Ynt: Girit
GİRİT’TE MİNOS DÖNEMİ İNANÇLARI
Bütün eski topluluklarda olduğu gibi Girit’te de din toplumsal hayatta önemli bir yer tutuyordu. Yapılan kazılar önemli dini merkezleri ortaya çıkartmış ve dönemin inançları hakkında bilgi vermiştir. Ancak o dönemlerden kalan yazılı belge eksikliği nedeniyle bazı dinsel törenlerin içeriği tespit edilememiş , sembollerin açıklanması tam olarak yapılamamış ve Girit halkının dini yaşayışları tam olarak açıklığa kavuşmamıştır.
Girit’te de Anadolu’da olduğu gibi ilk zamanlarda anaerkil bir kültün var olduğu bulunan ana tanrıça figürlerinden anlaşılmaktadır. Araştırmalar Girit’te bir çok farklı ana tanrıça kültünün de varlığını göstermiştir.
Girit dininin en büyük özelliği yaygın sembol kullanımıdır. Bugün tamamı çözülmemiş olsa da bir çok sembolün tanrısal kuvvetleri simgelemek için kullanıldığı tespit edilmiştir.
En sık rastlanılan sembollerden biri boynuz çifti idi. Boğa kültünün yaygın olduğu bir yerde boynuz sembolizminin olması da doğaldır. Ayrıca doğuda olduğu gibi yukarı bakan boynuz çiftinin ay kültü ile de ilişkili olduğu düşünülebilir.
Sık rastlanan bir başka dini sembol de , klasik dönem boyunca da Zeus’un simgesi olarak önemini koruyacak olan çift başlı baltadır. Çeşitli törenlerde tören aleti olarak gördüğümüz çift başlı balta çeşitli dini betimlemelerde de yer almaktadır .
Çift başlı balta ilginç bir etimolojiye de ışık tutmaktadır. Yunanca da labr…j / labris diye adlandırılan çift başlı balta LabÚrinqoj/Labirent sözcüğünün kökeninde bulunmaktadır. Knossos sarayına eskiden LabÚrinqoj denildiği düşünülürse bu ismin bu sarayda sık sık sembolü bulunan çift başlı baltadan geldiği düşünülebilinir. Bu sözcükten türeme sıfatların klasik çağda Zeus’a da verildiğini görmekteyiz.
Girit dinine ait bir ilginç sembol de haçtır. Haç tekerlek ya da gamalı haç olarak bazen de başka görüntülerle resmedilmekteydi. Alexiuo “ en akla yakın teoriye göre , haç ve tekerlek , yıldız ve güneşi simgeliyordu . Haçın kolları güneşin veya bir yıldızın ışınlarını , tekerlek de , ilkel insan tarafından göğü boylu boyunca kateden bir arabanın tekerleği olarak düşünülen güneş kursunu temsil ediyordu.” demektedir. Bizim görüşümüze göre haçın daha derin bir sembolizmi vardır ve diğer doğu dinlerinde de görülen bu sembolizmin açıklanması başka bir çalışmanın konusudur.
Diğer ilkel dinlerde olduğu gibi burada da fetişizme ait buluntular mevcuttur. Yapılan kazılarda , halkın üzerlerinde çeşitli idoller taşıdıkları , göktaşlarını ve bazı özel taşları bir kült nesnesi olarak kullandıkları tespit edilmiştir.
Girit uygarlığının ilk çağlarında çıplak kadın figürleri sık kullanılan idoller arasındaydı. Ayrıca bu dönemlerde çan biçimli idoller de sık kullanılıyordu.
Eski Girit dininde ağaç ve hayvan kültleri de önemli bir yer tutmaktadır. Bir çok yerde kutsal ağaçlar olduğu , ve bunların yanında kült merkezlerinin oluşturulduğu bugün bilinmektedir.
Bazı dini tasvirlerden görüldüğü üzere kutsal ağaçlar çitle çevriliyor ve buralarda dini ayin yapılıyordu. Törenin tam olarak nasıl olduğu tam bilinmemekle birlikte töreni gerçekleştirenlerin ağaca dokundukları , etrafında dans ettikleri tespit edilmiştir. Bazı törenlerde ağacın kökünden sökülmesi de gerçekleşmekteydi. Ayrıca ağaç figürleri ile birlikte çift başlı balta figürlerinin de görülmesi ilginçtir.
Hayvan kültleri arasında ise en önemli yer tutan kuşkusuz boğa kültüdür. Boğa kültü Yunan mitolojisindeki bir çok mit içinde yer almaktadır. Boğa kültünün Anadolu kaynaklı olduğu düşünülmektedir. Ancak Girit’e kültür olarak yakın olan Mısır’da da boğa ile ilgili Apis ve Hather kültlerinin olması kültürel etkileşimin daha karmaşık olduğunu göstermektedir.
Dini tasvirlerde ayrıca , hayvan başlı , insan vücutlu tasvirler de görülmektedir. Bunların maske takılarak yapılan dini törenlerle ilişkili oldukları düşünülmektedir. Bu varlıkların aynı zamanda libasyon hizmetinde bulunduklarının da görülmesi bu törenlerle olan ilişkiyi güçlendirmektedir.
Girit kültüründeki insan biçimli tanrıların ne zaman ve nasıl ortaya çıktıkları ise tam olarak bilinememektedir.
Ana tanrıça figürleri , tıpkı Anadolu’da ve Mezopotamya’da olduğu gibi bitki ve hayvan dünyasına hükmeder biçimde ortaya konmuşlardır. Yine Anadolu ve Mezopotamya’da olduğu gibi Ana tanrıça burada da hayat ağacı ve çeşitli hayvanlarla birlikte resmedilmektedir.
Ana tanrıça gösterimleri yere bağlı olarak da değişebilmektedir. Örneğin bir dağ yakınında ana tanrıça bir dağ tanrıçası görünümünü almakta , ekili alanlar yakınında ise tarımla ilgili özellikleri taşımaktadır.
Bir önemli ana tanrıça tasviri de yılanlı tanrıçadır. Bir görüşe göre kişileştirilmiş yılan tasviri olan bu figürler başka bir görüşe göre ise yılan sembolizmi ile ana tanrıçanın yer altı dünyasına da hükmettiğini gösteren bir figürdür. Ancak bizim görüşümüze göre bu ana tanrıçanın yılanlardan koruma özelliğini de gösteriyor olabilir.
Bunun yanında ana tanrıça figürü ile birlikte bir erkek figürüne sık rastlanmamaktadır. Bu durum bazı araştırmacılara Girit’te “tek tanrılı” bir din olabileceğini düşündürtmüşse de bu konuda kesin kanıtlar bulunamamıştır. Zeus ile ilgili inançlarda bile Girit’tin bu kadar önemli olması orada da Ana tanrıçaya eşlik eden bir tanrı olduğunu düşündürtmektedir. Ayrıca bulunan bazıtasvirlerde erkek tanrının aslanlarla beraber olması ve silahlı olarak resmedilmesi Girit’te erkek tanrı tapımı olduğunu göstermektedir.
KÜLT MERKEZLERİ
Yapılan kazılar Girit’te bir çok kült merkezini açığa çıkartmıştır. Bu kültürde klasik Yunan kültüründe örnekleri olduğu gibi büyük tapınaklar inşa edilmediği için kült merkezleri ancak oralarda bulunan mücevher , heykel , silah gibi sunularla ya da kutsal kaplar , libasyon kapları , üç ayaklı kazanlar gibi eşyalarla tanınabilmektedir.
Önemli kült merkezleri en eski zamanlardan beri kullanılmış olan ve mitlere konu olmuş mağaralardır. Girit’te bir çok mağarada kült töreni yapılmaktaydı. Yapılan araştırmalarda bir çok mağarada adak idollerinin bulunması bu görüşü desteklemektedir.
Mağaralar içinde en önemli olanı , klasik devirde de içinde Rhea’nın Zeus’u doğurduğuna inanılan , Dikta mağarasıdır. Bu mağaranın en eski dönemlerden itibaren bir kült merkezi olduğu bilinmektedir.
Orta Minos devrinin ilk dönemlerinde , dağ tepelerinde , kutsal bir ağacın civarında , kaynak kenarlarında ve kayalıklarda kült merkezleri oluşturulmuştur. Yine aynı dönemde ev içlerinde de kutsal yerler belirlenmeye başlamıştır.
Dağ tepelerine ya da çıkılabilen sarp kayalıklara duvar örülüyor ve buralardaki kutsal alanlar belirleniyordu. Bu alanlarda festival zamanlarında törenler yapılmaktaydı. Ayrıca buralarda yaz ve kış gündönümlerinde ateş yakılarak tören yapıldığı ve ateşlere adak eşyaları atıldığı da ortaya çıkarılmıştır.
DİNSEL TÖRENLER
Diodorus’a göre “ Girit’liler tanrılara yakarışların , kurban törenlerinin ve gizemlerin kendi buluşları olduklarını ve diğer toplumların bunları kendilerinden aldıklarını söylerler. “
İçerikleri tam bilinmese de bu törenlerin Girit kültüründe büyük rol oynadıkları kesindir.
Girit’te kanlı kurban ayinleri de önemli bir yer tutmaktaydı. Boğa , keçi ve domuz sık kurban edilen hayvanlar arasındaydılar. Kurban töreni sırasında aynı zamanda meyve ve başka yiyecekler de sunuluyordu.
Hagia Triada’da bulunan bir lahit üzerindeki betimlemelere göre Alexiou bir kurban törenini şöyle anlatmaktadır :
“ Hagia Triada lahdinde tahta bir masa üzerine sıkıca bağlanmış bir boğa betimlenmiştir : Hayvan henüz öldürülmüştür , boğazından kan akmakta ve bu bir kabın içinde toplanmaktadır ; bu arada daha küçük başka hayvanlar da, muhtemelen keçi ve koçlar masanın altında kurban edilme sıralarını beklemektedir. Kurban kesimi flüt eşliğinde cereyan eder. Sonunda içleri kan dolu kaplar , kulplarından bir sırık geçirilerek , bunu omuzuna yerleştiren bir kadın tarafından götürülür. Rahibe kapları alır ve iki çifte balta arasında duran daha büyük bir kovanın içine kanları boşaltır. Şüphesiz ki bu , kurban töreninin doruk noktası , en kutsal anıdır. Yedi telli bir Lyra’nın nağmeleri buna eşlik eder. Knossos’da , Büyük Rahibin Evi’nde olduğu gibi, diğer bazı durumlarda da , kan veya bir başka sıvı yerdeki bir çukura boşaltılır , buradan bir oluk ile akıtılır. Diğer dinlerdeki paralellerine dayanarak , kurban töreninde hazır bulunan inananların , kutsal hayvanın vücudundan birer parça aldıkları düşünülebilir. Kurban edilen hayvanların derileri tapınağa adanır. Hagia Triada reliefli kasesindeki işte bu konuyu işler . Yine muhtemeldir ki , kurban töreni sırasında , tıpkı Homeros’un anlattığı gibi , kesilecek hayvanın başından aşağı öğütülmüş tahıl serpilirdi. “
Ayrıca Girit halkının hayvan idollerini de tapınaklara adadıkları bilinmektedir.
Bayram zamanları ise danslarla kutlanıyordu. Dans ele geçen buluntulara göre en önemli dinsel törenlerden biri sayılmaktadır. Çeşitli kaplarda , mühürlerde hatta saray duvarlarında dans eden figürler rastlanmaktadır. Bayram zamanlarında ateş yakmak , salıncakta sallanmak sık yapılan törenler arasındaydılar. Ele geçen tasvirlere göre boğa oyunları da yılın belli zamanları yapılıyor ve önemli bir yer tutuyordu.
Festival zamanları tören alayları oluşturmak , tıpkı diğer bazı doğu dinlerinde olduğu gibi , Girit’te de sık rastlanan bir uygulama idi.
Bayram zamanları tam olarak saptanamamış olmakla birlikte en önemli iki bayram İlkbahar bayramı ve zeytin toplama zamanı idi.
Girit kültüründe ayrıca bir ölüler kültü olduğu da söylenebilir. Ölülerin eşyaları ile , hatta lamba ile gömüldüğü göz önüne alınırsa Girit halkının ölümden sonra bir hayatın varlığına inandıkları söylenebilir. Lahitler üzerindeki dinsel figürlerin bolluğu da bu nedenle olmalıdır. Ayrıca mezar civarlarında sunular bulunması da bu görüşü güçlendirmektedir.
Kült gerekleri rahipler değil rahibeler tarafından yerine getirilmekteydi. Bunun da ana tanrıça kültünden ötürü doğal olması gerekmekteydi. Rahipler ise daha geç devirlerde ortaya çıkmışlardır.
Betimlemelerde gördüğümüz üzere rahip ve rahibeler törenlerde hazır bulunmaktaydılar. Rahip ve rahibeler törene katılan diğer kişilerden üzerlerindeki kıyafetlerle ayırt edilebilmekteydiler. Rahip ve rahibelerin törenler sırasında doğu kökenli giysiler giymeleri ise Girit dininin doğu kökenleri hakkında düşündürtücüdür.
KAYNAKÇA
ALEXIOU Stylianos , Minos Uygarlığı ( çev. Elif Tül Tulunay ) , Arkeoloji ve Sanat Yayınları , İstanbul , 1991
COTTRELL Leonard , The Anvil of Civilization , Mentor Books , New York , 1957
ERHAT Azra, Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1978
HAFNER German , Art of Crete , Mycenae , and Greece , Harry N. Abrams, Inc , New York , 1968
HIGGINS Reynold , Minoan and Mycenaean Art , Thames and Hudson , London , 1997
MACKENZIE Donald , Crete & Pre-Hellenic Europe , Senate , London , 1995
MANSEL Arif Müfid , Ege ve Yunan Tarihi , Türk Tarih Kurumu Yayınları , Ankara , 1971
PLATON Nicolas , Crète , Les Editions Nagel , Genève , 1968
TAYLOUR Lord William , The Mycenaeans , Thames and Hudson , London , 1994
THUKYDIDES , Peloponnesos Savaşı ( çev. Tanju Gökçöl ) , Hürriyet Yayınları , İstanbul , 1976
TULARD Jean , Histoire de la Crète , Presses Universitaires de France , Paris , 1979
WALTZ Pierre , Le Monde Egéen Avant les Grecs , Collection Armand Colin , Paris , 1947
dunyadinleri.com/minos.html