raltar
Super Moderator
"OSMANLI DEVLETİNDE MUKATAA SİSTEMİ VE UYGULANMASI
Bütün dünya tarihi boyunca kurulmuş olan devletlerde,günümüzde de olduğu gibi, en önemli sorun ekonomik sorunlardır. Ekonomik sorunlar içerisinde de devlet hazinesinin en önemli gelir kaynağı olan vergi toplama sorunudur. Devlet adamları vergi kaçakçılığını önlemek ve adil ve köklü bir vergi sistemi gerçekleştirmek için yoğun olarak çalışmışlar ve bu tür sorunları aşmaya uğraşmışlardır. Osmanlı Devleti de bu tür sorunların ortaya çıkmasını engellemek için çeşitli devirlerde değişik usuller uygulamışlardır. Bunlardan birisi de hazineye nakit girdisi yapmak ve vergi kaçaklarını engellemek amacıyla geliştirilmiş olan mukataa sistemdir.
Mukataa ve Uygulanması
Kelime anlamı kesişmek, birbirinden kesilmek demek olan mukataa, Osmanlılar’da değişik anlamlara gelmekle beraber, ekonomik bir terim olarak; devlete ait bir gelirin yıllık, peşin para karşılığında kiralanmasını ifade eder . Mukataaların gelirleri hiç kimseye dirlik olarak verilmez, geliri doğrudan divân-ı hümâyûna aktarılırdı . Mirî arazi sisteminin uygulandığı her yerde bu şekilde devletin nakit para ihtiyacını karşılamak için, mukataa usulüne başvurulmuştur. Bu sistem Emeviler devrinden itibaren uygulanmaya başlamıştır. Selçuklu Devleti’nde de bu sistem uygulanmıştır.
Mukataa usulü, Osmanlı Devleti’nin vergi toplama biçimlerinden birisini oluşturur. Bütçeleri oluşturan gelir kaynakları çoğunlukla cizye,avarız ve mukataa gelirleridir. Bunlar, devlete ait işletmelerin tekel haline getirilip, işletme ve üretim hakkının verildiği ve günümüzdeki kamu iktisadi teşekküllerine benzeyen tesislerdir . Mukataa sistemi tamamıyla ayrı bir sistemi simgelemektedir. Mukataa, hukukî bakımdan bir kiralama olup, karşılıklı olarak antlaşma ile miktarı belli olmaktadır . Mukataalar açık artırma, yani müzayede,ile belirlenmiş olup, en çok parayı teklif etmenin yanında, nakit olarak ödenecek miktar da kiraya verilmesi sırasında önemlidir. Mukataanın iltizam süresi üç yıl olarak belirlenmiştir .
Mukataalar, maden, tuzla, darphâne, gümrük, sipah, silahdâr gibi alanlarda gelir getirirdi. Mukataaların idaresinde uygulanan usuller şu şekillerde belirlenmiştir:
Birincisi; mukataanın devlet tarafından tayin edilen ve devletten maaş alan memurlar tarafından idare edilen şekildir. Burada görevli olan memura emin, bu idare şekline ise, emanetle idare adı verilirdi. Ayrıca mukataanın gelirini belirlemek amacıyla da bu yola başvurulmuştur.
İkinci olarak; iltizam yolu ile mukataaların idare edilmesidir. Bu yolla yapılan idareye de iltizamla idare adı verilmiştir. İltizamlar yukarıda kısaca belirtildiği gibi, üç yıl süreli olup, gerektiği taktirde altı, dokuz hatta on iki yıla kadar varan sürelerde uzatılır veya daha çok para teklif eden çıkması veya anlaşma koşullarını mükellefin sağlayamaması durumunda devlet tarafından antlaşma feshedilebilirdi . Bir mültezimin birden çok mukataayı alması ya da birden fazla kişinin ortak olarak bir mukataayı alması kanunî olarak olanaklıydı. İltizam sistemi Fatih Sultan Mehmet zamanında (1451-1481) sistemli bir hale getirilmiştir . Bu sistem sayesinde devlet, çok külfetli ve masraflı bir iş olan vergi toplama işini malî bir bürokrasiye gerek kalmadan halletmiş olurdu8.
Mukataaların idaresinde kullanılan üçüncü bir yol ise; malikânelerdir. Malikâneler, bütün bir yaşam süresince verilmiş olan iltizamlardır. Mukataalar yeni gelir kaynaklarına ihtiyaç duyulması sonucu geliştirilmiş bir sistemdir ve bu sistem XVI. yüzyıl sonu ve XVII. yüzyıl başlarından itibaren, Anadolu’da baş gösteren Celâli ayaklanmaları sonucu Anadolu’nun doğusu, güneydoğusu ve Suriye’de uygulanmaya başlanmıştır. Malikâne olan mukataalar sahiplerinin ölümünden sonra mahlûl olur, yeniden müzayedeye (açık artırmaya) çıkarılırdı.
SONUÇ
Osmanlılar mukataa sistemi sayesinde bir çok malî sorunu veya savaşlar sırasında oluşan ya da oluşacak olan nakit para sıkıntısını etkisiz kılmak istemişler ve bunda da başarılı olmuşlardır. Çünkü mukataa olarak verilen yerlerden parayı alan devlet, bir daha vergi toplama işine karışmıyordu. Bu işi mukataayı alan kişi veya kişiler yapıyor, zarar etmemek için de vergi mükellefi olan kişilerin vergi kaçırmasını engellemek için sıkı bir kontrol mekanizması kuruyordu. Dolayısıyla devletin bu işler için ayrıca bir masraf yapmasına gerek kalmıyordu. Tanzimat’a kadar devam eden bu sistem ayanların ortaya çıkmasında etkili olmuştur.
Alıntı
Bütün dünya tarihi boyunca kurulmuş olan devletlerde,günümüzde de olduğu gibi, en önemli sorun ekonomik sorunlardır. Ekonomik sorunlar içerisinde de devlet hazinesinin en önemli gelir kaynağı olan vergi toplama sorunudur. Devlet adamları vergi kaçakçılığını önlemek ve adil ve köklü bir vergi sistemi gerçekleştirmek için yoğun olarak çalışmışlar ve bu tür sorunları aşmaya uğraşmışlardır. Osmanlı Devleti de bu tür sorunların ortaya çıkmasını engellemek için çeşitli devirlerde değişik usuller uygulamışlardır. Bunlardan birisi de hazineye nakit girdisi yapmak ve vergi kaçaklarını engellemek amacıyla geliştirilmiş olan mukataa sistemdir.
Mukataa ve Uygulanması
Kelime anlamı kesişmek, birbirinden kesilmek demek olan mukataa, Osmanlılar’da değişik anlamlara gelmekle beraber, ekonomik bir terim olarak; devlete ait bir gelirin yıllık, peşin para karşılığında kiralanmasını ifade eder . Mukataaların gelirleri hiç kimseye dirlik olarak verilmez, geliri doğrudan divân-ı hümâyûna aktarılırdı . Mirî arazi sisteminin uygulandığı her yerde bu şekilde devletin nakit para ihtiyacını karşılamak için, mukataa usulüne başvurulmuştur. Bu sistem Emeviler devrinden itibaren uygulanmaya başlamıştır. Selçuklu Devleti’nde de bu sistem uygulanmıştır.
Mukataa usulü, Osmanlı Devleti’nin vergi toplama biçimlerinden birisini oluşturur. Bütçeleri oluşturan gelir kaynakları çoğunlukla cizye,avarız ve mukataa gelirleridir. Bunlar, devlete ait işletmelerin tekel haline getirilip, işletme ve üretim hakkının verildiği ve günümüzdeki kamu iktisadi teşekküllerine benzeyen tesislerdir . Mukataa sistemi tamamıyla ayrı bir sistemi simgelemektedir. Mukataa, hukukî bakımdan bir kiralama olup, karşılıklı olarak antlaşma ile miktarı belli olmaktadır . Mukataalar açık artırma, yani müzayede,ile belirlenmiş olup, en çok parayı teklif etmenin yanında, nakit olarak ödenecek miktar da kiraya verilmesi sırasında önemlidir. Mukataanın iltizam süresi üç yıl olarak belirlenmiştir .
Mukataalar, maden, tuzla, darphâne, gümrük, sipah, silahdâr gibi alanlarda gelir getirirdi. Mukataaların idaresinde uygulanan usuller şu şekillerde belirlenmiştir:
Birincisi; mukataanın devlet tarafından tayin edilen ve devletten maaş alan memurlar tarafından idare edilen şekildir. Burada görevli olan memura emin, bu idare şekline ise, emanetle idare adı verilirdi. Ayrıca mukataanın gelirini belirlemek amacıyla da bu yola başvurulmuştur.
İkinci olarak; iltizam yolu ile mukataaların idare edilmesidir. Bu yolla yapılan idareye de iltizamla idare adı verilmiştir. İltizamlar yukarıda kısaca belirtildiği gibi, üç yıl süreli olup, gerektiği taktirde altı, dokuz hatta on iki yıla kadar varan sürelerde uzatılır veya daha çok para teklif eden çıkması veya anlaşma koşullarını mükellefin sağlayamaması durumunda devlet tarafından antlaşma feshedilebilirdi . Bir mültezimin birden çok mukataayı alması ya da birden fazla kişinin ortak olarak bir mukataayı alması kanunî olarak olanaklıydı. İltizam sistemi Fatih Sultan Mehmet zamanında (1451-1481) sistemli bir hale getirilmiştir . Bu sistem sayesinde devlet, çok külfetli ve masraflı bir iş olan vergi toplama işini malî bir bürokrasiye gerek kalmadan halletmiş olurdu8.
Mukataaların idaresinde kullanılan üçüncü bir yol ise; malikânelerdir. Malikâneler, bütün bir yaşam süresince verilmiş olan iltizamlardır. Mukataalar yeni gelir kaynaklarına ihtiyaç duyulması sonucu geliştirilmiş bir sistemdir ve bu sistem XVI. yüzyıl sonu ve XVII. yüzyıl başlarından itibaren, Anadolu’da baş gösteren Celâli ayaklanmaları sonucu Anadolu’nun doğusu, güneydoğusu ve Suriye’de uygulanmaya başlanmıştır. Malikâne olan mukataalar sahiplerinin ölümünden sonra mahlûl olur, yeniden müzayedeye (açık artırmaya) çıkarılırdı.
SONUÇ
Osmanlılar mukataa sistemi sayesinde bir çok malî sorunu veya savaşlar sırasında oluşan ya da oluşacak olan nakit para sıkıntısını etkisiz kılmak istemişler ve bunda da başarılı olmuşlardır. Çünkü mukataa olarak verilen yerlerden parayı alan devlet, bir daha vergi toplama işine karışmıyordu. Bu işi mukataayı alan kişi veya kişiler yapıyor, zarar etmemek için de vergi mükellefi olan kişilerin vergi kaçırmasını engellemek için sıkı bir kontrol mekanizması kuruyordu. Dolayısıyla devletin bu işler için ayrıca bir masraf yapmasına gerek kalmıyordu. Tanzimat’a kadar devam eden bu sistem ayanların ortaya çıkmasında etkili olmuştur.
Alıntı