. Kız çocukları evlenirken babasının yaptığı çeyiz nedeniyle daha sonra baba malından hak talep etmezdi. Türklerde genellikle dışarıdan evlilik (exogamie) tercih edilmekteydi. Türklerde evlilik, erkek ve kızın ortak iradesi ile ailelerinin karşılıklı rızasına bağlıydı. Evlenme; söz kesme, nişan ve düğün töreniyle tamamlanırdı. Ailede eşler arasında sadakat vardır.
4-İlk Türk devletlerinde toplum yapısında kadının rolü nedir?
CEVAP : Aile ve toplum arasında bir köprü görevini gören kadın sosyal sistemin ilerleyişine katkı sağlardı. Türk kadını sadece çocuğun topluma hazırlanmasında değil ailede sağlıklı bir iletişim ortamının kurulmasında da etkiliydi. Ayrıca ekonomik hayatta da yapıcı ve üreticiydi
5-Boy başkanının görevleri nedir?
CEVAP : Boy başkanının görevi, boydaki iç dayanışmayı korumak, hak ve hukuku sağlamak, gerektiğinde boyunun çıkarlarını savunmaktı.
6-Atın Türk toplumu için önemi nedir?
CEVAP : At, Türklerin hayatında en önemli unsurlardan birisiydi. Atın ve koyunun etinden, sütünden, derisinden faydalandıklarından en çok bunları beslerlerdi. Türklerin günlük hayatında en çok kullandığı vasıta at idi. Atlarına yapışmış gibi binen Hun Türkleri at sırtında alışveriş yapabilir, yiyip içebilir, hatta atın ince boynuna sarılarak uyuyabilirlerdi. Çadırın önünde daima koşumlu bir iki at bulunurdu. Türk çocukları küçük yaşlarda ata binmeyi öğrenirlerdi.
7-İlk yerleşik hayata geçen Türk toplumu hangisidir? Yerleşik hayata geçme ile birlikte ne gibi değişiklikler olmuştur?
CEVAP : Türkler, yerleşik hayata Uygurlar zamanında geçmişler ve şehirler kurmaya başlamışlardı. Evlerini genellikle kerpiçten inşa eden Uygurlar temel yaşam biçimlerini özünde devam ettirerek değişim ve süreklilik ilkesine uymuşlardı.
8-İlk Türk İslam devletlerinde başlıca besin maddeleri hangileridir? Milli içeçek olarak adlandırılan içeçecek hangisidir?
CEVAP : At ve koyun etinden yapılan çeşitli kebaplar Türklerin en önemli yiyecekleri arasındaydı. Ayrıca et, konserve olarak da tüketilmekteydi. Etten sonra en çok süt ve sütten yapılan peynir ve yoğurt önemli yiyecekler arasındaydı. Türkler, çeşitli hamur işlerini de biliyor bunları da tüketiyorlardı. Kısrak sütünün mayalanması ile elde edilen kımız en önemli içecekti.
9-İlk Türk devletlerinde belli başlı spor dalları hangileridir?
CEVAP : Ok atma, at yarışları, güreş, cirit, çevgan, kılıç ve tepik
10-İlk Türk devletlerinde belli başlı giyecekler hangileridir?
CEVAP : Kışlık giysiler ve başa giyilen "börk" hayvan kürklerinden yapılmaktaydı. Türklerin hayat tarzlarına çok uygun olan pantolon ve ceketleri vardı. Kaftan, çizme ve kemer bu kıyafeti tamamlardı. Kemer, kemer tokası ve düğmeyi ilk kullananlar arasında Türkler de vardı. Romalılar, keten gömlek giymeyi Türklerden öğrenmişlerdi. Çiçekli Uygur kumaşları çok meşhurdu. Türklerde kara renkli kumaştan yapılan elbiseler yas tutarken giyilirdi. Ak renkli kumaş ise uğur sayılırdı.
11-İlk Türk devletlerindeki belli başlı inançlar hangileridir? İslam öncesi Türkler ekseriyetle hangi dine inanmışlardır.
CEVAP : Eski Türk topluluklarının dinî inanışlarına göre, Gök Tanrı tek yaratıcı olarak görülmekte ve din sisteminin merkezindeyer almaktaydı. Türkler arasında Gök Tanrı inancından başka dinlerde kabul görmüştü. Uygurlar, Budizm ve Maniheizm inançlarını benimsedi. Macarlar, Bulgarlar, Kumanlar ve Peçenekler ise Hristiyanlığı kabul ettiler. Hazarlarda ise Musevilik, Hristiyanlık ve İslamiyet kabul edilen dinlerdendi. Ancak bu dinlerin yayıldığı dönemlerde bile Türkler eski inançlarını kaybetmemişlerdi.
12-Türklerin Gök Tanrı Dininden başka dinlere geçişinin toplumsal hayata etkisini açıklayınız.
CEVAP : "Karakterlerine uymayan farklı inançları benimseyen bazı Türk boyları yalnız eski düşünce ve anlayış tarzlarını değil millî kimliklerini de kaybederek Türklükten uzaklaşmışlardır. "Türklerin kabul ettikleri dinler arasında sadece islâmiyet olumsuz etkiye neden olmamış aksine milletimize çok daha büyük hamleler yapma imkânını sağlamıştır.
13-Han-ı Yağma nedir?
CEVAP : Evlenme sırasında düğün yapmak zorunluluğu vardı. Hükümdarlar düğünlerde ve bayramlarda otuz arsın uzunluğunda "kençliyü" adı verilen bir sofra hazırlatıyorlardı. Bu sofra, Türk âdeti gereğince yemekten sonra davetliler tarafından yağma ediliyordu
14-İlk Türk İslam devletlerinde kadının rolü nedir, İlk Türk devletleri ile karşılaştırınız_
CEVAP : Toplumda aile pederşahi (babaerkil) olmasına rağmen Türk aile yapısında annenin de nüfuz ve ağırlığı bulunmaktaydı. Sosyal hayatta etkin rol alan kadın ailede alınan kararlara da katılırdı. Aile içi iletişimde saygı ve sevgi esastı. Bu sayede toplumun temel yapı taşı olan aile, sağlam olarak ayakta kalmaktaydı.
15-İlk Türk Mutasavvıfı kimdir?
CEVAP : Ahmet Yesevi
16-İlk Türk İslam devletlerinde görülen belli başlı tarikatlar hangileridir?
CEVAP : Kadirilik, Kübrevilik, Ekberilik ve Yesevilik, Mevlevilik
17-Nevbet nedir?
CEVAP : Türk-lslam devletlerinde günde beş defa saray kapısının önünde çalınan davul.
18-İlk Türk İslam devletlerinde giysilerin özelliklerini yazınız.
CEVAP : Türkler Müslüman olduktan sonra da kendilerine has "Türkmen" kıyafetlerini kullanmaya devam etmişlerdi. Giysilerde kırmızı ve yeşil renkler tercih edilirken kumaş olarak da pamuk, yün, ipek ve kürk kullanılmaktaydı. Kadınlar geniş elbiseler giyerken takı olarak inci, gümüş ve altın küpeler ile gerdanlık, bilezik ve yüzük kullanıyordu. Erkekler ise vücuda yapışık dar kıyafetler giyiyorlar başlarına da çene altından bağlanan kırmızı bir börk takıyorlardı. Bir diğer Türk kıyafeti olan kaftan muhtelif uzunlukta ve dört parçalıydı. Yağmurluk da hırka, gömlek, ceket gibi diğer kıyafetler arasındaydı. Bu dönemde Türkler kemer, tokalı kemer, deri veya keçeden imal edilen çizme kullanıyorlardı.
19-Sücüv nedir?
CEVAP : İtil Bulgarlarının baldan imal ettikleri bir içecek.
20-İlk Türk ve İlk Türk İslam devletlerinde en çok sevilen çalgı nedir?
CEVAP : Kopuz
21-Ortaçağ Avruğası sosyal sınıflarını kısaca açıklayınız.
CEVAP : • Asiller: En imtiyazlı sınıftır. Devlet yönetimi ve askerlik bu sınıfın elindeydi.
• Rahipler: Asillerden sonra en imtiyazlı olan bu sınıf papaya bağlı olarak çalışırlardı.
• Burjuvalar: Kasaba ve şehirlerde oturup ticaret ve sanayi ile uğraşırlar, para karşılığında senyörlerin himayesinde yaşarlardı.
• Köylüler: Serf ve serbest köylü olarak iki bölüme ayrılmışlardır. Sertlerin hiçbir hakkı olmayıp toprakla beraber alınıp satılırdı. Serbest köylüler ise kazançlarının bir kısmını senyöre vergi olarak verirlerdi
22-Hakkaniyet çemberini açıklayınız.
CEVAP : Osmanlı toplum düzeninin temeiini oluşturan ve "hakkaniyet çemberi" olarak adlandırılan anlayışa göre: "Dünya barışı adaletle sağlanabilir; dünya duvarı devlet olan bir bahçedir; devletin düzenleyicisi kanundur. Kanunun koruyucusu mülk (hükümranlık)tür; mülke, yani ülke ve halkı bütünleştirecek devlet kuracak iktidara sahip olmak için sağlam bir ordu gerekir; ordunun bakımı için servete ihtiyaç vardır; bu serveti sağlayabilmek için bolluk ve huzur içinde yaşayan bir halka (raiyyet) sahip olunmalıdır; halkın bolluk ve huzur içinde aşaması adaletle yönetilmesine bağlıdır."
23-Osmanlı devletinde yatay hareketlilik kavramını açıklayınız?
CEVAP : Bulunduğu bölgenin sosyo ekonomik yapısını bozmamak şartıyla köyden şehre veya bir bölgeden başka bir bölgeye göçerek yerleşme yatay hareketlilik olarak adlandırılmıştır.
24-Osmanlı devletinde dikey hareketlilik kavramını açıklayınız?
CEVAP : Enderun'da alınan eğitimden sonra askerî sınıfa girilebilir ve genellikle seyfiye içinde en yüksek mevkilere ulaşılabilirdi. Ayrıca medrese öğrenimi görmüş, kabiliyetli ve liyakat sahibi kişiler de adalet, eğitim, din ve sivil bürokraside en üst makamlara gelebilirlerdi. Yönetici sınıfa geçebilmenin en önemli şartı Islahat Fermanı'na kadar "Müslüman olmak"tı. Osmanlı Devleti'nde sınıflar arası geçişe imkân sağlayan bu sisteme dikey hareketlilik denilmekteydi.
25-İstimalet (iskan) siyasetinin amacını yazınız.
CEVAP : Fethedilen bölgelere Türkmenlerin yerleştirilmesi ile bölgenin kısa sürede Türkleşmesi ve islamlaşması amaçlanmıştır.
26-Millet sistemini açıklayınız.
CEVAP : Osmanlı toplumunun büyük bölümünü Türkler oluşturmasına rağmen toplumun diğer unsurları Rum, Ermeni, Yahudi, Rumen, Slav ve Araplardı. Devlet, toplum yapısını şekillendirirken din temeline dayalı bir model uyguladı. Osmanlı Devleti'nin ülkede yaşayan toplulukları din ya da mezhep esasına göre örgütleyerek yönetme biçimine "millet sistemi" deniliyordu.
27-Mehir nedir?
CEVAP : Erkek evlenirken kıza "mehir" denilen bir nikâh bedeli veriyordu. İslam dini, mehri kız lehine düzenlemiş, bunun tamamen ona ait olduğu, başkasının hiç bir hakkı olmadığı prensibini getirmişti.
28-Tereke defterlerinden ne gibi bilgiler öğrenebiliriz?
CEVAP : Osmanlı mahkemelerinde kadıların tuttuğu "kadı sicilleri" içinde bulunan "tereke defterleri" önemli bir yer tutar. Bu defterlerde ailenin çocuk sayısı (kız-erkek), mirasçıların durumuve birden fazla evliliğin hangi amaçlarla yapıldığı yazılıdır. Tereke defterlerinin tek eksikliği vefat eden çocukları kayıt altına almamasıdır. Defterler sayesinde elde edilen verilerle Osmanlı aile yapısının özellikleri tespit edilebilmektedir.
29-Vakıfı tanımlayarak işlevini yazınız.
CEVAP : Vakıf; bir malı, menfaati kamuya bırakılmak üzere özel mülkiyetten çıkartmaktır. Vakıflar; hayır yapmak, topluma faydalı olmak, dinî ihtiyaçları gidermek; sağlık, kültür ve bayındırlık alanlarında toplumun ihtiyaçlarını karşılamak, toplumun kültür ve sanat düzeyini yükseltmek amacıyla kurulmuştu. Bunlardan
başka Türk kültürünün yeni fethedilen topraklarda yerleşmesi ve yayılması, sınırlar dışında yaşayan Türklerin Anadolu'ya gelişlerinde kolaylık sağlanması amaçlarına yönelik vakıflar da kurulmuştur.
30-Ahi teşkilatını açıklayınız.
CEVAP : Anadolu’da 13. yüzyılda kurulmuş esnaf ve sanatkârlar birliğine “AHİLİK” denir. Şehirlerde oturan esnafın aralarında birleşerek kurdukları dini ve ekonomik özellikte bir teşkilattır. “ahi” kelimesi “kardeş” anlamına gelir. Ahiler, esnaf, tüccar ve diğer sahalardaki meslek grupları örgütlenmelerini sağlamış, böylece yerleşim merkezlerinde sosyal ve ekonomik düzenin kurulması yanında kültürün de gelişmesini sağlamıştır. Ahilik teşkilatının kurucusu, Ahi Evran’dır. Osmanlı Devleti kurulduktan sonra Ahi Teşkilatı’nın adı Lonca Teşkilatı olmuştur. Dokumacılık, demircilik, bakırcılık, saraçlık, marangozluk gibi işler yapan zanaatkârlar kendi aralarında loncalar oluştururlardı. Ahiler; şehir ve kasabalarda faaliyet gösteren teşkilat olup sosyal yardımlaşmanın dışında, topluma zarar veren kişi ve kuruluşları da ıslah etmiştir.
31-Islahat Fermanı Osmanlı Toplum yapısını nasıl etkilemiştir?
CEVAP : Islahat Fermanı'nda bütün yurttaşlara memuriyet hakkının tanınması ile toplumsal yapıda yeni bir dönem başlıyordu. Yapılan bu çalışmalar ile Osmanlı tebaasının din ve ırk ayırımı gözetilmeksizin kaynaştırılması ve devletin geleceği ile ilgili bir Osmanlı toplumu hedeflenmişti. Bu düzenlemelerden sonra açılan yeni okullarda yenilikçi anlayışa sahip insanlar yetişti. Bunun yanında Osmanlı geleneği ve eski eğitim kurumları da devam ediyordu. Bu durum Osmanlı Devleti yıkılıncaya kadar toplumda Osmanlıcı, Türkçü, islamcı ve Batıcı fikir akımlarını ortaya çıkardı.
32-Osmanlı devletinde yaşanan nüfus hareketlerinin (1877-1878 göçleri gibi) etkisi hakkında kısaca bilgi veriniz?
CEVAP : Osmanlı Devleti'nde XVIII. yüzyılın sonlarından itibaren nüfus yapısında değişiklikler oldu. Savaşlara bağlı olarak Kırım ve Kafkasya'dan Anadolu'ya göçler yoğunlaştı. 1860'ta "Muhacirin Komisyonu" kurularak göçmenlerin nakli, iskânı ve yer-yurt sahibi olmaları sağlandı. Bu dönemde meydana gelen göç olayları 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı'nda da devam etti. Bu durum Osmanlı nüfus yapısında değişikliklere neden oldu. Bir taraftan Osmanlı genel nüfusu toprak kayıpları ile azalırken diğer taraftan daralan Osmanlı sınırları içindeki nüfus gitgide arttı. Buna bağlı olarak Osmanlı sınırları içinde yaşayan Müslüman halkın nüfusu gayrimüslimlere oranla daha da arttı.
33-Osmanlı Devletinde ilk kadın hakları savunucusu kimdir?
CEVAP : Ahmet Cevdet Paşa'nın kızı Fatma Aliye Hanım yaptığı çalışmalarla Osmanlı toplumunda ilk kadın hakları savunucusu olmuştur. Kadının sosyal hayatta etkili rol alması gerektiğini vurgulayan çalışmalarda bulunan yazar, sonraki dönemlerde kadınlar ile ilgili birçok eserin ortaya çıkmasında öncü olmuştur.
34-Tanzimat dönemi reforlarının Osmanlı aile yapısına etkisini açıklayınız.
CEVAP : Tanzimat Dönemi reformları Osmanlı aile yapısını da etkiledi. Şehirlerde modern aileler oluşmaya başlarken kasaba ve köylerde geleneksel aile yapısı devam etti. Ancak 1858'de çıkartılan Arazi Kanunnamesi geniş ailenin ortadan kalkmasına zemin hazırladı.
35-Osmanlı Klasik döneminden Cumhuriyet dönemi kıyafetlerdeki değişimi kısaca belirtiniz.
CEVAP : Devlet memurları ve İstanbul halkı, baştaki sarığı bırakıp fes, cübbe; şalvar yerine setre ve pantolon giymeye başladı. Kadın giyiminde ferace ve yaşmak tarihe karışırken şık çarşaflar, maşlah (süslü başörtüsü) ve yeldirme (hafif manto) kullanılmaya başlandı. Önceki dönemlerde siyah olan çarşaf artık renkli olarak kullanıldı.
36-XIX. yy. ulaşım teknolojilerinin gelişmeleri şehirlerin yapısında nasıl değişikliğe sebebiyet vermiştir?
CEVAP : Ulaşım teknolojisinin gelişmesi ve dış pazarlarla ilişkiler kurulması, bazı şehirlerin nüfusunun artmasına sebep oldu. istanbul'un nüfusu XIX. Yüzyılın sonunda bir milyonu aşmıştı. Nüfus bakımından gelişen diğer şehirler arasında Selanik ve izmir de bulunmaktaydı
37-Hilal-ı Ahmer ve Daru’l-Eytam kurumlarının işlevi nedir?
CEVAP : XX. yüzyıl başlarında sosyal yardımlaşmada fakir sever cemiyetler öne çıktı. Dönemin önemli sosyal yardım kurumlarından biri Hilal-i Ahmer Cemiyeti (Kızılay) diğeri de Donanma Cemiyetiydi.
Dünya Savaşı sırasında yetim kalan binlerce çocuk, İstanbul'a ve işgale uğramayan diğer vilayetlerimize getirildi. Bu çocuklar mevcut okullara, yurtlara yerleştirildiler. Bu okullara "yetimler yurdu" manasına gelen "darüleytam" adı verilerek yetim çocukların eğitimi sağlandı.
38- Cumhuriyet dönemi toplum yapısını millet sistemi ile karşılaştırarak açıklayınız.
CEVAP : 1876 tarihli Kanunuesasi'de ülkede yaşayan herkes, hiçbir fark gözetilmeksizin Osmanlı olarak ifade edilerek bir "Osmanlı toplumu" oluşturulmaya çalışılmıştı. 1921 Anayasası'nda ise olağanüstü şartlar nedeniyle vatandaşlık ile ilgili hükümler bulunmamakla birlikte, milletten ve millet egemenliğinden bahsedilmekteydi. 1924 Anayasası'na göre Türkiye'de yaşayan herkes din ve ırk farkı gözetilmeksizin "vatandaş" olarak tanımlanmıştı.
39-Cumhuriyet döneminde toplumsal alanda yapılan inkılapları yazınız.
CEVAP : Kadınların toplum hayatına katılması, onların toplumsal ve siyasal haklarda erkeklerle eşit tutulması, kıyafetin çağdaşlaşması, tekke ve türbelerinkapatılması, eskiden kullanılan lakap ve unvanların kaldırılması Türk inkılabının toplumsal alanda gerçekleştirdiği başlıca çağdaş atılımlardır
40-Cumhuriyet döneminde çağdaşlaşmanın sağlanabilmesi için açılan kurumları yazınız.
CEVAP : Toplumsal alanda çağdaşlaşmanın sağlanabilmesi için Cumhuriyet Döneminde önemli kurumlar açılarak faaliyete geçirilmiştir. 1927'de radyo kurularak yapılan inkılapların halka duyurulması sağlandı. Daha önceden açılan Darülbedayi istanbul Belediyesine bağlanarak İstanbul Şehir Tiyatrosu adını almış ve bu
kurumun bünyesinde çocuk tiyatrosu açılmıştır. 1930'da Opera Cemiyeti kuruldu. Yükseköğretim alanında da Darülfünun, İstanbul Üniversitesi adını alarak eğitim öğretim faaliyetlerine başladı. Halkın eğitilmesi amacıyla "Halkevleri" açıldı.