Türkler Anadolu'ya 1071'de girmedi mi?

umuro Çevrimdışı

umuro

Super Moderator
Bize hep "Türkler Anadolu'ya Malazgirt Zaferi'yle girdi" diye öğretildi. Ama arkeoloji böyle söylemiyor. İşte gerçekler...
Prof. Dr. Ekrem Memiş, Türkler'in Anadolu'ya Malazgirt Zaferi'yle girdiği ve bu zaferle Anadolu'nun 1071'de el değiştirdiği iddiasını çürüttü.

Arkeolojik buluntular ve bilgi, belgeler Anadolu'ya 1071 Malazgirt Zaferi'yle girilmediğini ortaya çıkardı. Anadolu'ya Malazgirt Zaferi'yle girildiği yanlışını düzeltmeye çalışan Afyon Kocatepe Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ekrem Memiş, "Anadolu Türkler'in ikinci yurdu değildir. Anadolu Türkler'in anayurdudur. Anadolu'da bundan 8 bin yıl önce de Türk devletinin varlığı belgelerle kendini gösteriyor. Bu yanlış öğrencilere öğretiliyor" dedi.

ÇİVİ YAZILI METİNDEKİ TÜRK KRALI

Bugün Gazetesi'nin haberine göre; Memiş, tezini belgelere dayanarak şöyle anlattı: "Elimizdeki metinler M.Ö.2 bin 200'lere ait bir olayı anlatıyor. Akat Kralı Mezapotamya'dan gelmiş. Fırat nehrini geçmiş ve Anadolu'ya geçmiş. Anadolu'da o zaman küçük küçük şehir devletleri var. Bu küçük şehir devletlerinden 17'si Hatti Kralı Pampa'nın önderliğinde bir araya gelmişler ve Akat Kralı'na karşı vatanlarını korumak için mücadele etmişler.

Bu 17 kraldan biri de çivi yazılı metnin 15. satırında geçen Türki Kralı İlşu-Nail'di. Burada geçen Türki kelimesinin Türk olduğuna şüphe yok. 2 bin yıl da buradan koyduğumuzda 4 bin 250 yıl önce Anadolu'da Türk kavmi olduğu gerçeği karşımıza çıkıyor."

8 BİN YILLIK GEÇMİŞİ VAR

Memiş, bu Türk krallığının da Hurri isimli bir kavimden geldiğini belirterek, bu kavmin M.Ö. 3. binde yaşadığını ve dillerinin Türkçe ile aynı dil grubuna girdiğini söyledi. Türki krallığını oluşturan grubun bu kavimden geldiğini ileri süren Memiş, çok geriye gidildiğinde kavmin soyunun 6 binlere dayandığını anlattı. Memiş, “2 bin de milattan sonraki dönemi eklediğinde 8 bin yıllık geçmiş ortaya çıkıyor" dedi.

KÜLTÜRLERDE KOPUKLUK YOK

Yazılı metinlerden Hurriler’in geçmişlerinin 3. bine gittiğini kaydeden Ekrem Memiş, “Fakat işin bir de arkeolojik boyutu var. O günden bu güne gelen bir 3 kültür var. İlki neolitik köy kültürü. Onu takip eden 5 binlerde kalkolitik kültür var. Köylerin yerini şehirlere terk ettiği dönem. 3. dönem ise eski tunç çağı. Şehir kültürünün tamamen oluştuğu dönem. Bu üç kültür arasında hiçbir kopukluk yok. Bu kopukluğun oluşmaması kavmin değişmediğine işaret ediyor” dedi.

TÜRK ADINI TAŞIYAN iLK DEVLET: TURKiLER

Ekrem Memiş, Huriler'in Anadolu'nun doğu bölgelerinde yaşayan en eski sahiplerinden biri olduğunu ve Anadolu'nun Türkün ikinci vatanı olmadığı, hatta anayurdu olduğunu söyledi. Göktürk Devleti'nin de ilk Türk adını taşıyan devlet olduğu tezini de çürüten Memiş, Hureler'in devamı olan ve M.Ö. binlerde yaşayan Türki Krallığı'nın Türk adını taşıyan ilk devlet olduğunun altını çizdi.

YETKİLİLER KULAK VERSİN

"Türk tarihini Hunlar'la başlatıyoruz. Hunlar Orta Asya'da büyük bir devlet kurmuşlar ama ilk değiller. Yetkililerin bu serzenişe kulak vermesi gerek. Çocuklarımıza yanlış bilgiler veriyoruz. Biz buralara sonradan gelmedik. Hep vardık. Bu toprakların o tarihlerden bu yana bizim olduğu gerçeğini görmezlikten gelemeyiz. Ders müfredatlarına bunlar işlenmeli" diyen Memiş, yeni araştırmaları gözden geçirmek gerektiğini belirtti.

kaynak:memurlar net.
 
T Çevrimdışı

telleyay

New member
Ynt: Türkler Anadolu'ya 1071'de girmedi mi?

Bu konuda sayın Servet Somuncuoğlu'nun ''karlı dağlardaki sır'' belgeselinin ve kitaplarının tarihimize ışık tutan ve bizi heyecanlandıran gayretinin görülmesi gerektiğini(ki bu tezi ilk kez kendisi dillendirmiştir ) bu değerli insanların takip edilmesini, desteklenmesini yürekten diliyorum.Tarihimizi başkalarının ellerinden alıp artık bizim yazma vaktimizin geldiğini düşünüyor ve Sayın Servet Somuncuoğlu'na ve bu hususta çalışan herkese Yaradan'ın güç vermesini temenni ediyorum.
 
Y Çevrimdışı

YuSuFiSL@M

New member
Ynt: Türkler Anadolu'ya 1071'de girmedi mi?

Hz. Adem'i de Türk yapsınlar tam olsun. Bence bunlara gerek yok. Marmara Üniversitesinde öğretim görevlisi bir hoca şöyle demişti; "Utanmasak Hz. Adem'i de Türk yapacağız"
Ben buna başlangıçta gülüp geçmiştim. Şimdi bu tip yazıları gördükçe ne demek istediğini anlıyorum...
 
A Çevrimdışı

abdullahkarataş

New member
Ynt: Türkler Anadolu'ya 1071'de girmedi mi?

Çok iddiala var bunun üzerine fakat çok araştırmak lazım.Ayrıca o kadar yıl öncesine nasıl uzanılabiliyor?Bu yazıya göre Hititler,Lidyalılar,Frigler gibi Türkiye'de kurulan medeniyetler Ön Türkler Sayılıyor.Zaten biraz daha ötesine gidersek Hz. Adem'i bulacağız...
::)
 
T Çevrimdışı

telleyay

New member
Ynt: Türkler Anadolu'ya 1071'de girmedi mi?

TAŞ ANLADI, BİR SİZ ANLAMADINIZ / Hüseyin MÜMTAZ

Yazımızı, yazgımızı taşlara yazdık, taşlara kazıdık, o bile anladı siz anlamadınız..
Bir siz anlamadınız..

Siz kimlersiniz, kimlerdensiniz Allah Aşkına?
Ne kadar mebzul miktarda imişsiniz, ne kadar “teferruat”mışsınız…
Ne kadar çokmuşsunuz..
Kaç kişisiniz, kaç paralık adamsınız?
Servet Somuncuoğlu’na gıpta ediyorum..
Günlük olaylardan etkilenmeden, olayların kendisini etkilemesine izin vermeden arı gibi peteğini örüyor, bal yapıyor.
“Yalnız” bir arı..
Uzun bir sessizliğin ardından kapı gibi bir yazı dizisi, televizyon programı, fotoğraflarla ortaya çıktı.
Somuncuoğlu ezber bozuyor..
Ve bunu iyi yapıyor.

ATLAS’ın Aralık 2007 sayısında Somuncuoğlu’nun “TAŞTAKİ TÜRKLER” başlıklı dizi yazısının ilk bölümü yayınlandı.
TRT’de de aynı konu görsel olarak birkaç hafta yer alacak..
ATLAS’ın; Somuncuoğlu’nun yazılarının bulunduğu ender sayıları kaçırmayın..
TRT’de de yine “sadece” Somuncuoğlu ve Banu Avar’ı..
“Sibirya’dan Anadolu’ya dek dağların doruklarında, gizemli vadilerde, nehir yataklarında, ıssız çöllerde sürekliliğini kayalara kazımış bir kültürün izleri raks ediyor” diyor Somuncuoğlu; “Gobi Çölü’nden Lena Nehri kıyısına, Kırgızistan Saymalı Taş’tan Hakkâri Gevaruk Yaylası’na kadar altı ülkede altmışdört ayrı alandaki kaya resimlerini” gezip, görüp fotoğraflayarak..
Somuncuoğlu’nunki, Karadeniz’de oturup da Vazelon’a, Kuştur’a, Santa’ya, Sümelâ’ya; Kars’a kadar gidip de Ani’ye uğramayan tam bana göre bir gezi..

Hele Sibirya’dan-Anadolu’ya 64 ayrı mekânın listesi ve haritasını görünce hayıflandım..
Tesadüf, bu yaz ve sonbahar dolaştığım Doğu Anadolu ve Azerbaycan güzergâhımda, bahsi geçen 64 yerin hiç olmazsa 8’ini görme imkânım vardı.
“Taştaki Türkler” Aralık’ta değil de iki ay önce yayınlansaydı..
64’ün biri Hakkâri’de.. Yüksekova-Gevaruk Yaylası’nda.
Kırgızistan’daki Saymalıtaş da bulunan resimlerle Gevaruk’daki arasında “coğrafi alan-tarz ve üslûp” olarak “şaşırtıcı benzerlik” bulunuyor..

Hakkâri’de “Türkiye’deki en yüksek râkımdaki” “Yalnız Keçi”nin resmini iyi ki çekti Somuncuoğlu..
Çünkü bazılarının hoşuna gitmese de bu “Türk Keçisi”; bu, “Yalnız Kurt”tan mülhem “Yalnız Keçi” oradaki en yüksek taşa kazınmış Türk bayrağı değil de nedir ki?
“Neden çekinelim?” diyor Somuncuoğlu, Hâkkâri-Kırgızistan ve Ordu-Mesudiye ile Erzurum Cunni Mağarasındaki resimlerin Kaşgarlı Mahmud’un, Divan-ı Lügâtı Türk’ündekilerle birebir örtüştüğünü ifade etmekten…
Somuncuoğlu’nun yazısında Sencer Divitçioğlu diyor ki;
“Bodrum’da iki yerin ismi Rumca diye değiştirildi. Biri –Kaplangu-, diğeri –Salanpars-. İkisi de Anadolu’da İÖ 1000’inci yılın başından kalma Türkçe isimler.. Yaptığı medeniyeti, oluşturduğu dünya projesini böylesine yok eden başka bir millet var mıdır dünyada?”

Kim diyordu, “Türkler Anadolu’ya 1071’de geldi” diye?
Divitçioğlu’nun bu yargısı, “geliş”i iki bin yıl geriye götürmüyor mu?
Bakû’ye 50 km. uzaklıktaki Gobustan Gayalıkları’ndaki resimler için “Halay çeken insanlar” diyor Somuncuoğlu..
Halbuki bana “Horona kalkmışlar” gibi geldi..
Karadeniz ahalisinin Karadeniz’den Hazar kıyısına gittiğine dair şimdiye kadar herhangi bir emâre mevcut olmadığına göre “Doğu’dan geliş” bir kere daha ve halk oyunlarıyla da kanıtlanmış olmuyor mu?
Tabii güneşin doğuşunu seyretmek için Nemrut’a çıkanlar bizi anlamakta zorluk çekecektir biliyorum..
Ama neden Nemrut yerine Gevaruk’a çıkmazlar diye merak etmekten de kendimi alamıyorum..

Güneş yüzyıllardır,
..bin yıllardır
…milyon yıllardır…
her gün,
..bugün yarın ve daima..
…yeniden ve yeniden..
..“doğudan” yükselmez mi, yükselmeyecek mi?
Meşrebinize göre “Kütahya, Çavdarhisar Aizonai Tapınağı’nın doğu yüzüne bakan duvarında yer alan resimdeki süvarinin elinde taşıdığı sancağın alemindeki” figürü pekalâ Roma, yahut eski Yunana bağlayabilirsiniz..
Dikkatli bakın, süvarinin mızrağının en üstünde “Kurt başı” yok mu?
Somuncuoğlu da zaten “Kurt başı” ve “ok-yay” damgasının bu yüzyılın başlarında Anadolu’ya gelen Türklerce yapıldığını söylüyor..

Ok-yay’ın da, Göktürk hükümdar ailesinin damgası olduğunun altını çiziyor..
Azeri Prof.Veli Aliyev; “Kaya üstü resimlerin en zengin kaynakları eski Türk nesillerine mahsustur” dedikten sonra Gobustan’dakileri “Taş çağı”na tarihliyor.
Kazak Prof. Zeynullah Samaşev de Tamgalıkaya’dakileri “Bronz çağı, Demir çağı” Türklerinin eserleri olarak görüyor.
Bence Somuncuoğlu en çarpıcı saptamayı “Rus bilim adamlarına” yaptırıyor..
Baykal Gölü Irkutsk kentine yaklaşık 400 kilometre uzaklıktaki Lena Kaya resimlerinin yaş tespiti İÖ 14-12inci binyıllara tarihleniyor Ruslarca.

Hanginiz demişti “Türk diye bir ırk yoktur” yahut “Olsa da en fazla İÖ 400-500’lerde tarih sahnesine çıkmışlardır” diye?
Bu kadar yıldır sen ey okuyucu, bu 6 ülke, 64 ayrı mekânda, binlerce kilometrelik bir alana ve yüzlerce metrelik yüksekliğe yayılmış Türk Damgaları’na ilgi gösteren başka bir kurum-kuruluş-STÖ hatırlıyor musun?
TİKA’nın ne işe yaradığını sen de benim gibi merak ediyor musun?
“Bilim adamlarımızın” neden İLK ÇAĞ tarihine burun kıvırıp Yeni ve daha çok Yakın çağlarla ilgilenmek istediklerini, teşvik edildiklerini de mi merak etmiyorsun?
Onlar burunlarından kıl aldırmaz ve bu işle uğraşan Orta Asya’lı bilim adamlarını da küçümserler.
Kâzım Mirşan’ı duymak istemezler..
Somuncuoğlu’na nasıl yaklaşacaklar bakacağız..

Yoksa aslında reddi miraslarının temelinde yatan, yazının yayınlandığı derginin 144’üncü sayfasında yer alan şu satırlar mı?
“Bu taşların yüzeyine Bronz Çağı’ndan itibaren resimler çizilmeye başlanmıştır. Sonradan burası her yıl belli günlerde, örneğin gündüz ile gecelerin eşitlendiği günlerde GÖK TANRI’ya kurban sunulan, dua edilen, kutsal ruhlara şükranların sunulduğu alan haline gelmiş, kaya resimlerinde bu ifadeler yer almıştır…
..
Kaya resmi alanlarının hepsi GÖK TANRI dininin mabetleri, ayrıca anıt-mezar olma özelliğini de taşıyor”.
İşte kurumsal bigâneliğin, TİKA’nın ilgisizliğinin nedenleri..
Kazakistan’dan Doç. Dr. Ayman Dosımbayeva diyor ki;
“Kayalara yazılmış damgalar bize en önemli ipuçlarını verir. Örneğin Zaysan, Tamgalı, Saymalı taş’ta, Türkiye toprağı olan Anadolu’da da ortak damgalara rastlanıyor. Damgalar hem bireylerin, hem de bağlı bulunan boyların mührü gibidir. Örneğin eski bir Türk boyunun damgası Anadolu’daki kaya resmi alanlarında tespit edilmiş ki aynısını Kazakistan’daki Zaysan’da da görmek mümkündür”.

Somuncuoğlu ezber bozuyor.
AB’ye bağlanmak istediğimiz, olmazsa “zorla demirli tutulmamızın gerektiği” söylenilen İS 2007-8’de, İÖ 12-14 BİN’li yıllardan gelen ışığın gelecek bin yılları aydınlatmasını sağlıyor.
Aynı yazının OCAK 2008 sayısındaki başlığı; “TAŞTAKİ TÜRKLER-SİBİRYANIN BİLİNÇALTI”..
“Mavi gök ile yağız yer” arasındaki Sibirya..
Sibirya’da başka bilinçler arayanlara selâm olsun..
Yolun açık olsun Servet Somuncuoğlu..
Somuncuoğlu’nun dizi yazı ve TV programlarını izlemeye devam edin..
“Demeli”…
Türk önce Türklüğünü bilmelidir.
Bilmelidir ki İLİ-TÖRESİ bozulmasın..
Türk, Türklüğünü bilmelidir ki..

TANRI da TÜRK’Ü KORUSUN..

4 Ocak 2008

turkcesi.net
 
Geri
Üst