2. Meşrutiyet'in ilanından sonra, Osmanlı Devleti ile yabancı devletler arasındaki ilişkilerde meydana gelen gelişmeler içerisinde savaşla sonuçlanan ilk büyük olay, Osmanlı-İtalya Savaşı oldu. Bu savaş, her şeyden önce İtalya'nın sömürgecilik politikasının ve Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu bunalımların bir sonucuydu.
İtalya, 19. yüzyılın ikinci yarısında, Almanya gibi siyasal birliğini kurarak güçlü bir devlet durumuna gelmişti. Dünya üzerindeki zengin sömürgeler, güçlü emperyalist devletlerce paylaşıldığından, İtalya ancak zayıf devletlerin elindeki toprak parçalarını alarak hedefine ulaşabilirdi.
Ülkesine çok yakın olan Trablusgarp, Osmanlı Devleti'nin Afrika'da kalan son toprağı idi. Trablusgarp yoluyla, Afrika'nın ortalarına kadar inebileceğini hesaplayan İtalya, Rusya ile yaptığı Racconigi Antlaşması'yla (1909), onun da desteğini sağlamıştı.
İtalya, Rusya'dan başka diğer devletlerin de desteğini sağlamıştı. İtalya; Trablusgarp ve Bingazi'nin uygarlık bakımından geri bırakıldığı, burada yaşayan İtalyanlara kötü davranıldığını bahane ederek, 28 Eylül 1911'de bu bölgeyi işgale başladı. İtalyanlar Trablusgarp, Tobruk, Derne ve Bingazi'ye asker çıkardılar.
İngiltere, Kuzey Afrika'daki bu önemli işgal hareketine kayıtsız kalmış, hatta destek bile olmuştur. Çünkü Akdeniz'de Fransa'ya karşı İtalya'yı bir denge unsuru olarak kullanmak istiyordu. İngiltere, Fransa'nın yerleşmiş olduğu Cezayir ve Tunus arasında, bir tampon bölgenin kurulmasından yanaydı.
Osmanlı Devleti, işgal karşısında, büyük devletlerden arabuluculuk yapmalarını ve savaşı durdurmalarını istemişti. Devletler, savaş karşısında tarafsız kalacaklarını ilan edince Osmanlı Devleti, İtalya ile karşı karşıya kaldı.
Osmanlı Devleti'nin işgal karşısında Trablusgarp'ta çok az askeri vardı. Makedonya, Arnavutluk ve diğer yerlerde meydana gelen isyanlar dolayısıyla Osmanlı Hükümeti, savaş için hazırlıkları tamamlayamamıştı. İngiltere'nin de Mısır'da tarafsızlığı ilan etmesi ile karadan bağlantı da kesilmiş oldu. Osmanlı'da deniz gücü de yetersiz olunca, denizden yardım ümidi de sona erdi.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen, İstanbul'da bulunan bazı kurmay subaylar, zor şartlar altında Trablusgarp'a ulaştılar. Mustafa Kemal ve Enver Paşa gibi komutanlar, halkı İtalyanlar'a karşı örgütleyerek iyi bir savunma cephesi oluşturmuşlardı. İtalya bu savunma karşısında güç duruma düşmüştü.
Osmanlı Hükümeti'nin İtalya'ya uyguladığı ekonomik ambargo da İtalya'da önemli etkiler meydana getirdi. İtalya, kesin bir başarı sağlayamayınca, Akdeniz'e yönelerek, 17 Mayıs 1912'de Oniki Ada'yı işgal etmişti.
Osmanlı Devleti'nin bu tarihlerdeki durumu da iyi değildi. İsyanlar artmış, hükümet bunalımı meydana gelmiş, parti çekişmeleri başlamıştı. Osmanlı'nın dış politikadaki yalnızlığı sürüyordu. Bu durumdan yararlanan Balkan Devletleri, Osmanlı Devleti'ne karşı savaş hazırlığına girişmişlerdi. Balkanlardaki bu durum, Osmanlı Devleti'ni İtalya ile barış yapmaya zorlamıştı.
Uşi Antlaşması (18 Ekim 1912)
Osmanlı Devleti, Trablusgarp ve Bingazi'yi boşaltacak.
İtalya, Oniki Ada'yı Osmanlı Devleti'ne geri verecek, ancak Balkan Savaşı bitinceye kadar Yunan işgaline karşı İtalya'nın elinde geçici olarak bulunacak.
Trablusgarp'ta Naip adıyla bir temsilci, Padişah adına bulunacak.
İtalya, kapitülasyonların kaldırılmasında, Osmanlı Devleti'ne yardım edecek.
Uşi Antlaşması'yla, Osmanlı-İtalya Savaşı sona ermiş oldu. Kuzey Afrika'daki son toprak parçamız da kaybedilmiştir. Kuzey Afrika'daki kayıp, sırası şöyledir: Cezayir (1930 Fransa), Tunus (1881 Fransa), Mısır (1882 İngiltere).
Ege Adaları'nın bir kısmına, dolayısıyla Ege Denizi'ne ve Anadolu Kıyılarına büyük bir devlet, geçici olarak da olsa yerleşmiştir. Oniki Ada, elimizden fiilen çıkmış, İtalyanlar, Ege Denizi'ne yerleşmişlerdir.
Kuzey Afrika'da, İtalyan sömürgeciliği başlamış, Doğu Akdeniz'de güçler dengesi bozulmuş, böylece İtalya, etkisi olan bir devlet haline gelmiştir.
Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu durum ortaya çıkmış, topraklarını koruyamayacağı bir kez daha anlaşılmış, Balkan Savaşı'nın başlamasına cesaret vermiştir.
İtalya, 19. yüzyılın ikinci yarısında, Almanya gibi siyasal birliğini kurarak güçlü bir devlet durumuna gelmişti. Dünya üzerindeki zengin sömürgeler, güçlü emperyalist devletlerce paylaşıldığından, İtalya ancak zayıf devletlerin elindeki toprak parçalarını alarak hedefine ulaşabilirdi.
Ülkesine çok yakın olan Trablusgarp, Osmanlı Devleti'nin Afrika'da kalan son toprağı idi. Trablusgarp yoluyla, Afrika'nın ortalarına kadar inebileceğini hesaplayan İtalya, Rusya ile yaptığı Racconigi Antlaşması'yla (1909), onun da desteğini sağlamıştı.
İtalya, Rusya'dan başka diğer devletlerin de desteğini sağlamıştı. İtalya; Trablusgarp ve Bingazi'nin uygarlık bakımından geri bırakıldığı, burada yaşayan İtalyanlara kötü davranıldığını bahane ederek, 28 Eylül 1911'de bu bölgeyi işgale başladı. İtalyanlar Trablusgarp, Tobruk, Derne ve Bingazi'ye asker çıkardılar.
İngiltere, Kuzey Afrika'daki bu önemli işgal hareketine kayıtsız kalmış, hatta destek bile olmuştur. Çünkü Akdeniz'de Fransa'ya karşı İtalya'yı bir denge unsuru olarak kullanmak istiyordu. İngiltere, Fransa'nın yerleşmiş olduğu Cezayir ve Tunus arasında, bir tampon bölgenin kurulmasından yanaydı.
Osmanlı Devleti, işgal karşısında, büyük devletlerden arabuluculuk yapmalarını ve savaşı durdurmalarını istemişti. Devletler, savaş karşısında tarafsız kalacaklarını ilan edince Osmanlı Devleti, İtalya ile karşı karşıya kaldı.
Osmanlı Devleti'nin işgal karşısında Trablusgarp'ta çok az askeri vardı. Makedonya, Arnavutluk ve diğer yerlerde meydana gelen isyanlar dolayısıyla Osmanlı Hükümeti, savaş için hazırlıkları tamamlayamamıştı. İngiltere'nin de Mısır'da tarafsızlığı ilan etmesi ile karadan bağlantı da kesilmiş oldu. Osmanlı'da deniz gücü de yetersiz olunca, denizden yardım ümidi de sona erdi.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen, İstanbul'da bulunan bazı kurmay subaylar, zor şartlar altında Trablusgarp'a ulaştılar. Mustafa Kemal ve Enver Paşa gibi komutanlar, halkı İtalyanlar'a karşı örgütleyerek iyi bir savunma cephesi oluşturmuşlardı. İtalya bu savunma karşısında güç duruma düşmüştü.
Osmanlı Hükümeti'nin İtalya'ya uyguladığı ekonomik ambargo da İtalya'da önemli etkiler meydana getirdi. İtalya, kesin bir başarı sağlayamayınca, Akdeniz'e yönelerek, 17 Mayıs 1912'de Oniki Ada'yı işgal etmişti.
Osmanlı Devleti'nin bu tarihlerdeki durumu da iyi değildi. İsyanlar artmış, hükümet bunalımı meydana gelmiş, parti çekişmeleri başlamıştı. Osmanlı'nın dış politikadaki yalnızlığı sürüyordu. Bu durumdan yararlanan Balkan Devletleri, Osmanlı Devleti'ne karşı savaş hazırlığına girişmişlerdi. Balkanlardaki bu durum, Osmanlı Devleti'ni İtalya ile barış yapmaya zorlamıştı.
Uşi Antlaşması (18 Ekim 1912)
Osmanlı Devleti, Trablusgarp ve Bingazi'yi boşaltacak.
İtalya, Oniki Ada'yı Osmanlı Devleti'ne geri verecek, ancak Balkan Savaşı bitinceye kadar Yunan işgaline karşı İtalya'nın elinde geçici olarak bulunacak.
Trablusgarp'ta Naip adıyla bir temsilci, Padişah adına bulunacak.
İtalya, kapitülasyonların kaldırılmasında, Osmanlı Devleti'ne yardım edecek.
Uşi Antlaşması'yla, Osmanlı-İtalya Savaşı sona ermiş oldu. Kuzey Afrika'daki son toprak parçamız da kaybedilmiştir. Kuzey Afrika'daki kayıp, sırası şöyledir: Cezayir (1930 Fransa), Tunus (1881 Fransa), Mısır (1882 İngiltere).
Ege Adaları'nın bir kısmına, dolayısıyla Ege Denizi'ne ve Anadolu Kıyılarına büyük bir devlet, geçici olarak da olsa yerleşmiştir. Oniki Ada, elimizden fiilen çıkmış, İtalyanlar, Ege Denizi'ne yerleşmişlerdir.
Kuzey Afrika'da, İtalyan sömürgeciliği başlamış, Doğu Akdeniz'de güçler dengesi bozulmuş, böylece İtalya, etkisi olan bir devlet haline gelmiştir.
Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu durum ortaya çıkmış, topraklarını koruyamayacağı bir kez daha anlaşılmış, Balkan Savaşı'nın başlamasına cesaret vermiştir.