raltar
Super Moderator
Kuzey Afrika’da İlk İslâm Fetihleri
Adem Apak-Doç. Dr. U.Ü. İlahiyat Fakültesi
Kuzey Afrika Fetihlerinin Öncü Adımları: Mısır’ın Fethi
Hz. Ebû Bekir’in halifeliğinin ikinci yılında başlayan, Hz. Ömer döneminde ise büyük ölçüde tamamlanan Şam fetihlerinin ardından Hicretin 18. (M. 639) yılında Câbiye’ye gelen Hz. Ömer bölge komutanlarıyla bir görüşme yaptı. Burada Filistin ordusu komutanı Amr b. el-Âs burada Mısır’a sefer düzenlemek için halîfeden izin aldı.
Amr b. el-Âs’ın ordusu Ürdün ve Filistin topraklarından sonra Sina Yarımadası’nı da geçerek önce Ariş, ardından da Ferma’ya ulaştı. Kuzeyden Mısır’ın kapısı durumunda olan Ferma, kuşatmanın ardından ele geçirildi. (Muharrem H.19/Ocak M.640). İlerleyen ordu daha sonra Bülbeys’i fethetti. Amr b. el-Âs,Bülbeys fethinin tamamlanması akabinde Ümmü Düneyn’e hareket etti.
Nil kıyısında yer alan bu liman şehri, Rumların Mısır’daki üç askerî üssü olan Bâbilon, Nakyus ve İskenderiye’nin ortasında yer alıyordu. Kuzeydeki Nakyus ve İskenderiye’den güneyde yer alan Bâbilon’a yardımlar da buradan sevk ediliyordu. Amr b. el-Âs, bu sebeple beklenen hedef Bâbilon yerine Ümmü Düneyn’e yöneldi. Niyeti Rumların kuzey-güney bağlantısını keserek, Bâbilon’a yapılacak desteği engellemekti.
Müslümanların kuşatması kısa sürede netice vermeyince Amr b. el-Âs, Medine’den yardım istedi.
Gelen 4 bin kişilik ordunun desteğiyle şehir ele geçirildi. Hicretin 19. yılı Rabîulevvel ayında (M. Nisan 640) gerçekleşen bu fetihle Müslümanlar için Bâbilon’un yolu açılmış oldu. Ancak burada da çok ciddi bir direnişle karşılaşıldı. Durumdan haberdar edilen halîfe bölgeye yeniden takviye birlikler gönderdi. Medine’den gelen Zübeyr Avvâm komutasındaki askerler Bâbilon yakınındaki Aynu’şŞems’de asıl orduya katıldılar. Buradaki hazırlıkların ardından saldırı yeniden başlatıldı. Yaklaşık yedi ay süren muhasaranın ardından şehir fethedildi. Daha sonra yapılan görüşmelerin ardından Mısır halkıyla barış yapıldı.
Bâbilon’ın fethinden sonra Müslümanlar Doğu Roma’nın Konstantiniyye’den (İstanbul) sonra ikinci büyük şehri olan İskenderiye’yi hedef aldılar. Amr b. el-Âs, Hicretin 21. (M. 641-642)yılında Akdeniz sahiline doğru harekete geçti. Müslümanları İskenderiye yolunda durdurmak isteyen Bizanslılar, ilk önce Nakyus, ardından da Sultays mevkiinde mağlup olmaktan kurtulamadılar. Son olarak Kiryeveyen’de de direniş
gösteremediler.
Kiryeveyn galibiyetinin ardından İskenderiye muhasara altına alındı. Güneyi Meyut gölü, kuzeyi Akdeniz ile çevrili olan şehrin batı tarafında ise Sa’ban kanalı bulunuyordu. Bu nedenle şehre sadece doğu ve güney tarafından taarruz etmek mümkündü, buralar da kalın surlarla çevrilmişti. Bu şartlar şehrin muhasarasını geciktirdi. Kuşatma esnasında İskenderiye kalesinde kapıcılık yapan İbn Bessâme adındaki bir şahıs Müslüman askerlere ulaşarak ailesi ve arazisi için emân verilmesi karşılığında, kalenin gizli kapısını kendilerine gösterebileceğini söyledi. Onun talebini kabul eden Amr, ordusuyla birlikte gösterilen kapıdan kaleye girerek fethi gerçekleştirdi. Üç ay süren kuşatma sonucunda Hicretin 21.yılı Recep ayında (Haziran M.642) tamamlanan fethin ardından Müslümanlar ile şehir halkı arasında Bâbilon anlaşmasına benzer hükümler taşıyan bir barış sözleşmesi imzalandı.
İskenderiye’yi ele geçiren Müslüman ordu daha sonra batıdaki Berka’ya yürüdü. Şehir halkı herhangi bir mukavemet göstermeden teslim oldu. Berka’nın fethi ile Trablusgarb yolu Araplara açılmış oldu. Amr b. el-Âs hiç bir mukavemet görmeden ilerleyerek Sürt ve Lebde gibi küçük yerleşim birimlerini itaat altına aldı.
Trablusgarb’a ulaşan Müslüman askerler şehri kuşattılar. Ancak bir ay geçmesine rağmen fetih gerçekleşmedi. Bu esnada Müslüman orduda bulunan Benî Müdlic kabilesine mensup bir grup asker
serinlemek niyetiyle sahile gittiklerinde deniz tarafında şehir surlarının olmadığını fark edince durumu komutanlarına bildirdiler.Amr, bir grup askerini uygun bir zamanda buradan kaleye girmeleri için görevlendirdi. Gizlice içeri sızan askerler kale kapılarını açarak ordunun geri kalan kısmının da şehre girmesini sağladılar. Kısa süren çarpışmalardan sonra halk teslim oldu. (H.22/M.642-643).Amr b. el-Âs Trablusgarb fethinin ardından halîfeye bir mektup yazarak, Kuzey Afrika’nın geri kalan kısmı için fethe çıkmak istediğini bildirdi. Fakat Hz. Ömer bu toprakların Müslümanlar için tehlikelerle dolu olduğunu ileri sürerek onun teklifini geri çevirdi.
Hz. Osman Dönemi
Kuzey Afrika’nın doğu kısmını teşkil eden Mısır, Hz. Ömer döneminde Amr b. el-Âs’ın idaresindeki ordular tarafından fethedilmişti. Hz. Osman, Hicretin 27. yılında (M.647) Amr’ı Mısır valiliğinden azlederek yerine Abdullah b. Sa‘d’ı tayin etti. Bu sebeple daha sonraki Kuzey Afrika fetihleriyle ilgili faaliyetler Abdullah
tarafından gerçekleştirilmiştir.
Yeni Mısır valisi göreve gelmesinin ardından Ifrikıye seferine çıktı. Müslüman ordu ilk önce bölgenin kapısı konumunda olan Trablusgarb’da karargâh kurdu. Bunun ardından Subeytula33 muhasara altına alındı. Fakat Müslümanlar burada güçlü bir direnişle karşılaştılar. Muhasaranın neticesiz kalması üzerine başkomutan halîfeden yardım talebinde bulundu. Hz. Osman bunun üzerine bölgeye Abdullah b. Zübeyr idaresinde takviye ordu birlikleri gönderdi. Gelen askerlerin de desteğiyle Subeytula Müslümanların kontrolüne geçti. Bunun ardından yakın yerleşim birimleri üzerine ordular gönderildi. Stratejik öneme sahip Kafsa zaptedildi. Nüfuzlu kabilelerden Eclem ile yıllık bir buçuk milyon dinar karşılığında barış yapıldı.
Abdullah b. Sa‘d’ın valiliği esnasında Bizanslılarla girişilen Kuzef Afrika hâkimiyeti mücadelesinde kara muharebelerinin yanı sıra Akdeniz’de de çarpışmalar gerçekleşti. Bunların en önemlisi Zâtü’s-Savâri savaşıdır. İmparator Herakleios, Arapların Ifrikıye’de ilerlemeleri üzerine onlara karşı büyük bir donanmayı harekete geçirdi. Abdullah b. Sa‘d düşmanı karşılamak üzere Akdeniz’e açıldı.Aynı anda Şam valisi Muaviye b. Ebû Süfyan da Mısır donanmasına destek vermek amacıyla Şam’dan harekete geçti. Hicretin 34. yılında (M.654) iki donanma Akdeniz’de karşı karşıya geldiler. Bir kaç gün devam eden çarpışmalar Müslümanların kesin galibiyetiyle neticelendi. Bu netice İslâm tarihinin en parlak deniz zaferlerinden biri
olarak tarihe geçmiş ve Müslümanlar için sonraki Kuzey Afrika fetihlerinin de önünü açmıştır.
Emevîler Dönemi
Hz. Ebû Bekir döneminde başlatılan, Hz. Ömer yönetiminde Bizans ve Sâsânî İmparatorluğu’nun hâkimiyet alanlarını içine alan,Hz. Osman zamanında da en geniş sınırlarına ulaşan İslâm fütûhâtı,
Hz. Osman’ın son dönemi ile Hz. Ali’nin halîfeliği esnasındaki iç çekişmeler sebebiyle sekteye uğramıştı.
Hz. Hasan’dan hilafeti devralarak Müslümanları tek bir yönetim altında birleştiren Emevîler devletinin kurucusu Muaviye, göreve gelmesiyle birlikte bir taraftan Hâricîler ve Hz. Ali destekçileri gibi yönetim muhalifleri ile mücadele ederken, diğer taraftan da fetih faaliyetlerini başlattı. Bu dönemde fetih hareketleri üç cephede gerçekleşti. Bunlardan ilki Anadolu ve Ermenistan topraklarıdır. İkinci hedef Horasan ve Sind coğrafyasıdır.Harekât düzenlenen üçüncü bölge ise Mısır ordusunun sorumluluğuna verilen Kuzey Afrika’dır.
Muaviye, Hz. Ali dönemindeki iç çekişmeler sebebiyle Müslümanların kontrolünden çıkmış bulunan bu bölgenin tekrar itaat altına alınmasına karar verdi. Bu amaçla daha önce Kuzey Afrika cephesinde savaş yapmış komutanlar görevlendirdi. Bunların başında Muaviye b. Hudeyc gelir. Onun ardından bu vazifeyi üstlenen Ukbe b. Nâfi H.42/M.662 ve H.43/M.663 yıllarında bölgede başarılı fetihler gerçekleştirdi. Ukbe’nin en önemli faaliyetlerinden biri de müstahkem bir askerî karargâh ihtiyacı sebebiyle (H. 50/M. 670) yılında Kayravan’ı inşa etmiş olmasıdır. Ayrıca onun komutanlığı sürecindeki kapsamlı bir İslâmlaşma faaliyetiyle Berberîlerin pek çoğu müslüman oldu. Bu sebeple Kuzey Afrika’da plânlı İslâmlaşmanın Muaviye döneminde başlatıldığını söylemek mümkündür.
Hicretin 50. (M.670) yılında Muaviye, Mısır ve Mağrib valiliğine Mesleme b. Muhalled’i tayin etti. Mesleme bölge komutanı Ukbe b.Nâfi’nin yerine Ebu’l-Muhâcir’i Kuzey Afrika ordularının başkomutanlığına getirdi.Bu dönemde Ebu’l-Muhâcir’den başka sabık Mısır valisi Muaviye b. Hudeyc, Hâlid el-Fehmî, Hassân b.Numan gibi komutanlar fetihlerde aktif görev üstlendiler. Muaviye döneminde Müslümanlar Afrika’da daha önce ele geçirilmiş ancak kontrolü kaybedilmiş olan pek çok beldenin yeniden itaat altına
alınmasını sağladılar. Ayrıca bu süreçte bazı beldeler de ilk kez Müslümanların hâkimiyetine girdi.
Adem Apak-Doç. Dr. U.Ü. İlahiyat Fakültesi
Kuzey Afrika Fetihlerinin Öncü Adımları: Mısır’ın Fethi
Hz. Ebû Bekir’in halifeliğinin ikinci yılında başlayan, Hz. Ömer döneminde ise büyük ölçüde tamamlanan Şam fetihlerinin ardından Hicretin 18. (M. 639) yılında Câbiye’ye gelen Hz. Ömer bölge komutanlarıyla bir görüşme yaptı. Burada Filistin ordusu komutanı Amr b. el-Âs burada Mısır’a sefer düzenlemek için halîfeden izin aldı.
Amr b. el-Âs’ın ordusu Ürdün ve Filistin topraklarından sonra Sina Yarımadası’nı da geçerek önce Ariş, ardından da Ferma’ya ulaştı. Kuzeyden Mısır’ın kapısı durumunda olan Ferma, kuşatmanın ardından ele geçirildi. (Muharrem H.19/Ocak M.640). İlerleyen ordu daha sonra Bülbeys’i fethetti. Amr b. el-Âs,Bülbeys fethinin tamamlanması akabinde Ümmü Düneyn’e hareket etti.
Nil kıyısında yer alan bu liman şehri, Rumların Mısır’daki üç askerî üssü olan Bâbilon, Nakyus ve İskenderiye’nin ortasında yer alıyordu. Kuzeydeki Nakyus ve İskenderiye’den güneyde yer alan Bâbilon’a yardımlar da buradan sevk ediliyordu. Amr b. el-Âs, bu sebeple beklenen hedef Bâbilon yerine Ümmü Düneyn’e yöneldi. Niyeti Rumların kuzey-güney bağlantısını keserek, Bâbilon’a yapılacak desteği engellemekti.
Müslümanların kuşatması kısa sürede netice vermeyince Amr b. el-Âs, Medine’den yardım istedi.
Gelen 4 bin kişilik ordunun desteğiyle şehir ele geçirildi. Hicretin 19. yılı Rabîulevvel ayında (M. Nisan 640) gerçekleşen bu fetihle Müslümanlar için Bâbilon’un yolu açılmış oldu. Ancak burada da çok ciddi bir direnişle karşılaşıldı. Durumdan haberdar edilen halîfe bölgeye yeniden takviye birlikler gönderdi. Medine’den gelen Zübeyr Avvâm komutasındaki askerler Bâbilon yakınındaki Aynu’şŞems’de asıl orduya katıldılar. Buradaki hazırlıkların ardından saldırı yeniden başlatıldı. Yaklaşık yedi ay süren muhasaranın ardından şehir fethedildi. Daha sonra yapılan görüşmelerin ardından Mısır halkıyla barış yapıldı.
Bâbilon’ın fethinden sonra Müslümanlar Doğu Roma’nın Konstantiniyye’den (İstanbul) sonra ikinci büyük şehri olan İskenderiye’yi hedef aldılar. Amr b. el-Âs, Hicretin 21. (M. 641-642)yılında Akdeniz sahiline doğru harekete geçti. Müslümanları İskenderiye yolunda durdurmak isteyen Bizanslılar, ilk önce Nakyus, ardından da Sultays mevkiinde mağlup olmaktan kurtulamadılar. Son olarak Kiryeveyen’de de direniş
gösteremediler.
Kiryeveyn galibiyetinin ardından İskenderiye muhasara altına alındı. Güneyi Meyut gölü, kuzeyi Akdeniz ile çevrili olan şehrin batı tarafında ise Sa’ban kanalı bulunuyordu. Bu nedenle şehre sadece doğu ve güney tarafından taarruz etmek mümkündü, buralar da kalın surlarla çevrilmişti. Bu şartlar şehrin muhasarasını geciktirdi. Kuşatma esnasında İskenderiye kalesinde kapıcılık yapan İbn Bessâme adındaki bir şahıs Müslüman askerlere ulaşarak ailesi ve arazisi için emân verilmesi karşılığında, kalenin gizli kapısını kendilerine gösterebileceğini söyledi. Onun talebini kabul eden Amr, ordusuyla birlikte gösterilen kapıdan kaleye girerek fethi gerçekleştirdi. Üç ay süren kuşatma sonucunda Hicretin 21.yılı Recep ayında (Haziran M.642) tamamlanan fethin ardından Müslümanlar ile şehir halkı arasında Bâbilon anlaşmasına benzer hükümler taşıyan bir barış sözleşmesi imzalandı.
İskenderiye’yi ele geçiren Müslüman ordu daha sonra batıdaki Berka’ya yürüdü. Şehir halkı herhangi bir mukavemet göstermeden teslim oldu. Berka’nın fethi ile Trablusgarb yolu Araplara açılmış oldu. Amr b. el-Âs hiç bir mukavemet görmeden ilerleyerek Sürt ve Lebde gibi küçük yerleşim birimlerini itaat altına aldı.
Trablusgarb’a ulaşan Müslüman askerler şehri kuşattılar. Ancak bir ay geçmesine rağmen fetih gerçekleşmedi. Bu esnada Müslüman orduda bulunan Benî Müdlic kabilesine mensup bir grup asker
serinlemek niyetiyle sahile gittiklerinde deniz tarafında şehir surlarının olmadığını fark edince durumu komutanlarına bildirdiler.Amr, bir grup askerini uygun bir zamanda buradan kaleye girmeleri için görevlendirdi. Gizlice içeri sızan askerler kale kapılarını açarak ordunun geri kalan kısmının da şehre girmesini sağladılar. Kısa süren çarpışmalardan sonra halk teslim oldu. (H.22/M.642-643).Amr b. el-Âs Trablusgarb fethinin ardından halîfeye bir mektup yazarak, Kuzey Afrika’nın geri kalan kısmı için fethe çıkmak istediğini bildirdi. Fakat Hz. Ömer bu toprakların Müslümanlar için tehlikelerle dolu olduğunu ileri sürerek onun teklifini geri çevirdi.
Hz. Osman Dönemi
Kuzey Afrika’nın doğu kısmını teşkil eden Mısır, Hz. Ömer döneminde Amr b. el-Âs’ın idaresindeki ordular tarafından fethedilmişti. Hz. Osman, Hicretin 27. yılında (M.647) Amr’ı Mısır valiliğinden azlederek yerine Abdullah b. Sa‘d’ı tayin etti. Bu sebeple daha sonraki Kuzey Afrika fetihleriyle ilgili faaliyetler Abdullah
tarafından gerçekleştirilmiştir.
Yeni Mısır valisi göreve gelmesinin ardından Ifrikıye seferine çıktı. Müslüman ordu ilk önce bölgenin kapısı konumunda olan Trablusgarb’da karargâh kurdu. Bunun ardından Subeytula33 muhasara altına alındı. Fakat Müslümanlar burada güçlü bir direnişle karşılaştılar. Muhasaranın neticesiz kalması üzerine başkomutan halîfeden yardım talebinde bulundu. Hz. Osman bunun üzerine bölgeye Abdullah b. Zübeyr idaresinde takviye ordu birlikleri gönderdi. Gelen askerlerin de desteğiyle Subeytula Müslümanların kontrolüne geçti. Bunun ardından yakın yerleşim birimleri üzerine ordular gönderildi. Stratejik öneme sahip Kafsa zaptedildi. Nüfuzlu kabilelerden Eclem ile yıllık bir buçuk milyon dinar karşılığında barış yapıldı.
Abdullah b. Sa‘d’ın valiliği esnasında Bizanslılarla girişilen Kuzef Afrika hâkimiyeti mücadelesinde kara muharebelerinin yanı sıra Akdeniz’de de çarpışmalar gerçekleşti. Bunların en önemlisi Zâtü’s-Savâri savaşıdır. İmparator Herakleios, Arapların Ifrikıye’de ilerlemeleri üzerine onlara karşı büyük bir donanmayı harekete geçirdi. Abdullah b. Sa‘d düşmanı karşılamak üzere Akdeniz’e açıldı.Aynı anda Şam valisi Muaviye b. Ebû Süfyan da Mısır donanmasına destek vermek amacıyla Şam’dan harekete geçti. Hicretin 34. yılında (M.654) iki donanma Akdeniz’de karşı karşıya geldiler. Bir kaç gün devam eden çarpışmalar Müslümanların kesin galibiyetiyle neticelendi. Bu netice İslâm tarihinin en parlak deniz zaferlerinden biri
olarak tarihe geçmiş ve Müslümanlar için sonraki Kuzey Afrika fetihlerinin de önünü açmıştır.
Emevîler Dönemi
Hz. Ebû Bekir döneminde başlatılan, Hz. Ömer yönetiminde Bizans ve Sâsânî İmparatorluğu’nun hâkimiyet alanlarını içine alan,Hz. Osman zamanında da en geniş sınırlarına ulaşan İslâm fütûhâtı,
Hz. Osman’ın son dönemi ile Hz. Ali’nin halîfeliği esnasındaki iç çekişmeler sebebiyle sekteye uğramıştı.
Hz. Hasan’dan hilafeti devralarak Müslümanları tek bir yönetim altında birleştiren Emevîler devletinin kurucusu Muaviye, göreve gelmesiyle birlikte bir taraftan Hâricîler ve Hz. Ali destekçileri gibi yönetim muhalifleri ile mücadele ederken, diğer taraftan da fetih faaliyetlerini başlattı. Bu dönemde fetih hareketleri üç cephede gerçekleşti. Bunlardan ilki Anadolu ve Ermenistan topraklarıdır. İkinci hedef Horasan ve Sind coğrafyasıdır.Harekât düzenlenen üçüncü bölge ise Mısır ordusunun sorumluluğuna verilen Kuzey Afrika’dır.
Muaviye, Hz. Ali dönemindeki iç çekişmeler sebebiyle Müslümanların kontrolünden çıkmış bulunan bu bölgenin tekrar itaat altına alınmasına karar verdi. Bu amaçla daha önce Kuzey Afrika cephesinde savaş yapmış komutanlar görevlendirdi. Bunların başında Muaviye b. Hudeyc gelir. Onun ardından bu vazifeyi üstlenen Ukbe b. Nâfi H.42/M.662 ve H.43/M.663 yıllarında bölgede başarılı fetihler gerçekleştirdi. Ukbe’nin en önemli faaliyetlerinden biri de müstahkem bir askerî karargâh ihtiyacı sebebiyle (H. 50/M. 670) yılında Kayravan’ı inşa etmiş olmasıdır. Ayrıca onun komutanlığı sürecindeki kapsamlı bir İslâmlaşma faaliyetiyle Berberîlerin pek çoğu müslüman oldu. Bu sebeple Kuzey Afrika’da plânlı İslâmlaşmanın Muaviye döneminde başlatıldığını söylemek mümkündür.
Hicretin 50. (M.670) yılında Muaviye, Mısır ve Mağrib valiliğine Mesleme b. Muhalled’i tayin etti. Mesleme bölge komutanı Ukbe b.Nâfi’nin yerine Ebu’l-Muhâcir’i Kuzey Afrika ordularının başkomutanlığına getirdi.Bu dönemde Ebu’l-Muhâcir’den başka sabık Mısır valisi Muaviye b. Hudeyc, Hâlid el-Fehmî, Hassân b.Numan gibi komutanlar fetihlerde aktif görev üstlendiler. Muaviye döneminde Müslümanlar Afrika’da daha önce ele geçirilmiş ancak kontrolü kaybedilmiş olan pek çok beldenin yeniden itaat altına
alınmasını sağladılar. Ayrıca bu süreçte bazı beldeler de ilk kez Müslümanların hâkimiyetine girdi.
Son düzenleme: