ziberkan
Super Moderator
Türkistan Türklerinin Kurtuluş Savaşı'na ve Cumhuriyet'e Katkıları
Türkistan Türklerinin Anadolu Türklerine çeşitli şekillerde vermeye çalıştığı yardım ve destekleri:
I..Askeri yardım,
II. Para yardımı,
III. Fikri veya siyasi destek
olarak üç başlık altında incelemek mümkündür.
I..Askeri yardım,
II. Para yardımı,
III. Fikri veya siyasi destek
olarak üç başlık altında incelemek mümkündür.
I. ASKERİ YARDIMLAR
Türkistan Türklerinin her ne kadar Türkiye'nin düşmanlarıyla yaptığı silahlı mücadeleleri desteklemek üzere düzenli bir ordu gönderme imkânları olmadıysa da, savaşa ferdi katılımlar olmuştur. Bilhassa hacca giden Türkistanlıların hacca giderken veya dönüşte Türkiye'nin saflarında tereddüt etmeden savaşa katıldıklarını görüyoruz.
Bu konuda en eski kayıt 1788 Osmanlı-Rus savaşına kadar uzanmaktadır. Arşiv kayıtlarına göre, Hicri 1202 ramazan (1788 haziran) ayında Türkistanlı Mehmed Bahadır, Hokand'dan hac niyetiyle yola çıkar. Erzurum'a geldiğinde Osmanlı'nın savaş için asker topladığını işitir. O sırada I. Abdülhamid Rusya'ya harp ilan etmiştir. Bunun üzerine hacca gitmekten vazgeçen Mehmed Bahadır 4 arkadaşıyla beraber savaşa katılmaya karar verir. Başbakanlık Devlet Arşivindeki belgelere göre, Mehmed Bahadır Divan-ı Hümayun'a müracaat ederek savaşmak için 5 at, 5 kılıç, 3 tüfek ve azık verilmesini ister.
Balkan Savaşı (1912-1913) sırasında da Hac için Mekke ve Medine'de bulunan Türkistanlı Hacılar ile talebelerden bazıları gönüllü olarak Osmanlı ordusuna katılmışlardır. Türkiye'ye yakınlık özellikle Balkan harpleri sırasında kendisini belli etmiştir. Kazan Türklerince Hilal-i Ahmer'e çokça para yardımı yapıldığı gibi, Türk ordusunda hizmet görmek üzere gönüllü asker ve hemşireler de gitmişti.
Yine Balkan Savaşı sürdüğü 1912 sonbaharında, Rusya'nın başkenti Petersburg'ta üniversitelerde okumakta olan Kazak, Tatar, Özbek gibi Türkistanlı öğrenciler de Balkanlara giderek Türkiye saflarında savaşmak istediler. Balkanlardaki sıcak çatışmalarla ilgili olarak, Petersburg üniversitelerinde okuyan Türk öğrenciler ile slav öğrenciler arasında tartışmalar ve kavgalar eksik değildi. Özellikle Bulgar öğrenciler ile Türkistanlı öğrenciler arasında gerginlik yaşanıyordu. Kazakistan Merkez Devlet arşivinde bulunan bir belgede, 1912 senesinde Petersburg'ta öğrenci olan Sancar Asfendiyarov, 1933 yılında yaptığı bir konuşmada bu konuyla ilgili bir hatırasını nakletmiştir. Asfendiyarov, Bulgar öğrenciler ile olan bir kavgadan sonra, Türkistanlı öğrencilerin
Türkiye saflarında savaşmak için karar aldıklarını belirtir. Ancak, daha sonra bu samimi niyetlerini gerçekleştiremediler.
Bundan başka 1912 senesinde Medine'de tahsilde bulunan 400 kadar genç Balkan muharebesine gönüllü katılmak üzere İstanbul'a gider ve Edirne düşmandan geri alındıktan sonra Medine'ye geri dönerler. I. Dünya Savaşı sırasında Medine'de Osmanlı ordusuna gönüllü katılmak isteyen Türkistanlılar ayrıca beş Osmanlı altını vermişlerdir. Niçin böyle yaptıkları sorulunca, Arapların Türkistanlılar aç kaldıklarından dolayı Osmanlı ordusuna katıldığını zannetmemeleri için böyle bir tedbir aldıklarını söylemişlerdir. Bu suretle 51. Alay'a gönüllü kaydolan Türkistanlılar Avali harbine iştirak etmişlerdir.
I. Dünya Savaşı (1914-1918) sırasında Türkiye'ye askeri yardımın ilginç bir şekli Kadı Abdürreşid İbrahim Efendi tarafından gerçekleştirildi. Kadı Abdürreşid Almanya'ya esir düşen Rusya Türklerinden (Kazan Türkleri ve Başkurtlardan) İngilizler ve gerekirse Ruslara karşı da savaşmak üzere gönüllü kıtalar topladı. Bunlardan bir tabur (Asya taburu) Irak cephesinde savaşmak üzere Türkiye'ye geldi ve Irak cephesinde bir çok şehit verdiler.
Bir grup Türkistanlının hac dönüşü Kurtuluş Savaşı'na da katıldığını görmekteyiz. Mekke ve Medine'de hac ibadetini tamamlayarak Türkistan'a dönmekte olan 40 kadar hacı Çukurova'da iken I. Dünya Savaşı başlar ve yurtlarına dönemeyip orada kalırlar. Harp esnasında burada bazı işlerde çalışarak geçimlerini temin ederler. Osmanlının savaşta yenilmesi üzerine Çukurova Fransızlar tarafından işgal edilir. Türkistanlılar Tarsus'ta Fransızlara karşı ilk silahlı mücadeleyi başlatanlar arasında yer alırlar. Türkistanlılardan Hacı Yoldaş başkanlığındaki grup, karakol basarak, trenlere saldırarak Fransızlara zarar verdirir. Daha sonra Kavaklıhan cephesi kumandanı Zeki Baltalı'ya müracaat ederek, Türk ordusuna katılırlar. Grup kumandanı Halil Süllü'nün emrinde Fransızlara karşı çarpışan 26 Türkistanlıdan 16 sı şehit düşer.
II. PARA YARDIMLARI
Türkistan Türkleri daha Balkan Savaşı yıllarında Türkiye'ye para yardımı yapmaya başlamışlardı. Mesela, Kazan Türkleri bu yıllarda Hilal-i Ahmer'e hatırı sayılır ölçüde para yardımı göndermiştir. Kazak Türkleri de bu konuda ellerinden geleni esirgememişlerdir. Berlin'de Çağatay Türkçesinde yayınlanan "Yaş Türkistan"* dergisinde yer alan bir makaleye göre, Balkan harbi yıllarında (1912-13), Türkistan'ın Akmescit şehrinden Sadık Ötegenov isimli bir Kazak, küçük heybesinin iki gözüne doldurmuş olduğu altınları Rusya'nın başkenti Petersburg'a getirir. Burada tahsilde bulunan hemşehrisi Mustafa Çokay'ın evine gider ve ondan kendisini Osmanlı elçisine götürmesini rica eder. Elçilikte, ihtiyar Kazak Osmanlı elçisi Turhan Paşa'dan, Türkistanlı Türk kardeşlerinin sevgi ve sempatisinin küçük bir ifadesi olmak üzere getirdiği yardımı gerekli yere ulaştırması için ricada bulunur. Bunun üzerine gözleri dolan Turhan Paşa her ikisini kucaklayıp öper ve emaneti kabul ederek yerine ulaştıracağına söz verir.
Yine bu dönemde Medine'de tahsil görmekte olan Kazak öğrenciler Osmanlı askerine yardım için harçlıklarından 200 lira toplarlar. Balkan harbi yıllarında Kazakistan'da yayınlanmakta olan "Aykap" gazetesinin bu konudaki haberine göre, öğrenciler topladıkları paraları Medine valisi Basri Paşa'ya teslim ederek, ondan bu yardımı Hilal-i Ahmer cemiyetine ulaştırmasını isterler. Yardım küçüktür, ama Türkistanlı öğrencilerin dahi Balkan Savaşı sırasında Türkiye'ye yardım etme arzusunda bulunduğunu göstermesi açısından önemlidir.
III. FİKRİ VE SİYASİ DESTEKLER
I. Dünya Savaşı'ndan önce Rusya'da ve Osmanlı'da yaşanan 1905 ihtilali ve 1908 II. Meşrutiyeti'nden sonra Anadolu ve Rusya Türkleri arasında kuvvetli bir kültür bağı kurulmuştu. Bunun neticesinde I. Dünya Savaşında Türkistan Türklerinin bütün sempatileri Türkiye ile beraberdi. Bu sempatinin büyüklüğünü Tahir Çağatay'ın I. Dünya Savaşı sırasında yaşadığı bir anısından görmek mümkündür.
Taşkent'te kalabalık seyirci arasında Umumi Vali F. V. Von Martson'un* bulunduğu bir sinemada, savaşla alakalı belgesel film gösterilmekteydi. Perdede ilk olarak Rus ordularının seferberliği ve resmi geçidi gösterildi. Bunu takiben bütün büyük devletlerin askeri resmi geçitleri izlendi. Hepsi de sükunet içinde seyredilerek geçirildi. Fakat beyaz perdede başta sancağı ile bir Türk süvari alayı gözükmeye başlayınca, o muazzam binayı dolduran halk ani bir hareketle ayağa kalktı ve alkışlamaya başladı. Bu kalkma hareketi o kadar ani ve tesirli bir şekilde vuku bulmuştu ki, seyirciler arasında bulunan Ruslar da gayri ihtiyari olarak bu kitle temayülüne uymak zorunda kalmışlardı. Bu durum karşısında sinirlenen umumi vali derhal salonu terk etti ve film bir daha gösterilmedi
Yine Çağatay'ın belirttiğine göre, I. Dünya Savaşı esnasında Taşkent'te halk bütün heyecanıyla olayları takip ederdi. Türklerin muvaffakiyetini, Rusların mağlubiyetini belirten herhangi bir haberi ihtiva eden gazete derhal karaborsaya düşüyordu.