Bugünlerde TV izleme hastalığına kapılan arkadaşların gönderdiği mailler epeyce arttı. O zaman konuya hemen eğilmek gerek diye düşündüm. Bir öğrenci arkadaşımız der ki: Ben ders çalışmaya karar verdiğim zaman bir türlü dersin başına oturamıyorum, tam ders çalışacakken en saçma sapan dizileri bile izliyorum, tabii ki TV yüzünden…
Televizyon açık olduktan sonra ne varsa izlenir ya da izlenmesi gerekir diye bir düşünce var insanımızda. Dünyanın en fazla TV izleyen ikinci ülkesi olarak bu dereceyi almak için pek de çaba sarf ettiğimizi söyleyemem, televizyonumuz hep açık çünkü. Oysa TV’lerin programlarının çoğunu, gereksiz ve faydasız hatta zararlı programlar oluşturuyor. Bu durumda siz gençler ve çocuklar her zaman açık olan televizyona esir olmaktan kurtulamıyor ve zihninizi gereksiz ve faydasız milyonlarca bilgi ve görüntüyle meşgul ediyorsunuz. Televizyon izlemenin zararları olduğu kadar, faydaları da var elbette. Fakat sınavlara hazırlanan öğrenciler bu durumdan çok etkileniyor. Öğrencilerin bu konuda biraz daha dikkatli ve kısıtlayıcı davranması gerekiyor.
Şimdi bunun çözümü ne? Çözüm tek kişiye bağlı değil. Aile olarak bir karar vermeniz ve belli saatlerde belirli programları izlemeniz gerek. Gazeteler her gün TV sayfalarında program tanıtımlarını veriyor. İstediğinizi seçin ve seçtiklerinizi izleyin. Her programı izlemek zorunlu değil ki! Bunu yapmak zor geliyordur çünkü ortada bir TV izleme alışkanlığı(Televizyon koliklik) var. Alışkanlık nasıl iki günde oluşmadıysa çözümü de kolay değil. Bir kere kesin olarak karar vermeniz gerek.
Kendi kendinize: ”Artık ben saçma sapan şeyleri izlemeyeceğim, dört ay sonra sınava gireceğim ve benim ilerideki hayatım bu sınava göre şekillenecek. Eğer akşama kadar TV seyretmeye devam edersem ileride de akşama kadar TV izleyen ve hiçbir işe yaramayan bir insan olup çıkarım yoksa. O zaman bir an önce planlı olarak çalışmaya geçmeliyim yoksa bu televizyon benim hayatımı mahvedecek.” Diyebiliyorsanız kurtulma ümidiniz var demektir. O zaman bu kararı veren şanslılara TV izleme hastalığından kolay kurtulmanın çarelerini verebilirim:
Eğer siz de günde 3–5 saat arası televizyon seyreden biri iseniz bu süreyi azaltmaya çalışarak işe başlayabilirsiniz.
Planlı olarak TV seyredin. Bir hafta içerisinde hangi programları izleyeceğinizi belirleyin ve bu programların dışında herhangi bir programı izlemeyin. Bu, ders çalışma planınızın içinde de yer alsın.
Çalışma odanızda veya yatak odanızda asla TV olmasın.
Yemek yerken ve dinlenirken televizyon seyretmeyin. Bu anları televizyon seyrederek harcamak yerine ailenizle konuşmaya ayırmalısınız.
Başlangıçta televizyondan uzak geçirdiğiniz zamanı planlamanız gerekse de TV'den bir kez soğuduktan sonra buna gerek kalmayacaktır. Sonraki aşama televizyon izlemenin yerini alacak etkinlikleri planlamaktır.
Alışkanlıklarınızı değiştirin! Dama, satranç benzeri oyunları dolaptan çıkarın, kütüphaneye gidip birkaç kitap alın, üzerinde çalışılabilecek sanat faaliyetleri ve hobilerin listesini çıkarın. Kitap okumak, spor yapmak gibi farklı uğraşılar edinmeye çalışın.
Bu yılın, sizin için hayatınızın önemli dönüm noktalarından biri olduğunu unutmayın ve televizyona ayıracak fazla zamanınız olmadığını hatırlayın.
Televizyon açık olduktan sonra ne varsa izlenir ya da izlenmesi gerekir diye bir düşünce var insanımızda. Dünyanın en fazla TV izleyen ikinci ülkesi olarak bu dereceyi almak için pek de çaba sarf ettiğimizi söyleyemem, televizyonumuz hep açık çünkü. Oysa TV’lerin programlarının çoğunu, gereksiz ve faydasız hatta zararlı programlar oluşturuyor. Bu durumda siz gençler ve çocuklar her zaman açık olan televizyona esir olmaktan kurtulamıyor ve zihninizi gereksiz ve faydasız milyonlarca bilgi ve görüntüyle meşgul ediyorsunuz. Televizyon izlemenin zararları olduğu kadar, faydaları da var elbette. Fakat sınavlara hazırlanan öğrenciler bu durumdan çok etkileniyor. Öğrencilerin bu konuda biraz daha dikkatli ve kısıtlayıcı davranması gerekiyor.
Şimdi bunun çözümü ne? Çözüm tek kişiye bağlı değil. Aile olarak bir karar vermeniz ve belli saatlerde belirli programları izlemeniz gerek. Gazeteler her gün TV sayfalarında program tanıtımlarını veriyor. İstediğinizi seçin ve seçtiklerinizi izleyin. Her programı izlemek zorunlu değil ki! Bunu yapmak zor geliyordur çünkü ortada bir TV izleme alışkanlığı(Televizyon koliklik) var. Alışkanlık nasıl iki günde oluşmadıysa çözümü de kolay değil. Bir kere kesin olarak karar vermeniz gerek.
Kendi kendinize: ”Artık ben saçma sapan şeyleri izlemeyeceğim, dört ay sonra sınava gireceğim ve benim ilerideki hayatım bu sınava göre şekillenecek. Eğer akşama kadar TV seyretmeye devam edersem ileride de akşama kadar TV izleyen ve hiçbir işe yaramayan bir insan olup çıkarım yoksa. O zaman bir an önce planlı olarak çalışmaya geçmeliyim yoksa bu televizyon benim hayatımı mahvedecek.” Diyebiliyorsanız kurtulma ümidiniz var demektir. O zaman bu kararı veren şanslılara TV izleme hastalığından kolay kurtulmanın çarelerini verebilirim:
Eğer siz de günde 3–5 saat arası televizyon seyreden biri iseniz bu süreyi azaltmaya çalışarak işe başlayabilirsiniz.
Planlı olarak TV seyredin. Bir hafta içerisinde hangi programları izleyeceğinizi belirleyin ve bu programların dışında herhangi bir programı izlemeyin. Bu, ders çalışma planınızın içinde de yer alsın.
Çalışma odanızda veya yatak odanızda asla TV olmasın.
Yemek yerken ve dinlenirken televizyon seyretmeyin. Bu anları televizyon seyrederek harcamak yerine ailenizle konuşmaya ayırmalısınız.
Başlangıçta televizyondan uzak geçirdiğiniz zamanı planlamanız gerekse de TV'den bir kez soğuduktan sonra buna gerek kalmayacaktır. Sonraki aşama televizyon izlemenin yerini alacak etkinlikleri planlamaktır.
Alışkanlıklarınızı değiştirin! Dama, satranç benzeri oyunları dolaptan çıkarın, kütüphaneye gidip birkaç kitap alın, üzerinde çalışılabilecek sanat faaliyetleri ve hobilerin listesini çıkarın. Kitap okumak, spor yapmak gibi farklı uğraşılar edinmeye çalışın.
Bu yılın, sizin için hayatınızın önemli dönüm noktalarından biri olduğunu unutmayın ve televizyona ayıracak fazla zamanınız olmadığını hatırlayın.