ziberkan
Super Moderator
Dil ve Edebiyat
Türkiye Selçukluları zamanında bilim dili Arapça, devletin resmi dili ve edebiyat dili Farsça idi. Beylikler ise hem edebiyat dili hem de resmi dil olarak Türkçeyi kullanmışlardır. Karamanoğlu Mehmed Bey 1277 tarihinde Konya�da yayınladığı fermanla �Bu günden sonra divanda, dergahta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır� diyerek Türkçeyi resmî dil ilan etti. Selçuklular ve Beylikler dönemindeki edebi akımları, Halk Edebiyatı, Tasavvuf Edebiyatı ve Divan Edebiyatı diye gruplandırabiliriz. Halk edebiyatının önemli ürünlerinden biri destanlarıdır. Bunların başında Battalname Destanı gelir. Bu destan XII. ve XIII. yüzyılda Danişmentli topraklarında söylenen ve yazıya geçirilen Türkçe
bir destandır. ikincisi Danişmendname�dir. Selçuklu dönemi Türkiye�sinde diğer bir halk edebiyatı ürünü Dede Korkut Hikayeleridir. Bu hikayelerde, Türklerin Gürcüler ve Abazalar ile yaptıkları savaşlar anlatılır. Ayrıca Türk boylarının yeni vatanlarındaki iç çarpışmaları hikaye edilir. XIV. yüzyılda Türkiye�de Türk dili ile milli bir edebiyat meydana getirildi. Bunda şairlerin büyük rolü oldu. Bu şairlerin başında Kırşehirli şeyh Ahmed Gülşehri ve Aşık Paşa gelir. Gülşehri�nin en önemli esere Mantıku�t Tayr (Kuşların dili) dir. Aşık Paşa�nın en büyük esere Garibname adlı mesnevidir. Hoca Mesud, Aydınoğlu Umur Bey adına Kelile ve Dimne�yi Farsça�dan Türkçe�ye tercüme etti. Halk edebiyatında fıkralarında ayrı bir yeri vardı. Bunların başında Bektaşi ve Nasreddin Hoca fıkraları gelir. Tasavvuf edebiyatının en büyük siması Mevlâna Celaleddin Rumi�dir (1207-1273). Mevlâna Allah�a bilgi, düşünce, sanat, heyecan ve bunların hepsinden daha çok üstün bir aşk yolu ile varmak isteyenlerin en büyüklerindendir. I. Alaeddin Keykubad�ın daveti üzerine Konya�ya yerleşmiştir. En önemli eserleri Divan-ı Kebir, Mesnevi, şhi Mâşh ve Mektubat�tır. Ahmed Fakih Seyyad Hamza ve Sultan Veled de bu dönemin ünlü tasavvuf şairlerindendir. XIII. yüzyılda Türkiye�de dil, vezin, şekil ve üslup bakımından millî bir tasavvuf edebiyatı doğdu. Bu edebiyatın en güçlü temsilcisi Yunus Emre�dir (1240-1320). iki önemli eseri vardır. Biri Divanı diğeri Risaletün Nushiyye adlı mesnevidir. Eserlerin ana konusu Allah ve insan sevgisidir. Hoca Dehhani ilk divan edebiyatı şairi olarak kabul edilir. Türkçeyi çok sade ve akıcı bir şekilde kullanmıştır. En önemli eseri �Selçuklu şehnamesi�dir� Hoca Ahmed ve izzettin Ahmed de bu akımın önemli temsilcilerindendir
Bilim ve Sanat
Bilim:
Türkiye Selçukluları Devletinin siyasi ve ekonomik alanda olduğu gibi bilim ve sanat bakımından da en parlak dönemi I. Alaeddin Keykubad dönemidir. Türkiye Selçukluları zamanında Konya�ya yerleşen Muhyiddin Arabi, Türkiye�de tasavvufun gelişmesine öncülük etti. Sadreddin Konevi, Arabi�nin düşüncelerinin yayılmasını sağladı. Mehmed Ravendi, Kadı Burhaneddin Anevi ve ibn-i Bibi Selçuklu sultanları için tarih yazdılar. Ayrıca XIII yüzyıl Türkiye�sinde Urmiyeli Kadı Siraceddin, mantık ve kelam üzerine �Metali�ül Envar� adlı eserini yazdı. Erzincan�da yaşayan Muvaffakuddin Abdullatif de tıp, şzik ve felsefe alanlarında eserler verdi. Artuklular, Germiyanoğulları ve Aydınoğulları, kendi bölgelerini önemli bilim ve kültür merkezleri haline getirdiler. Akkoyunlular da bilim hayatının gelişmesine büyük önem vermişler,
pek çok bilgin ve sanatçıyı ülkelerine toplayıp korumuşlardır. idris-i Bitlisi, Bekr-i Tihrani, Mahmud Can, Celaleddin Devvani, Fazlullah bin Ruzbehan ve Ali Kuşçu Akkoyunluların himayesinde pek çok eser yazdılar.
Sanat:
Türkiye Selçukluları ve beylikler döneminde; Türk sanatı görülmedik bir canlılık kazandı.Genellikle vakıf olarak yapılan Selçuklu mimari eserleri, dini ve sivil mimari olmak üzere iki grupta incelenebilir.
Dini Mimari:
Camiler, mescidler, medreseler, kümbetler ve külleyeler bu gruba girer. Konya ve Niğde�deki Alaeddin Camileri ile Sivas ve Malatya Ulu Camileri çok sütunlu camilere örnektir. Ayrıca Saltuklardan Erzurum Ulu Camii, Mengüceklilerden Divriği Ulu Camii, Artuklulardan Ulu Camii o dönemden kalma eserlerdir.
ikinci tip camiiler, ağaç direkler üzerine oturtulmuş zengin süslemeli, ahşap camilerdir. Selçuklu mescitleri tek kubbeli, bir kaçı düz çatılı yapılardır. Medreseler hemen hemen her şehirde vardı. Burada akli ve nakli bilimler okutulmaktaydı. Anadolu�da bilenen en eski medrese Danişmentli Yağıbasan tarafından yaptırılan Tokat ve Niksar Yağıbasan Medreseleridir. Günümüze kadar gelen medreselerden bazıları şunlardır; Konya�da Karatay ve ince Minareli Medrese, Sivas�ta şifaiye medresesi, Gök Medrese, Buruciye Medresesi, Çifte Minareli Medrese, Kayseri�de Hond Hatun ve Hatuniye Medreseleri, Afyon�un Çay ilçesinde Çay Medresesi, Kırşehir� de Caca Bey Medresesi. Selçuklu mimarisinde türbelerinde önemli bir yeri vardır. Bunlardan dört duvarının üzeri kubbeyle örtülenlerine türbe, silindirik veya çokgen gövdeli, konik yada piramit çatıyla örtülü olanlarına da kümbet adı verilirdi. Kısacası bunlar mezar anıtlardır. Bunların en önemlileri; Erzurum Emir Saltuk, Divriği Site Melik, Kayseri Melik Danişment Gazi ve Döner Kümbet, Konya II. Kılıç Arslan, Niğde Hüdavend Hatun, Sivas izzettin Keykâvus, Tercan Mama Hatun kümbetleridir.
Türkiye Selçuklularından günümüze kalan mimari eserlerden biri de külliyelerdir. Külliye camii ile birlikte kurulan medrese, kütüphane ve hastane gibi yapıların bütününe denir. Selçukluların ilk külliyesi Kayseri Hond Hatun Külliyesidir. ikinci Selçuklu külliyesi ise yine Kayseri�de Hacı Kılıç Külliyesidir. Anadolu�nun en eski külliyesi Mengücekliler tarafında yaptırılan Divriği Külliyesidir. Dini mimarinin bir diğer örneği de tekke ve zaviyelerdir. XIII. yüzyıldan kalma en ünlü dini yapılar arasında Konya� da Sırçalı Sultan Miskinler Tekkesi ve Konya Sahip Ata Hankâhı ile Tokat Sünbül Baba ve Halifet Gazi Zaviyesidir.
Sivil Mimari:
Sivil mimarinin en güzel örneklerinin başında köşk ve saraylar gelmektedir. Kayseri yakınında Argıncık�ta Haydar Bey Köşkü, Erkilet tepesinde Hızır ilyas Köşkü ve Diyarbakır�ın içkalesinde Artuklu Sarayı kesme taşlardan yapılmış bu döneme ait yapılardır. Selçuklu saltanatının gücünü ve yönetim anlayışını gösteren önemli kuruluşlarda biri de kervansaraylardır. Bunlar yolların emniyetini sağlamak, ticaret hayatını
canlandırmak ve insanların yolculuğunu kolaylaştırmak anlayışı ile yapılmıştır. Anadolu�da ilk kervansaray II. Kılıç Arslan döneminde yaptırılan Aksaray-Kayseri yolu üzerindeki Alay Han�dır. Antalya- Isparta yolu üzerindeki Evdir Han, Konya- Aksaray yolu üzerindeki Sultan Hanı, Kayseri-Sivas yolu üzerindeki Sultan Hanı ve Antalya- Alanya yolu üzerindeki Alaca Han diğer önemli hanlardır. O dönemin önemli mimari eserlerinden biride darüşşifalardır. Darrüşşifa veya şifahane denilen bu yapılar günümüzün hastahaneleridir. Darüşşifalardan bazıları şunlardır; Kayseri� de Çifte Medrese denilen yapılar ile Gevher Nesibe ve Gıyasiye Darüşşifaları, Sivas� ta I. Keykavus şifahanesi, Tokat�ta Gök Medrese ve Divriği�de Kaleler, surlar ve köprüler de sivil mimarinin örneklerindendir. şehirlerin yüksek yerlerine yapılan kale ve surların bazıları günümüze kadar gelebilmiştir. Köprülerin ilk örnekleri Artukluların hüküm sürdükleri Güney Doğu Anadolu�dadır. Selçuklular ve Beylikler döneminde süsleme, çinicilik, halıcılık ve el sanatları son derece gelişmişti. Morco Polo (XIII. yüzyıl) ve ibni Batuta�nın (XIV. yüzyıl) eserlerinde Anadolu�da
halı dokuma sanatının ileri düzeyde olduğu ve halı ihraç edildiği belirtilmektedir. Selçuklularda hat, tezhip, minyatür ve çinicilikte gelişmişti.
Çiniler:
Yüzeyleri süslemek için kullanılan pişmiş balçık topraktan yapılanmyüzü sırlı levhalardır. Kitap sanatlarının en önemlileri hat, tezhip ve cilt sanatıdır. Minyatür, resim sanatının rağbet görmemesinden dolayı önemli gelişme göstermiştir.
Türkiye Selçukluları zamanında bilim dili Arapça, devletin resmi dili ve edebiyat dili Farsça idi. Beylikler ise hem edebiyat dili hem de resmi dil olarak Türkçeyi kullanmışlardır. Karamanoğlu Mehmed Bey 1277 tarihinde Konya�da yayınladığı fermanla �Bu günden sonra divanda, dergahta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır� diyerek Türkçeyi resmî dil ilan etti. Selçuklular ve Beylikler dönemindeki edebi akımları, Halk Edebiyatı, Tasavvuf Edebiyatı ve Divan Edebiyatı diye gruplandırabiliriz. Halk edebiyatının önemli ürünlerinden biri destanlarıdır. Bunların başında Battalname Destanı gelir. Bu destan XII. ve XIII. yüzyılda Danişmentli topraklarında söylenen ve yazıya geçirilen Türkçe
bir destandır. ikincisi Danişmendname�dir. Selçuklu dönemi Türkiye�sinde diğer bir halk edebiyatı ürünü Dede Korkut Hikayeleridir. Bu hikayelerde, Türklerin Gürcüler ve Abazalar ile yaptıkları savaşlar anlatılır. Ayrıca Türk boylarının yeni vatanlarındaki iç çarpışmaları hikaye edilir. XIV. yüzyılda Türkiye�de Türk dili ile milli bir edebiyat meydana getirildi. Bunda şairlerin büyük rolü oldu. Bu şairlerin başında Kırşehirli şeyh Ahmed Gülşehri ve Aşık Paşa gelir. Gülşehri�nin en önemli esere Mantıku�t Tayr (Kuşların dili) dir. Aşık Paşa�nın en büyük esere Garibname adlı mesnevidir. Hoca Mesud, Aydınoğlu Umur Bey adına Kelile ve Dimne�yi Farsça�dan Türkçe�ye tercüme etti. Halk edebiyatında fıkralarında ayrı bir yeri vardı. Bunların başında Bektaşi ve Nasreddin Hoca fıkraları gelir. Tasavvuf edebiyatının en büyük siması Mevlâna Celaleddin Rumi�dir (1207-1273). Mevlâna Allah�a bilgi, düşünce, sanat, heyecan ve bunların hepsinden daha çok üstün bir aşk yolu ile varmak isteyenlerin en büyüklerindendir. I. Alaeddin Keykubad�ın daveti üzerine Konya�ya yerleşmiştir. En önemli eserleri Divan-ı Kebir, Mesnevi, şhi Mâşh ve Mektubat�tır. Ahmed Fakih Seyyad Hamza ve Sultan Veled de bu dönemin ünlü tasavvuf şairlerindendir. XIII. yüzyılda Türkiye�de dil, vezin, şekil ve üslup bakımından millî bir tasavvuf edebiyatı doğdu. Bu edebiyatın en güçlü temsilcisi Yunus Emre�dir (1240-1320). iki önemli eseri vardır. Biri Divanı diğeri Risaletün Nushiyye adlı mesnevidir. Eserlerin ana konusu Allah ve insan sevgisidir. Hoca Dehhani ilk divan edebiyatı şairi olarak kabul edilir. Türkçeyi çok sade ve akıcı bir şekilde kullanmıştır. En önemli eseri �Selçuklu şehnamesi�dir� Hoca Ahmed ve izzettin Ahmed de bu akımın önemli temsilcilerindendir
Bilim ve Sanat
Bilim:
Türkiye Selçukluları Devletinin siyasi ve ekonomik alanda olduğu gibi bilim ve sanat bakımından da en parlak dönemi I. Alaeddin Keykubad dönemidir. Türkiye Selçukluları zamanında Konya�ya yerleşen Muhyiddin Arabi, Türkiye�de tasavvufun gelişmesine öncülük etti. Sadreddin Konevi, Arabi�nin düşüncelerinin yayılmasını sağladı. Mehmed Ravendi, Kadı Burhaneddin Anevi ve ibn-i Bibi Selçuklu sultanları için tarih yazdılar. Ayrıca XIII yüzyıl Türkiye�sinde Urmiyeli Kadı Siraceddin, mantık ve kelam üzerine �Metali�ül Envar� adlı eserini yazdı. Erzincan�da yaşayan Muvaffakuddin Abdullatif de tıp, şzik ve felsefe alanlarında eserler verdi. Artuklular, Germiyanoğulları ve Aydınoğulları, kendi bölgelerini önemli bilim ve kültür merkezleri haline getirdiler. Akkoyunlular da bilim hayatının gelişmesine büyük önem vermişler,
pek çok bilgin ve sanatçıyı ülkelerine toplayıp korumuşlardır. idris-i Bitlisi, Bekr-i Tihrani, Mahmud Can, Celaleddin Devvani, Fazlullah bin Ruzbehan ve Ali Kuşçu Akkoyunluların himayesinde pek çok eser yazdılar.
Sanat:
Türkiye Selçukluları ve beylikler döneminde; Türk sanatı görülmedik bir canlılık kazandı.Genellikle vakıf olarak yapılan Selçuklu mimari eserleri, dini ve sivil mimari olmak üzere iki grupta incelenebilir.
Dini Mimari:
Camiler, mescidler, medreseler, kümbetler ve külleyeler bu gruba girer. Konya ve Niğde�deki Alaeddin Camileri ile Sivas ve Malatya Ulu Camileri çok sütunlu camilere örnektir. Ayrıca Saltuklardan Erzurum Ulu Camii, Mengüceklilerden Divriği Ulu Camii, Artuklulardan Ulu Camii o dönemden kalma eserlerdir.
ikinci tip camiiler, ağaç direkler üzerine oturtulmuş zengin süslemeli, ahşap camilerdir. Selçuklu mescitleri tek kubbeli, bir kaçı düz çatılı yapılardır. Medreseler hemen hemen her şehirde vardı. Burada akli ve nakli bilimler okutulmaktaydı. Anadolu�da bilenen en eski medrese Danişmentli Yağıbasan tarafından yaptırılan Tokat ve Niksar Yağıbasan Medreseleridir. Günümüze kadar gelen medreselerden bazıları şunlardır; Konya�da Karatay ve ince Minareli Medrese, Sivas�ta şifaiye medresesi, Gök Medrese, Buruciye Medresesi, Çifte Minareli Medrese, Kayseri�de Hond Hatun ve Hatuniye Medreseleri, Afyon�un Çay ilçesinde Çay Medresesi, Kırşehir� de Caca Bey Medresesi. Selçuklu mimarisinde türbelerinde önemli bir yeri vardır. Bunlardan dört duvarının üzeri kubbeyle örtülenlerine türbe, silindirik veya çokgen gövdeli, konik yada piramit çatıyla örtülü olanlarına da kümbet adı verilirdi. Kısacası bunlar mezar anıtlardır. Bunların en önemlileri; Erzurum Emir Saltuk, Divriği Site Melik, Kayseri Melik Danişment Gazi ve Döner Kümbet, Konya II. Kılıç Arslan, Niğde Hüdavend Hatun, Sivas izzettin Keykâvus, Tercan Mama Hatun kümbetleridir.
Türkiye Selçuklularından günümüze kalan mimari eserlerden biri de külliyelerdir. Külliye camii ile birlikte kurulan medrese, kütüphane ve hastane gibi yapıların bütününe denir. Selçukluların ilk külliyesi Kayseri Hond Hatun Külliyesidir. ikinci Selçuklu külliyesi ise yine Kayseri�de Hacı Kılıç Külliyesidir. Anadolu�nun en eski külliyesi Mengücekliler tarafında yaptırılan Divriği Külliyesidir. Dini mimarinin bir diğer örneği de tekke ve zaviyelerdir. XIII. yüzyıldan kalma en ünlü dini yapılar arasında Konya� da Sırçalı Sultan Miskinler Tekkesi ve Konya Sahip Ata Hankâhı ile Tokat Sünbül Baba ve Halifet Gazi Zaviyesidir.
Sivil Mimari:
Sivil mimarinin en güzel örneklerinin başında köşk ve saraylar gelmektedir. Kayseri yakınında Argıncık�ta Haydar Bey Köşkü, Erkilet tepesinde Hızır ilyas Köşkü ve Diyarbakır�ın içkalesinde Artuklu Sarayı kesme taşlardan yapılmış bu döneme ait yapılardır. Selçuklu saltanatının gücünü ve yönetim anlayışını gösteren önemli kuruluşlarda biri de kervansaraylardır. Bunlar yolların emniyetini sağlamak, ticaret hayatını
canlandırmak ve insanların yolculuğunu kolaylaştırmak anlayışı ile yapılmıştır. Anadolu�da ilk kervansaray II. Kılıç Arslan döneminde yaptırılan Aksaray-Kayseri yolu üzerindeki Alay Han�dır. Antalya- Isparta yolu üzerindeki Evdir Han, Konya- Aksaray yolu üzerindeki Sultan Hanı, Kayseri-Sivas yolu üzerindeki Sultan Hanı ve Antalya- Alanya yolu üzerindeki Alaca Han diğer önemli hanlardır. O dönemin önemli mimari eserlerinden biride darüşşifalardır. Darrüşşifa veya şifahane denilen bu yapılar günümüzün hastahaneleridir. Darüşşifalardan bazıları şunlardır; Kayseri� de Çifte Medrese denilen yapılar ile Gevher Nesibe ve Gıyasiye Darüşşifaları, Sivas� ta I. Keykavus şifahanesi, Tokat�ta Gök Medrese ve Divriği�de Kaleler, surlar ve köprüler de sivil mimarinin örneklerindendir. şehirlerin yüksek yerlerine yapılan kale ve surların bazıları günümüze kadar gelebilmiştir. Köprülerin ilk örnekleri Artukluların hüküm sürdükleri Güney Doğu Anadolu�dadır. Selçuklular ve Beylikler döneminde süsleme, çinicilik, halıcılık ve el sanatları son derece gelişmişti. Morco Polo (XIII. yüzyıl) ve ibni Batuta�nın (XIV. yüzyıl) eserlerinde Anadolu�da
halı dokuma sanatının ileri düzeyde olduğu ve halı ihraç edildiği belirtilmektedir. Selçuklularda hat, tezhip, minyatür ve çinicilikte gelişmişti.
Çiniler:
Yüzeyleri süslemek için kullanılan pişmiş balçık topraktan yapılanmyüzü sırlı levhalardır. Kitap sanatlarının en önemlileri hat, tezhip ve cilt sanatıdır. Minyatür, resim sanatının rağbet görmemesinden dolayı önemli gelişme göstermiştir.