1. #1

    Üyelik tarihi
    24.Ağustos.2010
    Yaş
    42
    Mesajlar
    136


    Üçüncü Ahmed, Sadrazam İbrahim Paşa’yı serdar olarak İran üzerine gönderirken kendisi İstanbul’da kalmaya karar verdi. Ancak günler geçmesine rağmen ordunun bir türlü Üsküdar’dan ayrılmaması Sadrazam İbrahim Paşa muhaliflerine bekledikleri fırsatı verdi.

    DARBE ŞARTLARININ OLGUNLAŞMASINI BEKLEDİLER

    Aslında 1730’dan birkaç sene önce de devlet adamları arasında bir isyanın patlak vereceği tahmin ediliyordu. Hatta 1722’de İran ve Rusya tarafındaki olumsuz gelişmeler yüzünden İstanbul’da bir isyan çıkabileceği ihtimalinin olduğunu Venedik elçi raporları kaydeder. Ancak Sadrazam İbrahim Paşa çoğu zaman aleyhine olan durumları lehine çevirecek bir yol bulmuştu. Sadrazamın olayları lehine çevirebilme yeteneğinde İstanbul’da halk ve asker arasındaki gelişmeleri casusları vasıtasıyla yakından takip etmesi de etkiliydi.

    Sadrazam İbrahim Paşa’nın sıkı takibatı ve aldığı önlemler yüzünden isyan 1730’a kadar hayata geçirilememişti. Asiler, 1730 isyanı için sekiz ay öncesinden hazırlıklara başladılar. Güçlerini ölçmek için belirlenen tarihten daha önce Sadâbâd’da bostancılarla bir kavga bile başlattılar ama henüz isyan için şartların olgunlaşmadığını gördüler. Şartlar ancak Eylül 1730’da uygun hale geldi.

    İsyan için seçilen kişilerin kimlikleri, seçilen gün ve slogan zaten isyanın çok daha önceden planlandığının göstergesiydi. İsyan için 28 Eylül 1730 Perşembe’nin seçilmesi önemliydi. Çünkü devlet adamlarının büyük bir kısmı İstanbul dışındaydı. Ordu da İran seferi için Üsküdar’a geçirildiğinden şehirde kendilerine direnecek fazla bir güç yoktu. Olanlar da daha önce gizli toplantılarda kazanılmıştı.

    HAMAMDA YAPILAN TOPLANTI

    Patrona Halil ve arkadaşları dikkat çekmemek için 25 Eylül 1730’da hamamda yaptıkları toplantıda 28 Eylül Perşembe günü isyan etmeyi kararlaştırdılar. 28 Eylül Perşembe sabahı Bayezid Camii önünde toplandılar. Bunlar, “Şerle davamız vardır. Ümmet-i Muhammed’den olan dükkânlarını kapayıp, bayrak altına gelsin” diyerek önce Kapalıçarşı’ya yöneldiler. Üç bayrak altında üç gruba ayrılan asiler Kapalıçarşı’ya üç koldan girerek propagandaya başladılar.

    Şeriatı tatbik etmek için çarşı halkını kendilerine katılmaya davet edip, zorla dükkânları kapattırdılar. Bitpazarı’na geldiklerinde buradaki silah satan dükkânların camlarını kırarak içerdeki silahları aldılar. Çarşıdan çıkan asiler kendilerine katılanlarla birlikte Divanyolu’ndan Etmeydanı’na yürüdüler. Zorla kapıları açtırıp, oradaki yeniçerileri de kendilerine katılmaya ikna ettiler. Ayrıca buradaki birinci bölüğün çorba kazanını alarak meydana getirdiler.

    Bu, isyan ettiklerinin sembolik bir ifadesiydi. İsyanın ilk saatlerinde padişah ve devlet ileri gelenleri İran seferi için Üsküdar’daydılar. İstanbul oldukça tenhaydı ve şehirde isyanı bastırabilecek durumda ancak birkaç görevli bulunuyordu. Onlar da tereddütleri yüzünden isyana müdahale etmediler ve isyanın büyümesine sebep oldular. Padişah ve sadrazam Topkapı Sarayı’na geçerek halkı asilere karşı mücadeleye çağırdı ancak gelen olmadı. Çağrıya şehir halkının rağbet göstermemesi bundan sonrası için iyi şeylerin olmayacağının da işaretiydi. Bostancılar da asiler üzerine yürümeye “Biz Müslümanlar ile savaşmayız” diyerek itiraz ettiler.

    Bunun üzerine İbrahim Paşa, Üçüncü Ahmed’den içağalarını silahlandırmasını istedi fakat padişah bunu kabul etmeyince sadrazam zor durumda kaldı. Donanma askeri kazanılmak istendi fakat burada da kontrol Patrona Halil’deydi.

    CESETLERİ ASTILAR

    Bu arada asilerin sayısı cumartesi günü ilerleyen saatlerde halkın da katılımıyla giderek artmış, binlere ulaşmıştı. Asilerin istediği devlet adamlarını başlangıçta öldürtmeyen Üçüncü Ahmed, bu gelişmeler üzerine sadrazam başta olmak üzere bazı devlet adamlarını öldürttü. Odun arabalarına konan üç kişinin cesedi Bâb-ı Hümâyûn önüne bırakıldı. Asiler ve şehir halkı Kaptanıderya Mustafa Paşa, Sadaret Kethüdası Mehmed ve İbrahim Paşa’nın cesetlerini Et Meydanı’na getirdiler ve burada cansız bedenleri bir kez daha astılar.

    Asilerin, sadrazamın ve diğer üç üst düzey devlet ricalinin azledilmelerini sağlamalarına ve şeyhülislâm hariç, bunların idam edilmelerine rağmen isteklerinin sonunun gelmemesi üzerine Üçüncü Ahmed de artık daha fazla direnemeyerek tahtı Birinci Mahmud’a bıraktı.

    SAVAŞ İÇİN HAZIRLIK YAPTIM BOŞA GİTMESİN

    Türk batılılaşmasının başlangıcı olarak görülen “Lâle Devri”ni kapatan Patrona isyanı 28 Eylül 1730 Perşembe günü sözde, şeriatın gereğini yerine getirmek için başlatılmıştı ama bu isyanı tetikleyen farklı sebepler vardı. Mali durumun bozulması, vergi yükünün artması, üst düzey devlet adamları arasındaki güç mücadeleleri, İran savaşlarındaki olumsuz gelişmeler bunların başlıcalarıydı.

    Özellikle İran seferi için büyük hazırlıklar yapılmasına rağmen Üçüncü Ahmed ile sadrazamın sefere gitmek istememeleri ve halk arasında seferin iptal edildiği dedikodusunun yayılması isyanı tetikleyen gelişmelerdi. Çünkü sefer için esnaf ve asker ağır malî yüklerin altına girmişlerdi. Bunlardan biri de Patrona Halil’di. Patrona, İran seferi için bütün serveti olan 200 kuruşla silah ve elbise satın almıştı ve sefer iptal edilirse zarar edecekti. Bu yüzden hararetle sefere gidilmesini savunuyordu.

    Sadrazam İbrahim Paşa’nın aşırı güçlenmesi ve rakiplerinin çoğunu baskı altında tutması da isyanın en önemli sebeplerindendi. 12 senedir sadrazam olması ve özellikle padişah nezdindeki itibarının fazlalığı yüzünden İbrahim Paşa bir hayli güçlenmişti. Paşa, üst düzey makamlara kendine yakın olanları getirtmiş ve muhaliflerini de bir yolunu bularak ya ortadan kaldırmış ya da etkisiz hale getirmişti. Üst makamlarda gözü olanlar, bu yüzden sadrazamı ortadan kaldırmadan kendilerinin yükselemeyeceğini düşünüyorlardı.

    DARBE YAPACAĞINI RÜYASINDA GÖRDÜ

    Bir kaynakta Patrona Halil ve arkadaşlarının isyanı nasıl planladıkları şu şekilde hikâye edilir: “En iyi şarapla bir ziyafet için icap eden şeyleri tedarik ettikten sonra itimat ettiği kimseleri ve dostlarından 12 kişiyi davet etmiş ve şarapla neşelendikten sonra rüyada vezirleri katl ve padişahı tahtından indirdiğini gördüğünü söylemiş. Bunların birçok zulüm yapmakta olduklarını ve İran’a karşı sahte bir seferberlik bahanesiyle pek çok kimseleri zarara soktuktan sonra şimdi kendilerinin zevk ve sefa ile vakit geçirmekte olduklarını açıklamıştır.

    Buna binaen gayrimemnunların başına geçerek bayrak çekeceğini söyledikten sonra onlardan böyle şanlı ve şerefli bir iş için birleşmelerinden başka bir şey istemediğini, birleşmelerini teklif etmiştir. Orada bulunanlar Patrona’yı bu niyetinden dolayı takdir etmişler ve birbirlerine yardım edeceklerine dair söz vermiş ve yemin etmişler. 28 Eylül 1730 Perşembe gününü icraata başlamak üzere tayin ve tespit etmişlerdir.”

    Erhan Afyoncu

    Bugün

  2. #2

    Üyelik tarihi
    13.Haziran.2009
    Yaş
    52
    Mesajlar
    124

    Türk batılılaşma sının başlangıcı olarak görülen lalae devri-deyim ahmed refik e aittir-kanlı bir isyanla kapanacaktı.28 eylül 1730 perşembe günü sözde ,şeriatin gereğini yerine getirmek için patrona halil ve arkadaşları isyan bayrağını kaldırdılar.Bu isyanda,kendi önlerini açmak isteyen bazı devlet adamlarının da rolü vardı.Asilerin sayısı başlangıçta 30 kişiyi aşmıyordu.Kapalıçarşıya giren asiler burada propagandaya başladılar.şeriati tatbik için çarşı halkınıkendilerine katılmaya davet ettiler .Zorla dükkanları kapattırdılar.Çarşıdan çıkan asiler kendilerine katılan larla birlikte Divanyolundan etmeydanına yürüdüler .Buradaki kışlalarda kalan bazı yeniçerileride kendilerine katılmaya çağırdılar.Aslında ufak bir önlem dahi isyanı bastırmaya yetecekti.Ancak ,padişah ve devlet ileri gelenleri iran seferi için üsküdardaydılar.İlk anda istanbulda isyanın üzerine gidecek dirayetli kimse bulunmuyordu.padişah durumu haber alır almaz bir meclis topladı Hatice sultanın sarayında yapılan bu toplantı hayli tartışmalı geçti.Sadrazam şiddet kullanılarak isyanı bastırma fikrine ulemadan bazıları "müslüman kanı dökmenin doğru olmadığını "söyleyerek karşi çıkmışlardı.Bir sonuca varılamadan toplantı dağıldı ve padişah gece yarısı devlet adamlarıyla topkapı sarayına geçti.Burada yapılan toplantıda yapılacak işler konusunda bir görüş birliği oluşmadı.Padişahın kararsızlığı sonunu hazırlıyordu.İsyanın sonucu belli olmadığından asker ,halk,esnaf ve devlet adamları nasıl davranmaları gerektiği konusunda tereddüt içindeydiler.Asilerin etrafında toplanan kalabalık ilk günün akşamı na doğru azaldıysada ,patrona nın çabalarıyla tamamen dağılması önlenmişti .İsyanın ikinci günü bazı yeniçeri,acemi oğlanları birlikleri ve ulemanın katılımı ile asilerin sayısı iki bini aşmıştı.Saraydaki kararsızlık yüzünden birşey yapılamıyordu.Bir saray ağası gönderilerek asilerin fikrinin öğrenilmeye çalışılması asilere güven vermişti.Dağılmadıkları gibi ,başta sadrazam ve şyhülislam olmak üzere devlet ricalinde 35 kişinin kendilerine verilmesini istemişlerdi.Bu işin kan dökülmeden haledilemiyeceğini anlıyan padişah Sancak-ı şerifi sarayın kapısının önüne diktirerek,halkı asilere karşı mücadeleye çağırdı,ancak geç kalınmıştı,şehirde kontrol artık asilerin elindeydi.Ahaliden gelen giden olmadığı gibi ,sarayı koruyan bostancıların da bir kısmı kaçmıştı.sadrazamın asileri dağıtmaya ve asker toplamaya yönelik uğraşları bir netice vermedi asiler sadrazamnın ve bazı devlet adamlarınınkendilerine verilmesi isteklerinden vazgeçmediler.Sarayın su yollarını kapatan asiler,içeri erzak girmesini de engellemişlerdi.Sarayda bulunan ulema asilerin isteklerinin yerine getirilmesini istiyorlardı.Asilerin sarayı kuşattığı şayihası üzerine ortalık karışınca ,padişahın emrince ile sadrazam ve bazı vezirler öldürülerek ,asilere verildi.Zorbalar tarfından parçalanan cesetler III.ahmed çeşmesi önüne bırakıldı..Hakimiyetini iyice arttıran asiler,III.ahmed tahtan indilmediği takdirde sonlarının ne olacağını biliyorlardı.Artık yeni hedef padişahın tahttan indirilmesi idi.Bu durumu öğrenen padişah harem dairesine,yerine geçecek ve kendisinden sonra hanedanın en büyüğü olan şehzade mahmud'un yanına gitti.Devlet adamları yeni padişaha biat ettiler.III.Ahmed'in 27 yıllık hükümdarlığı ve Lale devri sona ermişti.Asiler tam manasıyla idareyi ellerine aldıktan sonra istanbulda daha önce görülmedik zulumler başladılar.ipini koparan fırsatçılar ,küçük gruplar halinde sokaklarda dolşarak halktan zorla para toplamaya başlamışlardı.Bunun üzerine "eğer ağaların lisanından her kim sizlere varır ise ve bizim için bir şey isterse vermeyiniz.Eğer yine zor ederlerse hemen vurup öldüresiz" şeklinde emirler yayınlandı.Ancak bu emirlere rağmen asayişsizlik daha da artmaya ve halk ile zorbalar arasında yer yer silahlı çatışmalar başladı.
    Yeni padişah I.Mahmud ilk fırsatta fesadın kaynağı olan ve iktidarını gölgeleyen asileri ortadan kaldırmak için kolları sıvadı,ilk olarak zorbacıbaşlarından canları yanan devlet ricalini etrafında topladı ,daha sonra yeniçeri ileri gelenlerini,askere yüklü miktarda para vermek suretiyle ikendi tarafına kazandı.Asileri destekleyen kırım hanı kaplan giray'ı da safına dahil ettikten sonra ,zorbaların kökünü kazımak için güzel bir plan hazırladı .bu plana göre ,patrona halil ve adamları sadrazamın konağına iran harpleri görüşmek üzere çağrılacajk ve defterleri dürülecekti.Ancak aldığı nefesten dahi şüphelenen asi başı ,bu ilk davete çok sayıda adamı ile gelince plan ertelendi.Sonraları sadrazam konağında iki toplantı daha tertip edildi ve sonuncu toplantıda vezir payesi verilen patrona ,Topkapı Sarayında hilat giydirilmek bahanesiyle 25 kasım1730 saraya gitmeye ikna edildi.
    Plan gizli tutulmasına rağmen İstanbul kadı naibi Kudsizade,bir yolla bunu öğrendi.Patrona ya saraya girmeden"Benim devletlü Ağa efendim sultanım,tezkeremiz sana ulaştığında katiyen ama katiyyen saray-ı hümayuna gitmeyiniz .Yine bir bahane edüp kalasız .Zira meşveretler başkadır.Bugün cümlenizi kılıca yem edecekler " yazılı bir mektubu adamlarında biriyle ulaştırmayı başardı.Patrona kağıdı okumadan cebine koydu,çünkü okuması yazması yoktu.Yanında buluna ibrahim efendi okumak için ısrar etmesine rağmen asi başı buna izin vermemiş ve "ne olavak ,herhalde Kutsizade de bir memuriyet istiyor .Hele öncelikle şu işleri halledelim sonra oda olur"diyerek geçiştirmişti.Böylece Patronanın hemö okuma bilmemesi ve kağıdı okutmaması büyük felaketi engellemişti.
    Patrona ,revan köşkünde padişahı beklemeye başladı.Ancak bu onun son anlarıydı.Birden içeriye yeniçeriler doldu ve kısa bir arbedenin sonunda asi liderini öldürdüler.Saray ın kapıları kapatıldı ve orta kapıda bekleyen diğer asiler de teker teker kılıçtan geçirildiler.İstanbul asilerden büyük nispette temizlendi.Ancak bazı uyanıklar saklanarak canlarını kurtardılar
    DÜNYA OSMANLININ ADALETİNE MUHTAÇ...

Benzer Konular

  1. Lale Devri Islahatları
    Konu Sahibi karwane Forum 18.Yüzyılda Değişim ve Diplomasi Ders Notları
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 08.Eylül.2011, 19:02
  2. Lale Devri Sunusu
    Konu Sahibi emik Forum 18.Yüzyılda Değişim ve Diplomasi Sunuları
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 08.Eylül.2009, 23:37
  3. Lale Devri (Ahmet Refik)
    Konu Sahibi adana Forum Sahaf
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 22.Mayıs.2009, 10:49
  4. Hollanda'da Lale Devri
    Konu Sahibi ziberkan Forum Bunları Biliyor muydunuz?
    Cevap: 1
    Son Mesaj : 08.Şubat.2008, 22:02
  5. Lale Devri (TRT İlber Ortaylı)
    Konu Sahibi manas Forum 18.Yüzyılda Değişim ve Diplomasi Belgeselleri
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 27.Ocak.2008, 23:02

Bu Konu için Etiketler

Giriş

Giriş