www.tarihportali.org Çanakkale Zaferi Ziyaretçi Defteri

ilteriş Çevrimdışı

ilteriş

Kağan
Yönetici
Çanakkale deyince aklınıza ne geliyorsa (resim, şiir, anekdot, duygu ve düşünceler) buyrun bizimle paylaşın.

Onlar ölmediler, vatan için canlarını verdiler.
 
M Çevrimdışı

mehtap-gez

Super Moderator
Ynt: www.tarihportali.net Çanakkale Zaferi Ziyaretçi Defteri

Yıl 1915 Mart 18 Denizdeki zırhlıların namlularından püsküren alev topları makinalı tüfek mermileri,Çanakkale sırtlarını döverken kimbilir kaç saniyede kaç ana baba kuzusunu gök ekinler misali biçmekteydi.
* Bir milletin kaderi yeniden yazılmaktadır Kanlı Sırt'a, Kocatepe'de... Ateş yağdırır gök... Ölüm kusur yer...Ve vatan evlatları kemiklerini siper etmektedir düşman namlusuna.
* Vatandır Çanakkale 253 bin şehidin kanıyla sulanan.Sözün bittiği yerdir gelincik tarlalarında koşar gibi ölüme koşanların yemek listesi... :'(
1916 yılı yemek listesi

--------------------------------------------------------------------------------

çanakkale kahramanlari.

43-ncü alay 1nci p.tb. 1nci bölük
1917 yılı yemek listesi


gün ------- sabah ------- öğlen ----akşam - ----------------ekmek
15 haziran - üzüm hoşafı ---yok ------yağlı buğday çorbası -------tam
26 haziran - yok----------- yok ------üzüm hoşafı -------------- tam
18 temmuz-üzüm hoşafı ----yok ------yok ----------------------yarım
8 ağustos - yarım ekmek ---yok ------şekersiz üzüm hoşafı-------yok
not: 21 temmuz 1917'den itibaren başlayarak ordu emriyle ekmek istihkakı 500 grama indirilmiştir çünkü un ve ekmek kalmamıştır...
*
Ruhları Şad olsun...
 
N Çevrimdışı

naptera

New member
Ynt: www.tarihportali.net Çanakkale Zaferi Ziyaretçi Defteri

Bu şiirden daha güzel bir şiir yok bence aziz şehitlerimiz için yazılan,İstiklal Marşımızın şairine de bu şiir yakışırdı zaten.


Çanakkale Şehitlerine

Şu Boğaz Harbi nedir ? Var mı ki dünyada eşi ?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
Ne hayâsızca tahaşşüt ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle "bu, bir Avrupalı"
Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer,
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında;
Ostralya'yla beraber bakıyorsun Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler, rengârenk.
Sâde bir hadise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi Yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani tâûna da züldür bu rezil istîlâ...
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-u asil
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyla sefil,
Kustu Mehmed'ciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyet denilen kahpe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müthiş ki: eder her bir mülkü harab.
Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı:
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam;
Atılan her lâğımın yaktığı yüzlerce adam.
Ölüm indirmede. gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müthiş tipidir: savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak;
Boşanır sırtlara, vadîlere sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sînelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler!..
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrından râm?
Çünkü te'sis-i ilâhî o metîn istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,
Beşerir azmini tevkîf edemez sun-u beşer;
Bu gögüslerse Hüdâ'nın ebedî serhaddi;
"O benim sun-u bedîim, onu çiğnetme!" dedi.
ÂSIM'ın nesli.. diyordum ya... Nesilmiş gerçek;
İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek,
Şühedâ gövdesi, baksan a, dağlar, taşlar
O, rükû olmasa dünyâda eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor;
BİR HİLÂL uğruna, yâ Rab, ne GÜNEŞLER batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!..
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor TEVHÎDİ...
BEDR'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi...
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni târîhe!" desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
"Bu, taşındır" diyerek KÂBE'yi diksem başına;
Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ nâmiyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmiyle,
Ebr-i nîsânı açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ haşre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları, sarsam yarana...
Yine birşey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini;
Şarkın en sevgili sultânı SELÂHADDÎN'i,
KILIÇ ARSLAN gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslâmı kuşatmış, boğuyorken husran;
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki rûhunla berâber gezer ecrâmı adın;
Sen ki a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât!
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor PEYGAMBER.

Mehmed ÂKİF ERSOY
 
raltar Çevrimdışı

raltar

Super Moderator
Ynt: www.tarihportali.net Çanakkale Zaferi Ziyaretçi Defteri

Milletlerin tarihinde sonuçları itibarıyla yeni bir çağın açılması, yeni bir dönemin başlaması veya bir kırılma ve çözülmenin yaşanmasına vesile olan savaşlar vardır. Olumlu ya da olumsuz, sonucu ne olursa olsun bu savaşlar milletlerin hafızasında her zaman canlı ve taze kalırlar. Anadolu'yu Türklere açan Malazgirt Savaşı, yeni bir çağı baslatıp Osmanlı Devleti'ni bir dünya devleti haline getiren İstanbul'un fethi ve 93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı bu cümledendir.

Çanakkale Muharebeleri de tıpkı bunlar gibi Türk milletinin hafızasına kazınan, hatırası hep taze kalan, üzerinden geçen yıllara rağmen hâlâ coşkuyla anılan, hakkında kitaplar yazılıp filmler çekilen büyük bir zafer, kahramanlık ve mücadele örneğidir. Osmanlı Devleti ekonomik ve askerî yönden zayıf ve bitti gözüyle bakılan bir devlet durumunda iken girdiği I. Dünya Savaşı'nın ilk yıllarında umulmayan parlak sonuçlar almışsa da uzayan savaşın ağır yükünü taşıyamamıştır. Savaşta uğranılan yenilgi Osmanlı Devleti'nin fiilen yıkılmasının başlangıcı olmuştur. Ancak yıkılırken bile eski ihtişamlı ve heybetli günlerine nazire yaparcasına zaferler kazanmaktan da geri kalmamıştır. İşte bunlardan birisi, günümüzde bile bir darb-ı mesel olarak milletimizin dilinde dolaşan "Çanakkale Geçilmez" sözünü dost ve düşmana kabul ettiren, hem deniz hem de karada kazanılan Çanakkale Zaferi'dir. Osmanlı Devleti'nin yerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin tesisinde maddî ve manevî açıdan Çanakkale Zaferi'nin büyük katkısı vardır. Çanakkale Muharebeleri, Osmanlı Devleti tarihinde görülmedik derecede, millî bir ruhla yurdu korumak düşüncesiyle yapılmıştı. Burada yeşeren yurdu korumak fikri ve olusan millî ruh Kurtulus Savaşı'nın zeminini hazırlamıştır.

Osmanlı belgelerinde Çanakkale Muharebeleri için Buyrun
 
ziberkan Çevrimdışı

ziberkan

Super Moderator
Ynt: www.tarihportali.net Çanakkale Zaferi Ziyaretçi Defteri

Allah bir daha yaşatmasın. Ama Türklük Şuuru ile kazanılmış, bir ülkü, bir yürek, bir bayrak, bir vatan için yazılmış en büyük destan.
 
T Çevrimdışı

telleyay

New member
Ynt: www.tarihportali.net Çanakkale Zaferi Ziyaretçi Defteri

18 Mart Çanakkale Şehitleri Günü'nün 93. Yıldönümü

"Sızlasa da gönüller düşenlerin yasından
Koşar adım gitmeli onların arkasından.
Kahramanlık; içerek acı ölüm tasından
İleriye atılmak ve sonra dönmemektir."

18 Mart veslilesiyle bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz.
 
Z Çevrimdışı

zülfikar

New member
Ynt: www.tarihportali.net Çanakkale Zaferi Ziyaretçi Defteri

"Vatan eğer uğrunda ölen varsa vatandır." Evet bizim vatanımız uğrunda Malazgirt'te, Miryakefalon'da...., Çanakkale'de ve bugün de Doğu Anadolu'da, Irak'ın kuzeyinde. Bu milletin kınalı Mehmetleri tükenmez bu böyle biline.
 
Ç Çevrimdışı

çelebi mehmet

New member
Ynt: www.tarihportali.net Çanakkale Zaferi Ziyaretçi Defteri

Anam yakmış kınayı aday diye,
Ben de vatan için kurban doğmuşum,
Anamdan Allah'a son bir hediye,
Kumandanım, ben İsmail doğmuşum.


KINALI HASAN
 
T Çevrimdışı

TRUMPELDOR

New member
Ynt: www.tarihportali.net Çanakkale Zaferi Ziyaretçi Defteri

Ya Rabbi onların ruhlarındaki asaleti bizede nasip eyle...
 
A Çevrimdışı

ahugur74

New member
Ynt: www.tarihportali.net Çanakkale Zaferi Ziyaretçi Defteri

29678.jpg


Ermeni ve Rumlar Çanakkale'ye destek verdi
Çankırı’da bulunan bir belge, Çanakkale Savaşı sırasında Ermeni ve Rum kadınların cephedeki askerlere giysi gönderdiğini ortaya koyuyor. İşte Anadolu dayanışması...

Türkiye, 1915’te yaşanan trajedi dolayısıyla Ermenilerden özür dileyip dilememe tartışmasına kilitlenmişken, Çankırı’da bulunan bir belge, Çanakkale Savaşı sırasında Ermeni ve Rum kadınların cephedeki askerlere giysi gönderdiğini ortaya koyuyor.

Belgeyi bulan Yüksel Aslan, "Bu belge, Anadolu insanının Türk’ü, Rum’u ve Ermeni’si ile nasıl bir araya gelebildiğini gösteriyor" dedi.

ÇANKIRI Belediyesi Dr. Rıfkı Kamil Urga Çankırı Araştırmaları Merkezi’ndeki bir belgede, Çanakkale Savaşı’nda cephedeki askerlere Çankırı’da yaşayan Ermeni ve Rum kadınların da giysi yardımında bulunduğu bilgisi yer alıyor. Merkez Müdürü Yüksel Arslan, Çanakkale Savaşları’nın varlıklılarla yokluk içindeki ülkeler arasında geçtiğini belirterek, savaşın yoksul bir halkın birlik içinde düşmanlarını nasıl alt ettiğine en güzel örnek olduğunu söyledi.

Arslan, "Bu mücadelelerin en önemli kanıtlarından biri, Araştırmacı Ömer Türkoğlu’nca merkezimize bağışlanan o döneme ait bir defter. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Çankırı Katibi Cemal Oğuz Bey’in Çanakkale’deki askerlere halkın yaptığı yardımları kayda aldığı bu defter, ortak vatan bilincinin en güzel örneği. Çünkü kayıtlarda o dönem Çankırı’da yaşayan Ermeni ve Rum kadınların da cephedeki askerlere giysi yardımı yaptıkları bilgisi yer alıyor" dedi.

Barış için tarihsel bir model

Belgede, 150 Çankırılı kadının ördüğü çorap ve kazakların o zaman Ankara’daki 5. Kolordu’ya teslim edildiğinin yer aldığını aktaran Arslan, şu bilgileri verdi: "Yardımda bulunan kadınların 20’si Ermeni ve Rum. Bu davranış dini ve milli kimlikleri bir tarafa bırakarak Anadolu insanının Türk’ü, Rum’u ve Ermeni’si ile nasıl bir araya gelebildiğini göstererek, bugün için toplumsal barışın sağlanmasında tarihsel bir model oluyor."

Belgede, yer alan Rum ve Ermeni kadınların bazıların adları şöyle:

"Rum Mahallesi’nden Kayserili Lazari, Kayserbey Mahallesi’nden Terzi Anastas’ın annesi Elenko, Andonoğlu Taklis’in eşi Sofi, Bülbül Andon’un eşi Fesligan, Kefserbey Mahallesi’nden İvan oğlu Bodrumus’un kızı Kiraki, Koca Yorgi’nin oğlu Yanko’nun eşi Teodora."

Çanakkale Şehitliği’nde savaş sırasında can vermiş pek çok Rum ve Ermeni askerin mezarı yer alıyor. Bunlardan birisi de 59. Alay Tabibi Yüzbaşı Dimitroyati’ydi .
 
J Çevrimdışı

junuorRAL

New member
Ynt: www.tarihportali.net Çanakkale Zaferi Ziyaretçi Defteri

Ruhları ŞAD olsun... :'( Savaşa katılanlarla ilgili küçük bir araştırma yazısını sizinle paylaşmak istedim.Hepimizin bildiği gibi bu büyük savaşta o dönemin okumuş kişileri ve cocuklar nice analar babalar ve evlatları şehit oldu.İşte 104 yaşındaki Çanakkkale Gazimizin anlattıkları:


İvrindi nin Mallıca köyünden 104 yaşında vefat eden Azman Dede Çanakkale savaşına katılmış gazilerimizdendi. Gençliğinde iki metreyi aşkın boyu,dev görünümüyle insan azmanı sayılmış herkes ona azman demeye başlamış,soyadı kanunu çıkınca da Azman soyadını almıştı. Esas ismi adeta unutulmuştu.Yıllar önce bir yerel araştırma sırasında Mallıca köyü kahvesinde kendisiyle görüştüm. Kulakları ağır işitiyordu. Köylülerden biri yardımcı oldu.Benim sorduklarımı kulağına bağıra bağıra söyledi. Onun sesine alışkın olduğundan anladı. Sordukları mı cevapladı . Söz Çanakkale`ye geldiğinde o koca ihtiyar sarsıla sarsıla, hıçkırıklar içinde ağlamaya başladı.


Kendi zor duyduğu için kan çanağına dönen gözleriyle bize de duyurmak için bağıra bağıra anlatmaya başladı :
-"Bir hücum sırasında bölük erimişti. Yüzbaşı telefonla takviye istedi. Gece yarısı siperleri takviye için istediğimiz askerler geldi. Hepsi askere alınmış gencecik insanlardı. Ama içlerinde daha çocuk denecek yaşta üç-dört asker vardı ki hemen dikkatimizi çekti. Bölüğü düzene soktum.Yüzbaşı gelenlerle tek tek ilgileniyor, karanlıkta el yordamıyla üstlerini başlarını düzeltiyor, sabah yapılacak olan süngü hücumuna hazırlıyordu. Sıra o çocuklara geldiğinde, o cıvıl cıvıl şarkı söyleyerek gelen çocuklar birden çakı gibi oldular. Yüzbaşı sordu; "Yavrum siz kimsiniz?",içlerinden biri; "Galatasaray Mektebi Sultanisi talebeleriyiz Vatan için ölmeye geldik!.." diye cevap verdi. Gönlüm akıverdi o çocuklara. Bu savaş için çok küçüktüler. Daha süngü tutmasını bile bilmiyorlardı. Onlarla ilgilendim. "Mermi böyle basılır. Tüfek şöyle tutulur. Süngü böyle takılır. Düşmana şöyle saldırılır!.." diye.


Onları karşıma alıp bir bir gösterdim. Siperlerin arkasında ay ışığında sabaha kadar talim yaptık.Gün ışımadan biraz dinlensinler diye siperlere girdik. Ortalık hafif aydınlanır gibi olunca hep yaptıkları gibi düşman gemileri gelip siperlerimizi bombalamaya başladılar. Yer gök top sesleriyle inliyordu.Her mermi düştüğünde minare gibi alevler yükseliyor birgün önce ölenlerin kol, bacak, el, ayak gibi parçaları havaya kalkan toprakla siperlere düşüyordu. Mermiler üzerimizden ıslık çalarak geçiyordu. Siperler toz duman içinde kalmıştı. Bir ara yüzbaşı "Azman yandık!.." diye siperin köşesini işaret etti. O şarkı söyleyerek sipere gelen, sanki çiçek toplarmış gibi neşeli olan o çocuklar siperin bir köşesinde sanki bir yumak gibi birbirine sarılmış tirtir titriyorlardı.

sdaqo6.png


adszhg2.png


Çocuklar harbin gerçeği ile ilk defa karşılaşıyorlardı.Ürkmüşlerdi. Yüzbaşı yandık demekte haklıydı. Muharebede bir ürküntü panik meydana getirebilirdi. Tam onlara doğru yaklaşırken içlerinden biri avaz avaz bir marş söylemeye başladı!..
Annem beni yetiştirdi bu yerlere yolladı
Al sancağı teslim etti ALLAH a ısmarladı.
Boş oturma çalış dedi hizmet eyle vatana
Sütüm sana helal olmaz saldırmazsan düşmana
-baktım hemen biraz sonra ona bir arkadaşı daha katıldı.

sadaszc9.png


Biraz sonra biri daha... Marş bitiyor yeniden başlıyorlar. Bitiyor bir daha söylüyorlar.Avaz avaz!.. Gözleri çakmak çakmak... Hücum anı geldiğinde hepsi süngü takmış, tüfeklerine sımsıkı sarılmış, gözleri yuvalarından fırlamış dişler kenetlenmiş bekliyorlardı . O an geldi. Birden yüzbaşı "Hücum!.."diye bağırdı. Bütün bölük, bütün tabur, bütün alay cephenin her yerinden fırladık. İşte tam o anda, tam o anda, o çocuklar kurulmuş gibi siperlerden fırlayıverdiler.İşte o an. Tam o an bir makineli yavruları biçiverdi. Hepsi sipere geri düştüler. Kucağıma dökülüverdiler.Onların o gül gibi yüzleri gözümün önünden gitmiyor. Hiç gitmiyor!.. İşte ben ona ağlıyorum, o çocuklara ağlıyorum!.."Azman dede ağlıyordu. Ben ağlıyordum. Kahvede kim varsa ağlıyordu.Kahveci gözyaşları içinde bize çay getirdi. Eğildi;"Azman dede hep ağlar. Niye ağladığını bugün ilk defa anlattı ." Dedi.

sadaox9.png

.A L I N T I.
 
A Çevrimdışı

a_y

New member
Ynt: www.tarihportali.net Çanakkale Zaferi Ziyaretçi Defteri

açılışı ben yaptım devamını bekliyorum!!!


Çanakkale Şehidlerine

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle- "Bu bir Avrupalı!"
Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşısında,
Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâ'ûna da zuldür bu rezil istilâ!
Ah, o yirminci asır yok mu, o mahhlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcud ise, hakkıyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam,
Atılan her lâğamın yaktığı yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak,
Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre.

Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i İlâhî o metin istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedî serhaddi;
"O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme" dedi.
sım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek.
Şûhedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar...
Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
"Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.

Sen ki, son ehl-i salibin kırarak salvetini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât!
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber
 
ilteriş Çevrimdışı

ilteriş

Kağan
Yönetici
Ynt: www.tarihportali.net Çanakkale Zaferi Ziyaretçi Defteri

Benzer 2 konu tarafımdan birleştirilmiştir.
 
ilteriş Çevrimdışı

ilteriş

Kağan
Yönetici
Ynt: www.tarihportali.net Çanakkale Zaferi Ziyaretçi Defteri

Çanakkale geçilmez, önünde eğilmeden.
 
S Çevrimdışı

Süleyman NAS

New member
Ynt: www.tarihportali.net Çanakkale Zaferi Ziyaretçi Defteri

Bu fani dünya yok olmadıkca bu destan asla unutulamas.......
 
ilteriş Çevrimdışı

ilteriş

Kağan
Yönetici
Ynt: www.tarihportali.net Çanakkale Zaferi Ziyaretçi Defteri

Bugün günün anlam ve önemini belirtirken döküldü dudaklarımdan sonra hoşumada gitti.

Öyle bir savaş ki Çanakkale
Gündüzleri
Her yer şehit
Her yer kan
Şehadet şerbetini içmeye hazır binlerce adam

Ya geceleri

Öyle bir savaş ki Çanakkale
Geceleri her yer dostluk, mertlik
.
.
.

Devamında ne söyledim hatırlamıyorum. :)
 
ilteriş Çevrimdışı

ilteriş

Kağan
Yönetici
Adları bilinen 55.801 Çanakkale şehidimize ve adları bilinmeyen binlercesine

UNUTMADIK, UNUTTURMADIK
 
Geri
Üst