raltar
Super Moderator
İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDA BALKANLARDAKİ GELİŞMELER
VE TÜRKİYE’NİN TUTUMU
Savaşın Başlamasıyla Birlikte Yaşanan Gelişmeler
Türkiye, savaşın başında Almanya’nın savaşı Balkanlara doğru yönlendireceğine ihtimal vermemekle beraber, Bulgaristan’ın fırsattan faydalanmak istemesinden çekiniyordu. Alman ordularının Romanya’yı işgale başladıkları sırada Türkiye’de bulunan Alman büyükelçisi Von Papen, Hitlerin Balkanlara yeni bir şekil vermek istediğini açıklıyordu. Almanya’nın 1940 Nisanında Norveç ve Danimarka’ya saldırdığı esnada İngiltere ve Fransa, Balkan ülkeleri arasında bir birliktelik oluşturmak amacıyla Atina, Ankara, Belgrad ve Bükreş’te çeşitli diplomatik girişimlerde bulunulmasına karar vermişlerdi. İngiltere 15 Nisan 1940 günü Türk dışişleri bakanlığına, İtalya’nın Yugoslavya’ya saldırması durumunda takip edeceği politikayı tespit için görüşme talebinde bulundu. Türkiye bu talebi 24 Nisan günü Yugoslavya’nın toprak bütünlüğünün ihlaline kayıtsız kalmayacağını; ancak Almanya ile savaş devam ederken İtalya’ya savaş ilan edilirse, bu iki ülkenin birleşmesinden çekindiğini belirterek cevapladı.
29 Nisan günü İngiltere bu ihtimali görüşmek üzere üç ülke genelkurmay başkanlarının toplanmasını teklif etti. Türkiye herhangi bağlayıcı bir karar alınmaması şartıyla bu teklifi kabul etmişti. Almanya, Fransa ve Belçika’ya karşı genel saldırıya geçince,İngiltere ve Fransa, 16 Mayıs 1940 günü, Ankara’daki Yugoslav elçisi ile temasa geçmişlerdi. Yugoslav elçisi ise, Almanya ve İtalya’nın saldırısına uğrarlarsa, Balkan ülkelerinin ne yapabileceklerini öğrenmek istemişti.İngiltere ve Fransa elçileri, 1 Haziran günü, İtalya’nın savaşa girmesi durumunda Türkiye’den seferberlik ilan etmesini ve Balkan ülkelerini de aynı şekilde hareket etmeleri yönünde teşvik etmesini istemişlerdi.İtalya, Fransa’nın Alman Orduları karşısında yenildiği bir arada müdahale zamanı geldiğine karar vererek 10 Ağustosta Fransa ile İngiltere’ye savaş ilan etti. 11 Nisan günü İngiliz ve Fransız sefirleri Türkiye’den üçlü yardım anlaşması gereğince İtalya’ya savaş ilan etmesini, genel seferberliğe gitmesini ve deniz ve hava üslerini müttefiklerin yararlanmasına açmasını istemişlerdi. Gerçi savaşın ilk devresinde Türkiye, müttefiklere sempati duymakla beraber harp harici bir politika izlemekteydi. Fakat Türkiye bu öneriyi reddetti 13 Haziran günü 11 No’lu protokole dayanarak bu teklifi reddeden Türkiye cevabını bir muhtıra şeklinde vermişti.
Türkiye’nin muhtırasında “Cumhuriyet Hükümeti, üçlü muahedenin ikinci maddesini bilkaydı şart tatbikinin bugünkü ahvalde Türkiye’yi Sosyalist Sovyet Cumhuriyetler Birliği ile müsellah bir ihtilafa sevk edebileceği kanaatine varmıştır. Binaenaleyh hükümet bu muahedenin asli cüzümü teşkil eden iki numaralı protokolü hükümlerine istinat etmeye karar vermiştir.” demişti. Başbakan Refik Saydam 26 Haziran 1940 günü, Türkiye’nin kararını “İtalya’nın harbe girmesi üzerine hadis olan vaziyetin Cumhuriyet Hükümeti tetkik etmiş ve üçlü muahedenin cüz’ü mütemmiyeti olan iki numaralı protokol hükmünü tatbiki karara vararak icap eden tebligatı yapmaya karar vermiştir. Buna nazaran Türkiye hali hazırdaki gayri muhariplik vaziyetine muhafaza etmektedir.” demişti. Gerçekten de Türkiye bu teklifi Molotov’un sert tepkisi ile karşılaşması üzerine reddetmişti. Bunda 30 Kasım 1939 günü Sovyetlerin Finlandiya’ya savaş açması üzerine Fransa’nın Rusya’ya karşı gösterdiği düşmanca görünüme girmiş bulunan davranış ve Fransa’nın 17 Kasım 1939 tarihinde Türkiye’de ve Trakya’da cephane depoları kurulması fikrinin ve Başbakan Daladier’in 19 Ocak 1940 günü, Fransız Genelkurmay Başkanı General Gamelin’den Rusya’nın Baku’deki petrol sahalarını bombardıman ederek, hem Almanya’ya petrol sevkıyatının durdurulması, hem de Sovyetlerin savaş hareket gücünün azaltılması önerisinin karşısında Rusların mart ayında bu planları haber alması karşısında Sovyetler Birliğinin Kafkasya’ya askeri birlik nakletmeye başlamasının etkisi vardı. Gerçekten de Molotov, bu olay üzerine 13 Mart 1940’da Moskova’da bulunan Türk Sefirinin dikkatini çekmişti.Von Papen bu olayı “Saraçoğlu’nun bir konuşma sırasında kendisine Rusya’nın Bakû’deki petrol kuyularına bir hava saldırısı yapmasıyla ilgili olarak Fransa’nın Ankara Büyük Elçisi Massigli ile yaptığı görüşme hakkında yazdığı rapor Ankara da büyük sıkıntı yaratmıştı, Alman Gazeteleri, Türkiye’nin Fransa ile yaptığı görüşmelerle ilgili olarak üç telgrafı yayınlayınca Pravda Gazetesi bu üç telgrafı da yayınlamıştı. Sovyetler Birliği müttefiklerinin Finlandiya’yı kendisine karşı kullanmaya çalıştığını şimdi ise İran ve Türkiye’yi kullanmaya çalıştıklarını ileri sürmüştü. Türkiye’nin aralarındaki saldırmazlık paktına rağmen böyle bir girişimde yer almasının anlaşılmaz olduğunu Sovyet Basını yazmıştı. Türkiye bu olaylar nedeniyle, Sovyetler Birliği ile bir çatışma içine girmemek için müttefiklerinin yaptığı öneriyi haklı olarak reddetmişti.Gerçekten 1939 Moskova Müzakerelerinden itibaren Sovyetlerin Türkiye’ye karşı takındıkları olumsuz havanın devam etmesi, Türkiye’nin savaşa girmemesinde son derece etkili olmuştu. Fransa’nın yenilerek savaştan çekilmesinden sonra Türkiye’nin savaşa katılmasıyla çatışma alanının Balkanlar ve Orta Doğuya genişlemesinden çekinen İngiltere de Türkiye’nin tutumunu anlayışla karşılamıştı.
Bu sırada İngiltere’nin yeni Moskova Büyükelçisi Stafford Cripps, kendi inisiyatifi ile Temmuz başında Stalin ile yaptığı görüşmede Türkiye ile ilişkilerinin yakınlaştırılması yönünde İngiltere Hükümetinin yardımcı olması Sovyetler Birliğinin nasıl karşılayacağını, Stalin’e sormuştu.Ankara’daki İngiliz Büyükelçisi Knatchbull-Hugessen 16 Temmuzda Türk Dışişlerine bu bilgiyi aktararak Stalin’in verdiği cevabı aktarmıştır. Stalin “Türkiye ile ilişkiler düzeltilebilir. Sovyetler Birliği, İngiltere Hükümetinin bu amaçla yapacağı yardımı hazla karşılayacaktır. Sovyetlerin ne Karadeniz, ne de Karadeniz Boğazında Türkiye aleyhine düşmanca herhangi bir harekette bulunmak gibi bir düşüncesi yoktur; ancak Boğazların kontrolü sorununa bir çözüm bulunmalı ve bütün Karadeniz devletleri buna katılmalıdır. Bu sorun çözümlenmedikçe Türkiye ile ilişkiler tam manasıyla memnuniyet verici olamaz.” demişti. Cripps, raporunda meselenin Türkiye ile Sovyetler arasında yeniden görüşülmesinin yararlı olacağını, Stalin’in Almanya ve İtalya’nın bir saldırı karşısında Balkan Devletlerinin direnmekte haklı olarak çıkarları bulunduğunu kabul etmekte olduğunu, bu takdirde her şeyin Türkiye’ye bağlı olduğunu ve aynı şekilde Balkanlarda istikrarın Türkiye’ye düşeceği fikrindedir. Almanya’nın Türkiye’ye saldırmayacağını söyleyen Stalin, “Türkiye ile ilişkilerimiz fena değil demişti.”
22 Haziran günü Fransa, yenilerek Almanya ile mütareke yapmıştır. Batıdaki harekete son veren Almanya Balkanlar Bölgesindeki baskısını artırdı. Almanya’nın yanında savaşa giren İtalya, Fransız Cephesindeki savaşlarda başarılı olamamıştı. İtalya, Almanya’nın Fransa ile mütarekesi üzerine tahliye edilen İngiliz Somali’sini Ağustos 1940’da ele geçirdi. Eylül 1940’da Sollum ve Sidi Barani’yi ele geçirdi. 28 Ekim’de Berlin’de üçlü pakta katıldı. İtalyan Hükümeti bundan sonra Yunan Hükümetine İtalya’nın güvenlik garantisi olarak Büyük Britanya ile yapılan savaş süresinde Yunan Topraklarındaki stratejik bir noktayı askerle işgal etme hakkını isteyen bir ültimatom verdi. Yunanistan Hükümeti bu isteği reddetti. İtalya 28 Ekim günü Yunanistan’a savaş ilan etti. Bu hareketten önce de Romanya’nın Sovyetlere Besarabya ve Bukovina’yı bırakmasından sonra Almanya’ya kaymaya başlamış ve yapılan anlaşma uyarınca Alman Birlikleri 7 Ekim de Romanya’ya girmişlerdi. 17 Ekim günü İngiliz Büyükelçisi, Türkiye’nin Almanya’nın geçmek için müsaade istemesi hakkındaki tutumunu öğrenmek için teşebbüste bulunmuştu.
VE TÜRKİYE’NİN TUTUMU
Savaşın Başlamasıyla Birlikte Yaşanan Gelişmeler
Türkiye, savaşın başında Almanya’nın savaşı Balkanlara doğru yönlendireceğine ihtimal vermemekle beraber, Bulgaristan’ın fırsattan faydalanmak istemesinden çekiniyordu. Alman ordularının Romanya’yı işgale başladıkları sırada Türkiye’de bulunan Alman büyükelçisi Von Papen, Hitlerin Balkanlara yeni bir şekil vermek istediğini açıklıyordu. Almanya’nın 1940 Nisanında Norveç ve Danimarka’ya saldırdığı esnada İngiltere ve Fransa, Balkan ülkeleri arasında bir birliktelik oluşturmak amacıyla Atina, Ankara, Belgrad ve Bükreş’te çeşitli diplomatik girişimlerde bulunulmasına karar vermişlerdi. İngiltere 15 Nisan 1940 günü Türk dışişleri bakanlığına, İtalya’nın Yugoslavya’ya saldırması durumunda takip edeceği politikayı tespit için görüşme talebinde bulundu. Türkiye bu talebi 24 Nisan günü Yugoslavya’nın toprak bütünlüğünün ihlaline kayıtsız kalmayacağını; ancak Almanya ile savaş devam ederken İtalya’ya savaş ilan edilirse, bu iki ülkenin birleşmesinden çekindiğini belirterek cevapladı.
29 Nisan günü İngiltere bu ihtimali görüşmek üzere üç ülke genelkurmay başkanlarının toplanmasını teklif etti. Türkiye herhangi bağlayıcı bir karar alınmaması şartıyla bu teklifi kabul etmişti. Almanya, Fransa ve Belçika’ya karşı genel saldırıya geçince,İngiltere ve Fransa, 16 Mayıs 1940 günü, Ankara’daki Yugoslav elçisi ile temasa geçmişlerdi. Yugoslav elçisi ise, Almanya ve İtalya’nın saldırısına uğrarlarsa, Balkan ülkelerinin ne yapabileceklerini öğrenmek istemişti.İngiltere ve Fransa elçileri, 1 Haziran günü, İtalya’nın savaşa girmesi durumunda Türkiye’den seferberlik ilan etmesini ve Balkan ülkelerini de aynı şekilde hareket etmeleri yönünde teşvik etmesini istemişlerdi.İtalya, Fransa’nın Alman Orduları karşısında yenildiği bir arada müdahale zamanı geldiğine karar vererek 10 Ağustosta Fransa ile İngiltere’ye savaş ilan etti. 11 Nisan günü İngiliz ve Fransız sefirleri Türkiye’den üçlü yardım anlaşması gereğince İtalya’ya savaş ilan etmesini, genel seferberliğe gitmesini ve deniz ve hava üslerini müttefiklerin yararlanmasına açmasını istemişlerdi. Gerçi savaşın ilk devresinde Türkiye, müttefiklere sempati duymakla beraber harp harici bir politika izlemekteydi. Fakat Türkiye bu öneriyi reddetti 13 Haziran günü 11 No’lu protokole dayanarak bu teklifi reddeden Türkiye cevabını bir muhtıra şeklinde vermişti.
Türkiye’nin muhtırasında “Cumhuriyet Hükümeti, üçlü muahedenin ikinci maddesini bilkaydı şart tatbikinin bugünkü ahvalde Türkiye’yi Sosyalist Sovyet Cumhuriyetler Birliği ile müsellah bir ihtilafa sevk edebileceği kanaatine varmıştır. Binaenaleyh hükümet bu muahedenin asli cüzümü teşkil eden iki numaralı protokolü hükümlerine istinat etmeye karar vermiştir.” demişti. Başbakan Refik Saydam 26 Haziran 1940 günü, Türkiye’nin kararını “İtalya’nın harbe girmesi üzerine hadis olan vaziyetin Cumhuriyet Hükümeti tetkik etmiş ve üçlü muahedenin cüz’ü mütemmiyeti olan iki numaralı protokol hükmünü tatbiki karara vararak icap eden tebligatı yapmaya karar vermiştir. Buna nazaran Türkiye hali hazırdaki gayri muhariplik vaziyetine muhafaza etmektedir.” demişti. Gerçekten de Türkiye bu teklifi Molotov’un sert tepkisi ile karşılaşması üzerine reddetmişti. Bunda 30 Kasım 1939 günü Sovyetlerin Finlandiya’ya savaş açması üzerine Fransa’nın Rusya’ya karşı gösterdiği düşmanca görünüme girmiş bulunan davranış ve Fransa’nın 17 Kasım 1939 tarihinde Türkiye’de ve Trakya’da cephane depoları kurulması fikrinin ve Başbakan Daladier’in 19 Ocak 1940 günü, Fransız Genelkurmay Başkanı General Gamelin’den Rusya’nın Baku’deki petrol sahalarını bombardıman ederek, hem Almanya’ya petrol sevkıyatının durdurulması, hem de Sovyetlerin savaş hareket gücünün azaltılması önerisinin karşısında Rusların mart ayında bu planları haber alması karşısında Sovyetler Birliğinin Kafkasya’ya askeri birlik nakletmeye başlamasının etkisi vardı. Gerçekten de Molotov, bu olay üzerine 13 Mart 1940’da Moskova’da bulunan Türk Sefirinin dikkatini çekmişti.Von Papen bu olayı “Saraçoğlu’nun bir konuşma sırasında kendisine Rusya’nın Bakû’deki petrol kuyularına bir hava saldırısı yapmasıyla ilgili olarak Fransa’nın Ankara Büyük Elçisi Massigli ile yaptığı görüşme hakkında yazdığı rapor Ankara da büyük sıkıntı yaratmıştı, Alman Gazeteleri, Türkiye’nin Fransa ile yaptığı görüşmelerle ilgili olarak üç telgrafı yayınlayınca Pravda Gazetesi bu üç telgrafı da yayınlamıştı. Sovyetler Birliği müttefiklerinin Finlandiya’yı kendisine karşı kullanmaya çalıştığını şimdi ise İran ve Türkiye’yi kullanmaya çalıştıklarını ileri sürmüştü. Türkiye’nin aralarındaki saldırmazlık paktına rağmen böyle bir girişimde yer almasının anlaşılmaz olduğunu Sovyet Basını yazmıştı. Türkiye bu olaylar nedeniyle, Sovyetler Birliği ile bir çatışma içine girmemek için müttefiklerinin yaptığı öneriyi haklı olarak reddetmişti.Gerçekten 1939 Moskova Müzakerelerinden itibaren Sovyetlerin Türkiye’ye karşı takındıkları olumsuz havanın devam etmesi, Türkiye’nin savaşa girmemesinde son derece etkili olmuştu. Fransa’nın yenilerek savaştan çekilmesinden sonra Türkiye’nin savaşa katılmasıyla çatışma alanının Balkanlar ve Orta Doğuya genişlemesinden çekinen İngiltere de Türkiye’nin tutumunu anlayışla karşılamıştı.
Bu sırada İngiltere’nin yeni Moskova Büyükelçisi Stafford Cripps, kendi inisiyatifi ile Temmuz başında Stalin ile yaptığı görüşmede Türkiye ile ilişkilerinin yakınlaştırılması yönünde İngiltere Hükümetinin yardımcı olması Sovyetler Birliğinin nasıl karşılayacağını, Stalin’e sormuştu.Ankara’daki İngiliz Büyükelçisi Knatchbull-Hugessen 16 Temmuzda Türk Dışişlerine bu bilgiyi aktararak Stalin’in verdiği cevabı aktarmıştır. Stalin “Türkiye ile ilişkiler düzeltilebilir. Sovyetler Birliği, İngiltere Hükümetinin bu amaçla yapacağı yardımı hazla karşılayacaktır. Sovyetlerin ne Karadeniz, ne de Karadeniz Boğazında Türkiye aleyhine düşmanca herhangi bir harekette bulunmak gibi bir düşüncesi yoktur; ancak Boğazların kontrolü sorununa bir çözüm bulunmalı ve bütün Karadeniz devletleri buna katılmalıdır. Bu sorun çözümlenmedikçe Türkiye ile ilişkiler tam manasıyla memnuniyet verici olamaz.” demişti. Cripps, raporunda meselenin Türkiye ile Sovyetler arasında yeniden görüşülmesinin yararlı olacağını, Stalin’in Almanya ve İtalya’nın bir saldırı karşısında Balkan Devletlerinin direnmekte haklı olarak çıkarları bulunduğunu kabul etmekte olduğunu, bu takdirde her şeyin Türkiye’ye bağlı olduğunu ve aynı şekilde Balkanlarda istikrarın Türkiye’ye düşeceği fikrindedir. Almanya’nın Türkiye’ye saldırmayacağını söyleyen Stalin, “Türkiye ile ilişkilerimiz fena değil demişti.”
22 Haziran günü Fransa, yenilerek Almanya ile mütareke yapmıştır. Batıdaki harekete son veren Almanya Balkanlar Bölgesindeki baskısını artırdı. Almanya’nın yanında savaşa giren İtalya, Fransız Cephesindeki savaşlarda başarılı olamamıştı. İtalya, Almanya’nın Fransa ile mütarekesi üzerine tahliye edilen İngiliz Somali’sini Ağustos 1940’da ele geçirdi. Eylül 1940’da Sollum ve Sidi Barani’yi ele geçirdi. 28 Ekim’de Berlin’de üçlü pakta katıldı. İtalyan Hükümeti bundan sonra Yunan Hükümetine İtalya’nın güvenlik garantisi olarak Büyük Britanya ile yapılan savaş süresinde Yunan Topraklarındaki stratejik bir noktayı askerle işgal etme hakkını isteyen bir ültimatom verdi. Yunanistan Hükümeti bu isteği reddetti. İtalya 28 Ekim günü Yunanistan’a savaş ilan etti. Bu hareketten önce de Romanya’nın Sovyetlere Besarabya ve Bukovina’yı bırakmasından sonra Almanya’ya kaymaya başlamış ve yapılan anlaşma uyarınca Alman Birlikleri 7 Ekim de Romanya’ya girmişlerdi. 17 Ekim günü İngiliz Büyükelçisi, Türkiye’nin Almanya’nın geçmek için müsaade istemesi hakkındaki tutumunu öğrenmek için teşebbüste bulunmuştu.